Değişimden Korkmak

Hiç istemeyiz hayatımızda değişiklikler olmasını, bir kere düzen kurulsun her şey hep aynı rayında ilerlesin isteriz. İnsan doğası gereği normal bir tepkidir aslında değişim karşısında yaşanan baskı ve stres. Ama çoğu zaman gereksizdir aslında bu strese izin vermek. Bazen değişim yaşanması gereken bir durumdur ve kötü olaylar değişimin tetikleyicisi olabilir. Geçmişe dönüp baktığımızda bize üzen olaylara bugün gülebiliyor olmamızın altında yatan sebep, belki bugün onların vesile olduğu durumun daha net farkında olmamızdandır. Çok iş değiştirdim, çok ev değiştirdim, çok şehir değiştirdim. Bunların hepsi fazlasıyla somut kavramlar. Vazgeçmesi, ikamesini bulması hiçte zor değil. Koskoca bir şehirden vazgeçtim. Dünyada eşi benzeri olmayan bir şehirde yaşamaktan vazgeçtim. Ama o şehrin güzelliklerini yaşamaktan vazgeçmedim. Ev aynı ev üç oda bir salon, eşya aynı eşya bir eksik iki fazla belki, komşular aynı komşular gene kimseyi tanımıyoruz, kapıcı aynı sorun olunca buluyoruz, bakkal aynı gene marketten pahalı satanlardan, iş aynı dokuz – altı dört duvar arasında dış dünyadan habersiz çalışıyoruz. O zaman iş, ev, şehir değiştirmekten bu kadar korkutan nedir? Korkutan, yerini dolduramadıklarımızdır. Dostlarımızdır. Onların yakınlığından mahrum kalacak olmaktır. Korkmayın... Gerçek dostlar çalmayan telefonlara, gönderilmeyen emaillere, unutulan doğum günlerine rağmen araya giren zaman ve mesafenin uzaklığına bakmaksızın hep sizin yanınızda olanlardır. Yeni yerler yeni insanlar demektir. Mekanlara hayat veren içindeki insanlardır. Her yeni iş, ev, şehir yeni insanlara “merhaba” deme fırsatının size verilmesi anlamına gelir ve her yeni “merhaba” yeni bir dost kazanmaya atılan ilk adımdır.