Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Temmuz '17

 
Kategori
Deneme
 

DEĞİŞİM

DEĞİŞİM
 

Varlık var olduğu müddetçe…


“Tırnaklarım acıyor” dedi ve ağladı. Gözyaşları gönlünün en derinliklerindeki kuyulardan geliyordu, öylece zahmetsizce... Hayata tırnaklarıyla tutunmak! Kendi bildiği doğruları asla özgürce yapamamak veya yapsa da rencide edilmeden geçememiş, tonlarca zaman. Niyet incitmek olunca, veya mutlu etmek, hep aynıydı suretler... 
Ve yürümek umursamazca, hayatın dar yokuşlu yollarında... Bitmeyen ümitlerle çatal dillere tutunarak sevgiyle, sabırla, ümitle, ölümüne İyiliğe ve güzelliğe DOSDOĞRUCA...

Gerçek anlayışa ‘acımak’  adı verilen TEK TARAFLI dar kaldırımlarda, dengede kalabilmenin çocukça mutluluğuyla dirilmek yeniden… Sırf keyfinden, anlamak istemediği için, anlaşamamak için tepinen başka bir çocukça tepkiye bakarken, durmaksızın yola hep devam etmek... Neye ve kime hizmet ettiğini düşünmeksizin, hoyratça baltalamak iyi niyetle ekilen bol yeşilli ağaçları, nedendi bunca zahmet? Doğallığın simgesi olan eğri büğrü olmak hep aranan ve daima bulunan bahaneler kusurlar ve üstüne toplanan çatık kaşların,gürültülü şimşeği ardınca üstüne çöken heybetli yalnızlığı...

Ve birden rüzgâr, fısıldayan sesini yükseltip uçuşturduğu perdeleri bile göremeyen benliğinin, yüzüne çarpar gibi açarken camları kapıları, "Heyyy, ben geldim yalnız değilsin. " Dermişçesine öper, alnından yanaklarından ve okşar saçlarını sonsuz şefkatiyle... Rüzgâr birden derin bir nefes alır gibi, dile gelerek;

"Yolun zorlu bazen uzak ve hatta yolların üzeri hep tuzak. Ama sen daime hep kendine bak. Ne olamadığında ara kısır döngülerini... Silkelen, doğrul ve şu muazzam göğe bir bak.  Döllediğim toprağın bağrından doğan tohumlarıma bak… Aç bağrını. Rüzgârın ümidi dolsun içinin içine izin ver. En güzel tohumlarım süzülsün yüreğine… Kök salması için yarayışlı kıl toprağını... Kaya gibi olma!  Yol kenarında durma!! Dikenlere kanma!!!  

    Sen toprak ol ... Huzurla inadına iyilikle, SEVGİYLE, SEVGİYLE, SEVGİYLE... Denizlerime bak, üzerinde süzülür duvaklı gemiler… Gelinlerin saflığının ihtişamı, yararken denizleri bembeyaz duvakları gelir arkalarından, martılar tutar uçlarından… Koluma girer bütün gemiler… Birer birer ben açarım duvaklarını… Bak bana, bazen süzülürüm semaya toplar yığarım bulutlarımı… Bereket olup, yağarım yerin yedi kat altına… Nakış gibi süzülen ümidin loş ama kararlı ışığı… Neşelen, sevin, kırılanlar daima gelişmiş olanlardır.”

Yüzünde açar çiçekler baharın müjdesiydi bu sevgiler… Ve tohumlar bulmuştu kök salacağı topraklarını… ‘Tırnaklarım toprak kokuyor’ dedi ve ağladı. Sevgisiydi gözlerinden süzülen yaşlar... Acıklı kasvetli hikâyeler bitmişti artık… Kök salan tohumlarıyla, yeni doğan güneşin azametinde ağaca dönüşmenin şerefli gölgesinde; adaletle kuşanmış, cesaretle donanmış ve sevgiyle zırhlanmış, destanlar yazmak vardı artık…

Varlık var olduğu müddetçe…

MERYEM KADIOĞLU

 
Toplam blog
: 42
: 672
Kayıt tarihi
: 07.02.17
 
 

İstanbul'da doğdu. İstanbul'da yaşıyor. Evli, ev hanımı ve çocuklarının annesi. Aklına estikçe yaza..