Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

AYFER AYTAÇ GAZETECİ YAZAR

http://blog.milliyet.com.tr/ayferaytac

03 Ekim '18

 
Kategori
Sağlık
 

Değerli Doktorum

Değerli Doktorum
 

İyi doktorlarımıza güvenelim, kıymetlerini bilelim.


Bir doktor hastada sağlık emarelerini değil, hastalık emarelerini araştırır. Doktor dediğin ilaç sektöründen önce, sağlıklı yaşama hizmet eder.
Bu yüzden; kendini kandıracak değil, uyanmasına vesile olacak şeylerin peşine düşmelidir insan.
 
Ben böyle yaptım, neticede güzellikleri kaptım. Geçenlerde yazmıştım "doktorumu değiştirdim" diye. Özel bir hastanenin kardiyoloji doktorunun, doktordan ziyade ilaç taciri gibi çalıştığını. Sanki gönüllü kobaymışım gibi, ses etmedikçe yeni çıkan kalp ilaçlarını ben de denediğini deyivermiştim. 
 
"O olmadıysa, bunu kullan. Bu da olmadıysa şunu kullan" diyerek. Beni deneme tahtasına döndürmüştü. Sanki başka doktor yok gibi, niye ben ona gidip duruyorduysam? Çünkü ondan önceki doktorun ilaçları iyi geliyordu. Eski doktorum gidince yerine gelen daha iyidir sanmış olmalıyım. Sağlık konusu bu, şakaya gelmez. Doktorumuzu iyi seçmeli, önemli hastalıklarda en iyi doktoru bulana kadar hastaneleri dolaşmalı. Sıklıkla sizi daha fazla ilaca boğana güvenmemeli.
Beş yılı aşkın bir süredir tedavi altındaysanız, iyileşme belirtisini bir şekil görürsünüz değil mi? Aksine ben verilen ilaçlarla gün geçtikçe kötüye gidiyordum. Ve her yeni ilacın yan etkisi başımı yastıktan kaldıramaz hale getiriyordu beni. 
 
Dokuz aydır da kan sulandırıcı kullandırmaya başlayınca, ben ne yersem tedirgin oluyordum. Önceden İnternetten araştırma yapmama rağmen, kan sulandırıcıları ile beraber yediğim bir parça yeşillik beni yatağa seriyordu. 
 
Hipertansiyonum da olduğundan her iki rahatsızlığa verdiği ağır ilaçları vücudum kaldıramaz hale gelmişti. Az yiyor, yediklerime dikkat ediyordum, lakin ilaçların yan etkisinden kilo alır hale geliyordum.
Çok fenalaştığım bir anda doktorumu değiştirmeye karar vermiştim. 
 
Bizim şehirde bir Kalp Merkezi olduğunu biliyordum, lakin yerini edilen tariflerle tam olarak kavrayamıyordum. 
 
Bir gün karar verdim. Ne olursa olsun ben bu merkeze gitmeliydim. Ulaşımı çok da zor değilmiş. Kalp Merkezinin önüne kadar belediye otobüsü gidiyormuş. 
 
Aldığım ani kararla söz konusu kalp merkezine otobüsle gittim. Tam da önünde otobüsten indim. "Aman Allah'ım ne güzel bir bina öyle." 
 
Binanın güzeli mi olur demeyin. Gerçekten albenili. İnsanı dışarıdan cezbediyor. Hasta olmayanı bile görüntüsüyle davet ediyor.
 
Merkezin içine giriyorum. Yine "Aman Allah'ım!" diyorum.
Beş yıldızlı otel konumunda. Kapıda itici güvenlik görevlileri yok. Şık giyinmiş, parlak yüzlü, eli çantalı ilaç sektörünün mümessilleri yok. Pek çok hastanede hastalara oturacak sandalye bile bulunmazken, burada hastalar mavi yeşil, sarı renkteki koltuklara oturmuşlar çay keyfi yapıyorlar.
 
Güzel yüzlü bir genç kız ve temiz yüzlü bir erkek personel; hastaneye özgü, ama insanın içini karartmayan canlı renklerle bezeli kıyafetlerle ve güler yüzle sizi kapıda karşılıyorlar. 
 
Danışmaya gidiyorum, hasta kabulü soruyorum, gülümseyerek yönü tarif ediyor.
 
Hasta kabuldeki aydınlık yüzlü genç kız "Buyurun efendim" diyerek yine gülerek sizi karşılıyor. Nezaketle kimliğinizi istiyor. "Elinizi cihaza koyar mısınız, "diyerek nazikçe elinizi bilgisayara okutuyor. 
 
Sağlık güvencem olduğuna dair onayımı gördükten sonra 35 lira ücret istiyor. Ben burada da bir "Aman Allah'ım diyorum. Zira daha önce gittiğim özel hastanelere 60 liradan aşağı hasta kayıt parası ödemedim.
 
Güzel görevli yüzündeki gülümseyen ifadesini hiç bozmadan, doktorumun odasını gösteriyor. Ama önce EKG çektirmemi istiyor. 
 
EKG odasındaki görevli hanımdan da bir ilgi, bir alaka. yüz dolusu bir tebessüm. "Bu hastane gülümseme ve gülümsetme merkezi mi acaba," diye düşünüyorsunuz.
 
Yahu ben gerçekten bu kadar ucuza, bu kadar lüks bir yerde, bu kadar çok pozitif enerji alacağımı bilseydim. Sağlığımın bozulduğunu fark ettiğim ilk günden bu hastaneye gelmez miydim? 
 
Eski doktorumun bulunduğu öteki özel hastaneye beş, altı yıl boyunca ne paralar verdim. 
Daha giriş ücretinden soymaya başlıyorlardı. "Hangi doktor" diyorlar, "Kardiyoloji" diyorsunuz. "85 lira vereceksiniz" deniyor. Bu parayı vermekle kurtulamıyorsunuz ki, her defasında bir dolu tahlil ve her biri için ayrı para. Sağlık güvencemiz olan kurumun kestiği paralar cabası.
 
Her konu da olduğu gibi, hastanelerin de iyileri, kötüleri var. Doktorlarında ilaç tacirliği yapanları olduğu kadar, hastasını iyileştirmek için tüm bilgisini ve emeğini seferber edenler de var. Allah onlardan razı olsun. 
 
İşte ben böyle iyi bir doktorla yeni karşılaştım. Hem de Doçent doktor. Güler yüzlü, hoş sohbetli, detaycı. 
 
Yeni doktorum, kalbimi bir güzel muayene etti. İlaçlarımı değiştirdi, dozunu azalttı. Kan sulandırıcı hapımı kesti. Onun yerine beslenmemi düzenledi. Şikayetlerime yönelik moral de verdi. 
 
O an birden eski sağlığıma kavuşmuş gibi hissettim. Moral hastalıklarda çok önemli. Hele bir de bunu güler yüzlü, iyimser bakışlı bir doktordan alıyorsanız, çok kıymetli bir ödül almış gibi mutlu oluyorsunuz.
 
Doktorunuz vicdanlıysa, sizi ilaca boğmuyor, dilini yorup nasıl sağlıklı kalınabileceğini anlatıyor. 
 
İlaç sayımı düşürdü yeni doktorum. Rahatsızlıklarıma yönelik bir dosya hazırlayıp sundu. Ve en önemlisi telefon numaralarını verdi. "Gece gündüz bir rahatsızlığın olduğunda çekinmeden arayabilirsiniz," dedi. 
 
Sonsuz güven duydum kendine ve desteğiyle daha dinç oldum sanki. Hep yanlışı eleştiriyoruz. Doğru doktorları bulduğumuzda da kıymetlerini bilelim. Değerli doktorumuz diyebilelim. Kalp Merkezi'nin tüm çalışanlarına teşekkürlerimle...
 
Ayfer AYTAÇ - ayferaytac.com
 
 
Toplam blog
: 622
: 205
Kayıt tarihi
: 08.12.14
 
 

Gazeteci-yazar ..