Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ağustos '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Değerini yüze katlamak

Değerini yüze katlamak
 

Kendisini üç gelecek bekleyen bir buğday tanesi gibiyim


Hayatta hep bir mucize bekleriz. Oysa her gün yeni güne tüm sevdiklerimizle birlikte sağlık içinde uyanabilmek hayatımızda ki en büyük ve tek mucizedir. En azından ben böyle düşünüyorum.

Son yıllarda yaşadığımız ekonomik ve sosyal krizler insanları boğuyor yok ediyor. Tüm maddi güvencesi işi olan ve o işi kaybeden insanlar , maalesef ailesinin ve kendi geçimini sağlayamayacak durum a geldiler. İşini kaybedeceğini hiç düşünmeden kredilerle alınan evler , arabalar, işler kaybedildikten sonra ;Bu ay yeni bir iş bulacağım , yok bu ay kesin diye devam eden bir süreç ve bu arada can simidi olarak kullanılan (gerçek değil hayal can simidi) kredi kartları. Sonuçta ödenemeyen borçlar hacizler, icralar vs. derken tamamen mutsuzluğun içine düşen insanlar. Yıllardır bir şey olarak çalışıp didinirken artık bir hiç olan, hiç miş gibi davranılmaya başlanan ve o karamsarlık ve itilmişlikle depresyona sürüklenen insanlar. Koşa koşa doktorlara başvurulur ilaçlarla iyileştirilmeye çalışılır ancak bence çok daha fazla yaralar almaya başlayan ruhlar ortaya çıkıyor. Kişinin hiçlik düşüncesini temizlemiyor o kullanılan ilaçlar.

OG Mandino ya ait kitabın sayfalarında dolaşırken fark ettim. Çevremde işini kaybeden kalifiye işçi sıfatın dayken birden bire neredeyse vasıfsız hallere düşen insanlar aklıma geldi.. Ne çabuk unutuldu bu insanların başarıları ne çabuk bu insanlar bu kadar değersiz oldu…Sonra o kitaptaki bir bölüm cevap verdi bana onlar ne yaptıysalar kendi kendilerine yapıyorlar. Kendilerine güvenlerini kaybettiler. Evet şöyle bir baktığımda çoğunda bu sorun vardı kendine güvenleri yok olmuştu.

İnsanın kendine güvenini kaybetmesi demek her şeyini kaybetmesi ile eş değer. Kimse kalkıp ta bu işsizlik , çaresizlik , sevgisizlik sarmalında dolaşanlara “Dur bak geçmişte bunları, bunları, başaran sendin, sen istersen her şeyi tekrar düzene koyabilirsin” demiyor onları silkelemiyor. Ekonomik anlamda çökmüş toplum da sosyal anlamda çöküntü başlıyor. Birbirinden nefret eden insan toplulukları oluşuyor, her yerde acımasız, kin dolu insanlar dolaşıyor.

Kitapta on adet parşömene yazılmış on adet felsefe var ben bunun bir tanesini burada sizlerle paylaşmak istiyorum;

DEĞERİMİ KATLAMAK.
Bugün değerimi yüze katlayacağım.
İnsan dehasına değen dut yaprağı, ipek haline gelir.
İnsan dehasına değen killi toprak, kalelere dönüşür.
İnsan dehasına değen selvi ağacı, sandık olur.
İnsan dehasına değen bir avuç koyun postu, krallara giysi olur.
Eğer yaprak, kil, odun ve post insan eliyle yüz kat, bin kat değer kazanabiliyorlarsa, aynı şey niçin benim adımı taşıyan toprak için geçerli olmasın?

Bugün değerimi yüze katlayacağım.

Kendisini üç gelecek bekleyen bir buğday tanesi gibiyim. Buğday tanesi, bir çuvala konduktan sonra bir domuza yedirilmek üzere ahıra boşaltılabilir. Ya da ekmek yapılmak üzere öğütülebilir. Ya da altın başağının bir taneden binlerce üretmesi için toprağa ekilebilir. Ben, tek bir farkla, bir buğday tanesi gibiyim. Buğday tanesi, domuza yedirilmek, ekmek için öğütülmek ya da çoğaltmak için toprağa ekilmek arasında bir seçim yapamaz. Oysa ben seçebilirim. Hayatımı ne bir domuza yedirteceğim, ne de başkaları tarafından parçalanıp yenilmek üzere başarısızlık ve ümitsizlik taşları arasında öğüteceğim.

Bugün değerimi yüze katlayacağım.

Büyüme ve çoğalması için buğdayın toprağın karanlıklarına ekilmesi gerekir. Başarısızlıklarım, ümitsizliklerim, cahilliğim ve becerisizliklerim, olgunlaşmak için dikildiğim karanlıktır. Nasıl ki buğday tanesi yağmurla, güneşle, ılık rüzgârlarla beslenir, filiz sürüp serpilirse, vücudumu ve aklımı, düşlerimi gerçekleştirmek için öyle beslemeliyim. Buğday tanesi başak vermek için tabiatın lütfünü beklemek zorundadır. Ben ise beklemek zorunda değilim, çünkü kendi yazgımı seçme gücüne sahibim.

Bugün değerimi yüze katlayacağım.

Peki, bunu nasıl yapabilirim? İlk önce, günle, haftayla, ayla yılla ve hayatımla ilgili hedefler koyacağım. Nasıl ki buğday tanesinin kabuğunu çatlatıp filiz vermesi için yağmur yağması gerekiyorsa, hayatımın önüne billurlaşması için öyle hedefler koymalıyım. Hedefler koyarken, geçmişteki en iyi icraatımı dikkate alacak ve bunu yüzle çarpacağım. Gelecekteki yaşantımın kuralı bu olacaktır. Hedeflerimi hiçbir zaman çok yüksek görmeyeceğim. Mızrağımı aya doğrultup yalnızca bir kartala saplamak, onu kartala doğrultup yalnızca kayaya çarpmaktan daha iyi değil midir?

Bugün değerimi yüze katlayacağım.

Hedeflerimin yüksekliği, tam isabet sağlayıncaya kadar sık sık tökezlesem bile, beni korkutmamalıdır. Tökezlersem, doğrulacağım, düşüşlerin beni endişelendirmeyecektir, çünkü tam isabet sağlamak için herkes tökezlemek durumumdadır. Yalnızca bir solucan tökezlememe özgürlüğüne sahiptir. Ben, solucan değilim. Ben, soğan bitkisi değilim. Ben, koyun değilim. Ben; insanım. Başkaları, killeriyle bir kulübe yapa dursunlar. Ben, benimkiyle bir kale inşa edeceğim.

Bugün değerimi yüze katlayacağım.

Güneş nasıl buğday taneciğinin fide vermesi için toprağı ısıtırsa, bu parşömenlerdeki sözler de benim hayatımı öyle ısıtacak ve düşlerimi gerçek kılacaktır. Bugün, dün yaptığım her eylemi aşacağım. Bugünün dağına gücümün yettiği kadar tırmanacağım, yarın ise bugünkünden daha da yükseklere varacağım, öbür gün ise yarından da yükseklere. Başkalarının yaptıklarını geçmek önemli değildir, önemli olan kendi yaptıklarımı aşmamdır.
Bugün değerimi yüze katlayacağım.

Ilık rüzgâr nasıl buğday tanesinin olgunlaşmasına yön verirse, rüzgârlar da benim sesimi başkalarına taşıyacak ve sözlerim hedeflerimi açıklayacaktır. Bir kere ağzımdan çıktılar mı, artık itibarımı kaybetmeden geri dönemem. Kendi peygamberim gibi olacağım; söylediklerimle alay etse bile, herkes planlarımı, düşlerimi bilecek ve böylece söylediklerim tamamlanmış eylemlere dönüşünceye kadar kaçmak için hiçbir mazeretim olmayacak.

Bugün değerimi yüze katlayacağım.

Çok geri hedefler koymak gibi bir suç işlemeyeceğim.
İşi, başarısızlığa izin vermeden yerine getireceğim.
Elimi her zaman erişebileceğim yerin daha yükseğine uzatacağım.
Pazardaki performansımla hiçbir zaman memnun olmayacağım.
Her zaman hedeflerimi, gerçekleşir gerçekleşmez yükselteceğim.
Her zaman hedeflerimi dünyaya açıklayacağım.
Ancak, başarılarımı hiçbir zaman ilan etmeyeceğim. Bırakayım insanlık beni övsün ve ben de bu övgüyü tevazuuyla kabul etme bilgeliğine sahip olayım.
Bugün değerimi yüze katlayacağım.

Bir buğday tanesi yüzle çarpıldığında yüz adet başak üretir. Bunu on kez yüzle çarparsanız, yeryüzündeki bütün kentleri doyurursunuz. Bir buğday tanesinden daha üstün değil miyim?

Bugün değerimi yüze katlayacağım.

 
Toplam blog
: 44
: 1082
Kayıt tarihi
: 03.07.07
 
 

Seyahat etmeyi, doğada yürüyüş yapmayı, yazmayı, çizmeyi, boyamayı, fotoğraf çekmeyi, annemin yap..