Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Mart '12

 
Kategori
Deneme
 

Değer mi?

Değer mi?
 

Bir kalabalık vardı etrafta, herkesin yüzünde hüzün, gözlerinde de nem. Nedenini biilmediği bir de telaş içindeydi oradakiler. Alel acele, çabuk hareketlerle işlerini bitirip geri dönmek miydi bu telaşın nedeni? Onlar işlerini bitirip gittiklerinde yanlız kalmıştı, bir başına...

Kafasını kaldırmaya çalıştı yattığı yerden. Alnını vurdu hafifiçe bir yere, ne oluyor diye düşünmeye kalmadan ürperdi birden. Nerdeyim ben diye düşündü.

-Nerdeyim?

-Neler oldu bana, burası neresi?

-Üzerimdeki bu giysiler de neyin nesi?

Tekrar kalkmaya çalıştı, ama ikinci denemede başaramayacağını anlamıştı artık. Gittikçe uzaklaşan ayak seslerini duyuyordu ve birtakım sesler geliyordu kulağına ninni gibi, derinden derinden. Düşünürken içi geçivermişti bir anda.

Sanki içi havalandı birden bire. Bulutların en üstüne doğru yükselmeye başladı bir anda. Ruhu bedeninden çıkmış gibiydi.

Saçlarını savura savura, çiçeklerle dolu bir bahçede koştururken ayağı takılıp düştü küçük kız, dizleri kanamıştı, koşa koşa eve gidip sarıldı annesine. Ağlıyordu salya sümük. Oysa o beyaz benekli mavi kelebeği yakalamak istemişti, hemde çok. Şimdi hem kelebek kaçmıştı, hemde dizlerinin acısı eklenmişti üstüne...Ufff nasıl da mutsuzdu.

Okulun bahçesinde dolaşıyordu öğrenciler, teneffüs saatiydi, küme küme olmuş sohbet ediyorlardı. Ağlamaklı oldu gözleri, zira hem son sınavı berbat geçmişti, hem de erkek arkadaşından ayrılmıştı, en mutsuz insan oydu şimdi.

Gelişigüzel döşenmiş bir odada duvarın yanındaki masaya doğru bir sandalye çekip oturmuştu. Ellerini başının arasına almış, kara kara düşünüyordu, önünde bir kağıt bir kalem, toplayıp çıkarıp duruyordu rakamları birbirinden. Bir türlü tutmuyordu hesabı. Ne evin taksitlerini ödeyebiliyordu, ne de bir yıldır planladığı arabasını değiştiremiyordu. Boşa koysa dolmuyor, doluya koysa almıyordu. Ne yapsın ne etsin kendisi de bilmiyordu artık. En son ne zaman şen kahkahalar attım diye düşündü.

Perdenin arasından süzülen güneşin ışığına, çalar saatin sesi de eklendi. Tepesine vurup susturdu saati, az sonra tekrar başladı saat çalmaya. Bir o yana bir bu yana döndü yatakta, gözlerini aralayıp şöyle bir etrafına bakmaya çalıştı, sonra hemen fırladı yatağından. Kalkarken başını tekrar çarpmaktan korktu, ama vurmamıştı.

Doğrulup yatağında oturdu.Kan ter içinde kalmış, geçmiş zamana yolculuk yapmıştı rüyasında, yaşamının en sonundan en başına doğru.

Değer miydi acaba diye düşündü, üzüntülerine sebep olan herşeyi tekrar gözden geçirirken.Mutluluğu hep başka baharlara ertelemek onun suçu muydu?

Giyindi, günlük hayatın içine doğru evden dışarı fırladı.

 

 
Toplam blog
: 153
: 1584
Kayıt tarihi
: 18.12.08
 
 

Yaşamayı seven, yaşamı dürüst ve içten yaşayan, evi, eşi ve iki yavrusunun annesi... ..