Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Temmuz '07

 
Kategori
Edebiyat
 

Değeri bilinmemiş eserlerimizden A'mak-ı Hayal. Okumalısınız, artık bir zahmet...

Değeri bilinmemiş eserlerimizden A'mak-ı Hayal. Okumalısınız, artık bir zahmet...
 

1865 yılında Bulgaristan'ın Filibe kentinde doğan Ahmed Hilmi, Galatasaray Lİsesi'nde öğrenim görmüş, Duyun-ı Umumiye idaresinde memurluk yapmış, Jön Türkler ile ilişkisi nedeniyle Mısır'a kaçmış, kısa İstanbul macerasından sonra Abdulhamid tarafından Libya'ya sürülmüştür. İstanbul'a ancak Meşrutiyet'le dönebilen Ahmed Hilmi, 1913 yılında vefat edip Fatih Camii avlusuna gömülmüştür.

Bugün adını sanını, eserlerini pek kimsenin bilmediği Filibeli Ahmed Hilmi, Türk Tasavvuf Edebiyatının en önemli eserleri arasında yer alan A'mak'ı Hayal-i yazmıştır.

Tasavvuf denince Batı tandanslı okumalara daha açık günümüz okurunun aklına, "biz bir hiçiz", "dünyanın ahiret yanında önemi var", "Allah aşkından ötesi aldanmacadır" kaynaklı fikirleri tekrarlayıp duran, sıkıcı, kitapları çekici kılan serüven unsuru ve fikri yeniliğe kapalı bir anlayış gelir. Bu türden önyargılı yaklaşımları okunup bitirildiğinde de haklı çıkaracak birçok örnek vardır elbette, ama edebiyatın başat kurallarından biri; ayrışımın kötü tür, iyi tür değil, kötü eser iyi eser düzleminde yapılmasıdır.

A'mak-ı Hayal güzel olanlarından... Sıkıcı, bıktırıcı bir üslupla değil eğlenilerek, tasavvuftan evrene "geniş" bakılarak yazılmış bir roman.

Bir bütünün parçaları olan, çeşitli başlıklar halinde hikayelerden oluşuyor eser. Dünyanın, insanın, dinin, toplumsal statünün, cinselliğin, aklın, akılsızlığın, her birinin maruz kaldığı türlü-varyantlı yanlış anlaşılmalarla bir güzel dalgasını geçiyor. Ama ne geçmek. Hoş bir dil, sinemasal bir üslupla insanın hayat denen şu kendisinden başka biri olmaya çabalama serüvenini tüm zayıflıklarıyla ne de güzel deşifre ediyor.

Amak-ı Hayal kendini okutan bir kitap. Zaten iyilerle kötülerinin buluşup atıştığı, şeytanın misafir olduğu garabet söz meclislerini, imitasyon filozof tasvirlerini, dünyanın en ciddi ama en komik delilerini okumak nasıl keyif vermez insana?
Tolstoy'dan Marquez'e, hemen her yazarda görmüşümdür, ciddiyetteki "mizah" ı.
Katılıkta gülmece ise doruğa Cervantes'te çıkmıştır bence.

Don Kişot'u ne zaman okusam; sulu Jim Carrey filmlerinin, Hababam Sınıflarının, Gani Müjde dizilerinin, ağzı bozuk karikatür dergileri ve radyocuların, her hafta milyarlar kazandıran şovlara imza atan gösteri adamlarının hiçbirinde gülmediğim kadar gülmüşümdür. Güldürmeyi amaçlamayan A'mak-ı Hayal'de de bunların çoğundan fazla gülmüş, kendini aman ne ciddi bulan, hayatı "anlam" landıran kitapların pek çoğundan da fazla düşünmüşümdür. Okuyunuz diyelim, pişman olmayacaksınızla bitirelim.

"Vakt-i ecelde mazi bir an
Bir an için mi bunca sefalet"

A'mak-ı Hayal

 
Toplam blog
: 108
: 2011
Kayıt tarihi
: 22.06.07
 
 

İsmim Burak Çapraz. Buraya başladığımda 21'dim, öğrenciydim. Bir okul bitti ama hala öğrenciyim. İl..