Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Şubat '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Değişimin hızı

Değişimin hızı
 

İnsanoğlu artık sonuca çabuk gitmek istiyor.


Değişim

Dünya var olduğundan beri coğrafyalar, iklim sistemleri, teknoloji, ahlak yapısı ve yaşama konu olan her şey değişime tabi. ‘Aynı nehirde iki kere yıkanılmaz’ demiş Herakleitos. İşte değişim böyle bir şey olsa gerek ki bu söz bile yerini ‘değişmeyen tek şey değişimdir’ klişesine bırakmış günümüzde. Biz farkına varsak da varmasak da, insanoğlu geçen her an bir değişime tanık olmak ve dahası uyum sağlamak zorunda.

Benim ilgimi çeken ise değişimin hızı ve bu hızın gün geçtikçe artan ivmesi. Bu konuyu irdelerken tarihe baktığımızda, örneğin 17. ve 18.yüzyıl arasında üretim şekillerinin neredeyse hiç değişmediğini görebiliriz. Sanayi devrimi, bilgisayarın icadı ve yaygın olarak kullanılmaya başlanmasından sonra değişimin hızı ivmelenmiş ve neredeyse takip edilmesi zor bir hal almaya başlamıştır. Son elli yıla baktığımızda bir oda büyüklüğünde olan bilgisayar şu an cebimize girmiş durumda. Çocukluğumda bir komşumuza misafirliğe gittiğimizde gördüğüm üzeri dantelli bir örtü ile örtülü telefon çok dikkatimi çekmişti. O günlerde hiçbir akrabamızda veya tanıdığımızda telefon olmadığından ‘bir insanın telefona neden ihtiyacı olabilir ki?’ diye düşünmüştüm kendi kendime. Televizyonun ve radyonun da üzerinde örtü vardı. Televizyonun açılması, kapanması bile başlı başına bir ritüeldi. Akşam saat sekizde örtü nazikçe kaldırılır ve televizyon saat onikideki istiklal marşına kadar izlenilebilirdi. O günlerde ailesi Almanya’da çalışmaya gitmiş ve yaz tatili için gelmiş olan bir arkadaşım ‘Almanya’da televizyonlarda yedi kanal var’ demişti. Ben ve arkadaşlarım bu kanal mevzuunun ne olduğunu uzun süre anlamakta güçlük çekmiştik. Şimdi ise bir çocuk yüzlerce kanalın, cepte taşınan fotoğraflar ve videolar çekebilen telefonların, başka ülkelerdeki arkadaşları ile online oynayabileceği bilgisayar oyunlarının içine doğuyor. Çoğu kuka, zımba ve çelik çomak gibi oyunlardan bihaber. Benim bu anlattığım günleri görmüş olan nesil olarak bizler şunun farkına varmalıyız ki dünyanın var olduğu günden bugüne, en kısa zamanda en büyük değişime maruz kalmış ve kalacak insan nesliyiz. İktisat tarihi dersimizde hocamız geçimlik ekonomi modelini anlatırken ‘Belki üçyüz sene sabanın şekli değişmedi’ demişti. Şimdi ise üç sene sonra kullandığınız bilgisayar ve cep telefonu çağ dışı kalıyor neredeyse. Değişen bu dışsal faktörler insanoğlunun yaşayış biçimini ve ahlak yapısını da değiştirdi elbette. ‘Kullan at’ felsefesiyle daha ucuza üretilen, hızla değiştirilen ürünler ortaya çıktı. Şarkılar ve hatta onlara konu olan aşklar dahi değişti. Bir bakışa vurulup ömür boyu aşk acısıyla, hasretle kavuşmayı beklemeyi göze alan insanların şarkıları yerlerini televizyonda bütün mahremiyetlerini uluorta seren kadın imgelerinden başka bir şey içermeyen video kliplere bıraktı.

İnsanoğlu artık sonuca çabuk gitmek istiyor. Hiçbir şey için beklemeye tahammülü yok. Bilgisayar oyunlarındaki gibi bu bölümdeki her şeyi hızlıca bitirmek ve bir sonraki bölüme geçmek istercesine yarışıyor ve savaşıyor. Ne yazık ki bu hayat bir bilgisayar oyunu değil.

Yazarchizer

 
Toplam blog
: 10
: 668
Kayıt tarihi
: 08.02.09
 
 

İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunuyum. Öğrencilik yıllarımdan bu yana dış ticar..