Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mart '15

 
Kategori
Deneme
 

Dedikodu

Kim söylemiş beni

Süheyla’ ya vurulmuşum diye?

Kim görmüş, ama kim,

Eleni’ yi öptüğümü,

Yüksek kaldırımda, güpe gündüz?

Melahat’ ı almışım da sonra

Alemdara gitmişim, öyle mi?

Onu sonra anlatırım, fakat

KİMİN BACAĞINI SIKMIŞIM TRAMVAYDA?

Güya bir de Galata’ ya dadanmışız;

Kafaları çekip çekip

Orada alıyormuşuz soluğu;

Geç bunları, anam babam, geç;

Geç bunları bir kalem;

Bilirim ben ne yaptığımı.

Ya o Mualla’ yı sandala atıp,

Ruhumda hicranını söyletme hikâyesi?

Bir zamanlar Levent Yüksel hayranı olarak severek dinlediğim “ Dedikodu” adlı parçanın sözleriyle başlamak istedim yazıma. Biraz ilgi çekmek ve kavramı yumuşatmak adına. İşe yarar mı, bilmiyorum?

Dedikodu üzerine çok kafa yordum ve yormaya devam ediyorum. Ne yazık ki, parçanın sözleri gibi eğlenceli bir sorgulayış değil benimkisi. Keşke yapabilsem! Yalnızca bugün için, yapamadıklarımdan birisi bu.

Neymiş; “ dedikodu “ kavramına bugün için çok ciddi bakıyormuşum. İşte, dün yaşadıklarım buna örnek. Arkadaşım, boğaz damarları şişe “ dedikodu “ yaptığını, yapmıyorum diyenin yalan söylediğini, üstelik bunun kendisini tanımak için şart olduğunu savunuyor. Ardından da ekliyor; dedikodu yaptığı kişiyle ilgili gerekirse, söylediklerini aynen o kişinin yüzüne de söyleyebileceğini, belirtiyor.

 Aynen ben! Tabii, ufak bir ayrıntıyla; ben bu bakış açısının artık yanlış olduğunu ve benim “ dedikodu yapma hastalığımı” en başta kendi gözümde yasallaştırma gayretim olduğunu düşüyorum. Onun için bu gibi bir savunmaya başvurmamak ve kendime acı çektirmemek adına “ dedikodu “ dan uzak durmaya çalışıyorum. Çünkü birilerinin üzerinden kendimi altta ya da üstte hissetmek bana iyi gelmiyor.

 Yine yalnızca bugün için elimden gelenin en iyisini yapmaya istekliyim. Ama inanın “ dedikodu “ yapmadan insanlarla nasıl iletişime geçilir bilmiyorum. Bu konuda istekli olmak yetmiyor. Bir de bilgilenip altyapı oluşturmak gerekiyor. Yoksa eski davranış biçimlerime kaymak o kadar kolay ki!

Genelde; dedikodu hakkında kafamızdaki tanım “ birinin hakkında konuşmak” tan çok, “ birinin hakkında/ arkasından yalan yanlış konuşmak “ şeklindedir. Bilemem tabii, nereye kadar sınırlanabilir veya genişletilebilir tanım, ben emireliyim.

Sadece insanlarla daha iyi ilişkiler yaşamak istiyorum. İnsanlara ve yaşama ilişmek yerine, onlarla karşılıklı sağlıklı ilişkiler geliştirmek benim amacım. Çünkü gittikçe insanlardan ve yaşamdan zevk almaz hale geldim. Suçluluk duygularıyla hareket etmem bunda en baş etken. Fazla ayrıntılarda boğulmadan diyorum ki; kendimle, insanlarla ve yaşamla barış içinde yaşamak adına “ dedikodu “ dan uzak durmaya istekliyim. Ayrıca, bir başka insanın kurtuluşunun bana değil, kendine ve Tanrı’ ya bağlı olduğunu bilme bilgeliği için dua ediyorum. Teşekkürler!

 

 
Toplam blog
: 423
: 186
Kayıt tarihi
: 10.10.11
 
 

İkbal Özlen DİNÇERLER. 14.02.1960 doğumlu. izmir Kız Lisesi Edebiyat Bölümünü okudu. Buca Eğitim ..