Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ekim '10

 
Kategori
Teknoloji
 

Değerli bilgi

Değerli bilgi
 

ASIL ÖDÜL: Karbon yerine silikon kullanarak eloktronik devre yapabilmektir. Bir kamyon NOBELe bedel.


Ülkemiz, 20nci yüzyılın ikinci yarısında yaşanan teknoloji hamlesinin içinde etken bir yer edinemedi. Bizler her konuda olduğu gibi teknoloji konusunda da birilerini TAKİP EDEN olmaktan kurtulamadık. Bu gerçek bugün de değişmiş değil. Yakın bir gelecekte olacakları da VİZYON PLANLARI çerçevesinde bildiğimize göre; ‘takipçi’ karakterimizde bir değişiklik olmayacak.

Teknoloji geliştikçe, insanlar sistemleri daha küçük cihazlara sığdırmayı sürdürecek. Bu da klasik iktisadi aklın algılama sorunları yaşamasına sebep olacak.” Bu görüş artık çok daha fazla insan tarafından kabul ediliyor. Burada sözü edilen mal ve para bazlı ticari sistemler yanında, değerlerin, olguların ve bunlar ile ilgili ilişkilerin de o güne kadar olmayan şekillerde ortaya çıkması. Örneğin bir yolcu uçağının seyrüsefer sırasında kullandığı kontrol bilgisayarı yaklaşık üç milyon Lira. Bunun fiyatını kilosu ile kıyaslarsak: Altından bin iki yüz kat pahalı olduğu ortaya çıkıyor.

Hepimizin kullandığı masaüstü bilgisayarlarının teneke kutusunu açarsanız içerisindeki bilgi-işlem ünitesi 300 gram kadardır. Metal koruyucuları ve soğutucuları saymazsak asıl işi yapan parça 4-5 gramdır. Bunun bedeli, alırken 600 ile 1000 Lira verdiğiniz bilgisayarın %90’lık kısmını içerir. Ve en kötü ihtimalle altından 12 ile 20 kat daha pahalıdır. Belirttiğim teknolojik ürünler 1960’lı yıllarda bilgisayar ile tanışmış bir ülkenin henüz üretmeyi başaramadığı işlerdir. Şimdi biri çıkıp: hayır demeye, üretiyoruz tafraları atmaya başlarsa ona: Milli sanayiimiz olarak sözünü edebileceği yerler sormak gerekir. (Öyle, araziye fabrika kurdurmakla gelen kiracının teknolojisi sahiplenilmiyor!..)

Alem uzaya çıkmakla uğraşırken bizler köylülerimizi şehirlere getirip ucuz işçi yapma derdindeydik. Tekstil, deri ve kağıt gibi sömürgen sektörler artık ülkemiz gibi az gelişmiş ülkelerin bile istemeyeceği kadar büyük tehlikeler saçıyor. Bizler ancak 50 yılda bunu fark edebildik. Ama her ne illetse inadına teknolojiye yönelenlerin önüne bin türlü engel çıkarmaya devam ediyoruz. Bu teknoloji denen meret öyle transferle filan gelmez. Atölyende, kömürlüğünde, başlayacaksın… Sonra uzay üssü gibi laboratuarlar kurmaya niyetlenecek altyapın olacak! Yapan da böyle yapıyor zaten. Yoksa ABD yada Uzak Doğu şirketleri ile ikili anlaşmalar yaparak üretim tesislerini Anadolu’ya yada Trakya’ya taşımakla Türkiye bilgisayar üreticisi olmaz! Bu şekilde üretilen bilgisayar teknolojilerini: “Türkiye’de üretiliyor!” Diyen ve bundan dolayı sevinen büyük bir yanılgı içerisindedir.

TEPEDEN DEĞİL!:

Teknoloji tepeden değil tabandan gelir.
Bu sözün ne anlama geldiğini iyi sorgulayın. Bir konuda teknoloji sahibi olmak o konuda yapılaşmasını en ilkel aşamadan başlayarak, kavrayarak, araç ve ekipmanlarını da beraberinde geliştirerek, yöntemleri ve modelleri tasarlayıp bunları yayın, teknik doküman ve kullanım kılavuzları yolu ile belgeleyerek olur. Tabii patent olayını da unutmamak gerekir. Ama belirttiğim seviyede bir teknolojik olgunluğa ulaşan kendi geliştirdiği teknolojiyi kolay-kolay patent altına almaz! Bunun nedeni: O teknoloji kendi ürünü ise patent yolu ile aleni hale getirmek, başkalarının da esinleneceği ip uçları vermek istemez. Tek olmak ve rakiplerle arayı iyice açmak, tur bindirmek, hatta rekabet dışı bir bilgi odağı olmak ancak böyle mümkündür. Mesela ASELSAN, TAI gibi kuruluşlar bu tür tasarımları geliştiren küresel şirketler arasına girmiş, ülkemize ait ender kurumlardır.

Teknoloji içeren, alanında yenilik yapacak, çağ açacak buluşlar yapmak, en az hedefler kadar özel imkanlara sahip laboratuarlar ve ekipmanlar da gerektirir.

Mesela 20nci yüzyılın ortalarında katot lambalarının yerine elektroniğe silikon devrelerin gelmesi büyük bir devrimdir. Bu devrimi yapan beyinler, o dönemde ne başardıklarını kimseye anlatamadılar. Ama aradan 64 yıl geçtikten sonra bizler apartman kadar bilgisayarlar yerine laptop kullanıyorsak ve cebimizdeki küçük bir aletten maillerime bakabiliyorsak; onlara borçluyuz. O gün, o buluşu yapanlar; bugün, cep telefonlarını hayal ettiler mi bilinmez... Ama bugün, bizler, benzer bir buluşu canlı-canlı yaşıyoruz.

İki süper beyin, kafa kafaya verip bundan 64 yıl önce dedelerinin yaptığı devrimin en az yüz katı daha etkili bir buluşa imza attılar. Yaptıkları buluş; silikon devrelerinin yerine karbon kullanan bir teknoloji. Çelikten yüz kat güçlü, bakır kadar iletken, bugün kullanılan teknolojiden bin kat daha hızlı bilgisayarlar yapmaya imkan sağlayan büyük bir buluş yaptılar.

Sonuçta bu başarılı buluşu yapan iki beyin 2010 yılı Fizik Nobel’ini kaptı.

Böylece organik yapıları tarif ederken kullanılan ‘KARBON TEMELLİ HAYAT’ şekli sanal dünyanın yapı taşlarında da kullanılmaya başlama şansı bulacak.

İşte bu: “BİLGİ”dir! Ve ÇOOK değerlidir!

Hep sevgi ile kalın.

Murat SEVGİ
msevgi@mental.com.tr

Resim ve haber:
http://www.facebook.com/album.php?aid=206229&id=317438595997

 
Toplam blog
: 370
: 1092
Kayıt tarihi
: 10.07.08
 
 

1969 doğumlu. Tasarımcı, endüstriyel otomasyon sistemleri için yazılım geliştiriyor. Yüksek öğren..