Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Haziran '18

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Değişen Dil ve Plaza Türkçesi

Değişen Dil ve Plaza Türkçesi
 

Türkçe, zengin ve köklü bir dildir.


Atatürk; “Türkiye’nin temel taşı tam bağımsızlıktır. Bu kavram, siyasal bağımsızlığın yanı sıra, ulusal yaşamın bütün alanlarını kapsar. Bu alanlardan biri de dildir” demiştir. Çağdaş uygarlığın getirdiği bilim ve teknoloji kavramlarına adapte olmak, bir yandan din dili olan Arapçanın, bir yandan yazın dili Farsçanın egemenliğinden Türkçeyi kurtarmak için sayfalarca dolu bir yazıda beş on kelime ile var olan Türkçeyi güçlü hale getirmek, Türk dilini bağımsız bir dil durumuna yükseltmek için Türk Dil Kurumu kuruldu.

Kuruluş yapısı, izlediği amaç ve çalışma yöntemi,  bu çalışmalardan aldığı sonuçlar, dilimizin özleşip gelişmesi yolunda ulaşılan aşama konularında bugüne değin Türk Dil Kurumu tarafından birçok kitap yayımlandı. Yayınlanan bu kitaplarla, dilimizin özleştirilmesini benimseyen büyük bir aydınlar çevresine toplu bir bilgi sunmanın yanı sıra; özel amaçlı ve art düşünceli bir topluluğun, dilimizin özleşip gelişmesine, dolaylı olarak Atatürk devrimlerine karşı zaman zaman yaptıkları saldırıların tutarsızlığı, gerçeğe aykırılığı da ortaya konulmuştur.

Dilimizin özleştirme düşüncesi, uygar bir düzen içine giren toplumumuzun istek ve özlemlerinden olduğu için kısa zamanda çok yaygın bir akım oldu. Eskiden “yazıya ne denli Arapça ve Farsça doldurulursa o denli büyük başarı gösterilmiş olur” anlayışı geçerli iken bu anlayış zamanla yerini “Türkçeye ağırlık verme” anlayışına bıraktı.

Son yüzyılın tanınmış yazarların dillerindeki Türkçe oranları, dilimizin nereden nereye gelmiş olduğunu göstermesi açısından önemlidir. Birkaç örnek verirsek;

Yazarın Adı;                                Kullandığı Türkçenin yüzdesi

Şinasi                                                          33

Namık Kemal                                              38

Süleyman Nazif                                           43

Ziya Gökalp                                                  45

Ömer Seyfettin                                             56

Peyami Safa                                                 62

Orhan Seyfi Orhon                                       65

Falih Rıfkı Atay                                             66

Y. K. Karasomanoğlu                                    69

Mehmet Emin Yurdakul                                 73

Reşat Nuri Güntekin                                      74

Nadi Nadi                                                       87

H. V. Velidedeoğlu                                          89

Melih Cevdet Anday                                       90

Oktay Akbal                                                    92

Orhan Hançerlioğlu                                         94

Macit Gökberk                                                 95

Tahsin Yücel                                                    96

Dilimizin, Cumhuriyetten önceki en olgun sözlüğü Şemsettin Sami’nin Kamus-ı Türki’sinde -Yaklaşık sayılarla- 29.000 sözcük vardı. Bunun 11.000’i Türkçe, 13.000’i Arapça, 3.700’ü Farsça, 1.300’ü Batı dilleri sözcüğüdür. Arapça ve Farsça toplamı olan 16.700 sözcüğün yaklaşık 10.000’i özleştirme akımı ile yerlerini Türkçelerine bırakmıştır.

Türkçe halen farklı lehçelerle uzak Asya’dan Balkanlara uzanan geniş coğrafyalarda konuşuluyor. Çağdaş Türkçemiz ise steplerin göçebe sözcüklerinden de padişah saraylarının adalı ifadelerinden de çok daha fazlasını içeriyor. Zira diller, kaderi olan değişim ve dönüşümleri yaşıyor. Bunu Türkçe de yaşıyor. Bu tarihsel süreçte kim bilir ne sözcükler türedi, niceleri zamanla yitip gitti. Her dönemin farklı alışkanlıkları dilin evrimini belirledi. Dil her ağızda, her kalemde farklı bir can buldu.

Son zamanlarda ise farklı bir Türkçe türü ortaya çıktı. Konu ile ilgili bir metni paylaşmak istiyorum. “Patronum soft-copyleri revize edip, third partylere forwardladıktan sonra confirm etmek için hard copylerini alıp sekreterine taşere etmemi istedi. Diğer şirketlerden gelen offerların assessmentina yönelik handikaplara holidaydan sonra focuslanacağız.”

Kaşlarınızı çatıp bu iki cümle hangi dilde diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Kurumsal şirketlerde ve plazalarda çalışanların aralarında kullandığı bu garip dilin adı ise; “Plaza Türkçesi”

Bu uydurukça dil, İngilizce ile Türkçenin karışımdan meydana gelmiş. Plaza Türkçesi Sözlüğü ise:

Soft copy; elektronik kopya, hard copy; çıktı, forwardlama; iletmek, training; eğitim, off day; tatil günü, handikap, engel, focuslanma; adaklanma, third party;üçüncü taraf, layout; yerleşim, double check;tekrar kontrol, board meeting;Yönetim Kurulu toplantısı, yapılabilite; Yapılma ihtimali, print almak, yazdırmak, scan etmek; taramak, revize etmek; düzeltmek, check etmek; kontrol etmek, update etmek; güncellemek, confirm etmek; teyit etmek, taşere etmek; iletmel/götürmek, refere etmek; gönderme yapmak, order etmek; sipariş etmek, assign etmek;görevlendirmek, şeklindedir.

Yukarıda anlamı içeriği ve anlamı anlaşılmayan plaza Türkçesi ile yazılmış iki cümlenin temiz Türkçe ifadesi ise şöyledir; “Patronum elektronik kopyaları gözden geçirip üçüncü taraflara ilettikten sonra teyit etmek üzere çıktılarını alıp sekreterine götürmemi istedi. Diğer şirketlerden gelen tekliflerin değerlendirilmesi ile ilgili engellere tatilden sonra odaklanacağız."

Dillerdeki hızlı dönüşüm içerisinde mutlaka Türkçeyi özenle yazmalı ve konuşmalıyız. Son yüzyıldaki yazarların dillerindeki tespit edilmiş olan Türkçe oranlarını sizinle paylaşmıştım. Acaba günümüzde “Plaza Türkçesi” dışında kalan, yazarlar, şairler edebiyatla uğraşanlar ile yazın dünyasında olanlar Türkçeyi dillerinde ne oranda kullanıyorlar?

Nizamettin BİBER

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..