Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Temmuz '07

 
Kategori
Tarih
 

Değişime meydan okuyanlar!

Değişime meydan okuyanlar!
 

Zor değişenleri anlatan bir fıkra/ Değişime meydan okuyanlar...

İki arkadaş kafayı çekmeye karar vermişler. Gözlerine kestirdikleri bir meyhaneye dalıp bir masaya kurulmuşlar.

Masayı donattırmışlar: Çeşit çeşit mezeler… Bir de ufak rakı... İlk kadehler doldurulduğu sırada biri:

—Kapalıçarşı’yı zincirlemişler… diyecek olmuş.

Diğeri derhal itiraz etmiş:

—Kapalıçarşı zincirli değildir…

—Zincirlemişler!

—Hayır, kardeşim, olamaz; zincirli değil!

İki kafadar böylece birbirlerine girmişler. Gitgide şiddetlenen bir tartışmadır tutturmuşlar… Çevre masalardakiler ister istemez tartışmayı izlemişler. Bakmışlar ki iki arkadaş işi yumruklaşmaya kadar götürmek üzereler:

—Kardeşim, ne tartışıp duruyorsunuz? Kalkıp gidin Kapalıçarşı’ya, kendi gözlerinizle görerek sonuca ulaşın… Diye öğütlemişler.

İki kafadar da öneriyi uygun bularak kalkıp çarşıya uzanmışlar. Varıp bakmışlar ki, Kapalıçarşı gerçekten zincirlenmiş…

Bunu iddia eden:

—Gördün mü kardeşim; işte zincirlenmiş bak! Diyerek zincirleri göstermiş. Göstermesine göstermiş ama beriki:

—Olmaz! Zincirlenmemiştir! dyerek iddiasında ısrar etmiş.

—Zincirlenmiş…

—Hayır, zincir yok!

Zincirlenmiştir diyen diğerinin kafasını zincire vurmaya başlamış ama nafile; beriki:

—Hayır, kardeşim, zincir yok! Zincirlenmemiştir! Demeyi sürdürüyormuş…

Bu hoş fıkra, değişime direnen ya da değişimle dövüşen kafaları anlatır.

Sendikasının Kürt milliyetçiliğinin kuyruğuna takıldığını, ayrılıkçı tutumları bulunduğunu, Cumhuriyet ve Kemalist Devrim, bayrak, bağımsızlık, ülke ve toprak bütünlüğü gibi ulusal değer ve konularda ABD güdümü ve AB eşiğinde hareket ettiğini, anadilde eğitim sorununda olduğu gibi, Cumhuriyet değerlerini tartışmaya açmayı amaç edindiğini ve bunu açıkça da ilan ettiğini, öğretmenin parasıyla terörist savunucularına hapisten çıkar çıkmaz ziyafet çektiğini, şubelerine ayrılıkçıların yöntemi olan bağımsız adayların destekleneceği yönünde talimatlar gönderdiğinin yaygın bir söylenti olduğunu açıklıyorsun; kanıtlarıyla ortaya koyuyorsun… Yani kafasını zincire vurarak “zincirlenmiş” diyorsun; ama nafile uğraş! O, hala “zincir yok!” demeyi sürdürüyor.

Sendikalar esasen ekonomik mücadele örgütleridir. Emekçiler patronlara karşı ücret artışı, diğer özlük haklar için, ekonomik ve demokratik haklar için mücadele etmek amacıyla sendikalarda örgütlenirler. Yani bir sendikanın üyeleri arasında sağdan-soldan siyasal yelpazesinin her tarafından, her görüşten emekçi bulunur. Gel gör ki bizim ülkemizde sendikaların örgütlenmesi ve sendikalara üye olmak gibi faaliyetlerde temel ölçüt siyasaldır. Esef edilecek bir durumdur ama bizde sendikalara politik söylemine göre üye olunur. Başarılı olsun veya olmasın, solcu, solcu sendikaya, sağcı, sağcı sendikaya üye olur.

Bu özellikle kamu çalışanları alanında böyledir.

Bu böyle başlamıştır; böyle gideceğe benzemektedir.

Kamu emekçilerinin iki temel konfederasyonu ve bunlara üye olan birçok sendikaları vardır. Kendini solda tanımlayan KESK ile kendini sağda tanımlayan KAMU-SEN iki temel konfederasyon…

Eğitim iş kolunda irili ufaklı birçok sendika var. Anadolu Eğitim Sendikası, KESK’e üye Eğitim-Sen, bundan ayrılanların örgütlendiği Eğitim-İş kendini solda tanımlayanların üye oldukları sendikalardır.

Buna karşılık kendini sağda tanımlayanların üyelendikleri Türk Eğitim Sen, Eğitim Bir Sen gibi sendikalar var.

Eskiden örgüt dedin mi, bir hoş bakarlardı insana. Örgüt üyesi olmak en büyük toplum suçuydu. Bu tip insanlara hep kuşkuyla bakılır ve uzak durulurdu ondan. Şimdi ise görüldüğü gibi, her işin normalini bilemediğimizden olacak, bunun da enflasyonunu yarattık. Üstüne üstlük bu kadar örgüt bolluğunun yanında bir de örgütler amip gibi bölünerek çoğalıyor.

Malum, Hrant Dink cinayetini emperyalist güçler, yerli piyonlarını kullanarak işledikten sonra, zavallı Dink’in meftasından bile devlet ve Cumhuriyet düşmanı bir amaç için yararlanan çevrelerin, cenaze törenini Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı bir “savaş yürüyüşüne” çevirdiklerinde kullandıkları pek ünlü olmuş bir slogan vardı; büyük Türk milleti projesi ve sürecine darbe vuran: Hepimiz Ermeni’yiz!

Hatta bizim kentimizde de küçük bir grup olarak Dink cinayetini protesto eden bir basın açıklaması yapıldığında atılan bir slogandı. Kanal15’in internet sayfalarına kadar düşen bu slogan üzerine bu köşede eleştirici bir yazı yayınlamış, bazı çevrelerle sürtüşme çıkmıştı.

Bunun üzerine, yeni kurulan bir sendikalı öğretmen arkadaşların aklına bir muziplik gelerek karşı sendika başkanını telefonla arayarak sormuş:

—Hocam, karşı mahallede bir cenaze törenimiz var. Dahil olur musunuz?

—Tabii ki geliriz… Kimmiş ölen?

—Bir travesti! Ancak, “Hepimiz travestiyiz!” diye slogan atılacak…

Başkan arkadaş buna fazlaca bozulmuş tabii ki ama söyleyecek bir şeyi de yok. O ancak “biz empati kurmaya çalıştık!” gibi bir züğürt tesellisi ile savunabiliyor kendini.

Eğitim iş kolundaki sendikalar arasında cereyan eden rekabet ve sürtüşmeler zemininde fıkra gibi durumlar ortaya çıkmaktadır.

Okul müdürü bir öğretmen telefon zinciri var diye rakip sendika üyesi bir başka okul müdürüne Orhan Doğan’ın ölümü nedeniyle bayrakların yarıya indirileceğini bildiriyor. Hemen davranıyor yönetici; telefon zincirini yerine ulaştırıyor ve kendisi de bayrağı yarıya indiriyor. Bu durumun farkına zincir birkaç okulu dolaştıktan sonra ancak varılıyor. Konunun esprisi ise Eğitim İş’in Eğitim Sen’i Kürt milliyetçiliği kuyrukçuluğu ile suçlamasına dayanıyor.

fatih@ozcan.tr.tc
www.fatihozcan.org

 
Toplam blog
: 17
: 1215
Kayıt tarihi
: 04.04.07
 
 

Emekli bir tarih öğretmeniyim. Osmanlı tarihi konusunda çeşitli defalar seminerlere (hizmet içi kurs..