Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ocak '15

 
Kategori
Felsefe
 

Değişmeye direnen insan..

Değişmeye direnen insan..
 

TKY


Bazıları , “Nuh der, Peygamber,”demez. Bildiklerinden dönmezler. Siz istediğiniz kadar “Doğrunun niçin doğru” olduğunu ispat edin,  “Bin dereden, bin su getirin” inanmazlar. Dönmezler. Bildikleri tamamdır. Dönmezler.
 
Onlar için , “Dünya düzdür..” Vazgeçmezler.!
 
Oysa, dünya, çevre, insan hep değişiyor…  İnsan, “Bir kez yüzdüğü ırmakta bir daha yüzemiyor..” Bu besbelli. Ama bunu onlara anlatamıyorsun. 
 
Onlar sanıyorlar ki, dünya da, evren de yaratıldığından beri aynı. Değişen hiçbir şey yok.
 
Değişen bir şey var da… Belki biz görmüyoruz… Ne derseniz. Yok, inanmazlar… Yok onlar için varsa yoksa, gördükleri gerçektir. Onlar için gördükleri gerçek değişmez.
 
Oysa bir aynaya baksalar… Bugün gördükleri yüz, yirmi yıl önceki yüz mü? Şaşarım sana.. Aslında her şey değişiyor. Farkında olmayan sensin.
 
Kural, ilke : “Değişmeyen, değişmenin kendisidir..” Ne demek..? Her şey değişir… Taş toprak, ve hatta su…
 
Rahmetli anacığım, böyle değişmeye direnen insanları anlatmak için: 
 
O adam,  “Odunum da odunum…” der. Başka bir şey istemez. Derdi.
 
Böylelerinin kafaları belli bir noktaya takınaklı insanlardır. Belledikleri (veya belletilen) bazı konular vardır. O konuların dışında, onun anlayışı dışında bir şeylerden söz ettiğiniz zaman, sizi sınırların içine davet eder veya sizden kaçarlar. Çünkü siz, onun için  bilinmeyen sularda yüzmektesinizdir.
 
Bunlar dünyayı kavramakta güçlük çekerler.. Ve hatta anlamazlar, ya da hiç anlamak istemezler. Çünkü sınırları belli bir dünya. Onlara daha önce belletilmiş bir dünya ve belli sınırlar çok daha emin bir yerdir. Orada kalmayı tercih ederler. 
 
Onun için çoğu kez kendi inisiyatifleri yoktur. Hemen daima başkalarının dümen suyundan giderler. Tabii, kendi kellesini kullanamayan insan da aslında pek insan sayılmaz, o ancak bir kösemenin öncülüğünde bir yerlere gidebilir; bir kösemenin öncülüğünde bir şeyler düşünebilir. Kendi düşüncesi de yoktur ha… Onun düşüncesi hep kopya düşüncelerdir. Yap-tak düşüncelerdir.
 
(Bu arada “inisiyatif” ne pis bir sözcük, ama çok önemli .. Türkçesi… Doğru dürüst Türkçesi yok! Türk Dil Kurumu zor bela karşılık olarak : “Öncecilik, Üstünlük…” diye vermiş . Bence hiç de karşılamıyorlar. Ben , “erginçlik” sözcüğünü öneriyorum. Beğenmeyen kadı kızına vermesin!)
 
İmdi, bu değişmeyi istemeyen, “Odunum da odunum..” diyen adam. Dünyayı değiştirebilir mi, kendini değiştirebilir mi? O erginçlik onda var mıdır?? Çok zor…
 
İnsanın kendi kafası olacak ki (Herkesin kafası var da..!) kendi aklı, düşüncesi olacak da , bir çare bulacak.
 
Yoksa , “taşıma suyla değirmen dönmediği” gibi.. “Takma  akılla da..” , bu gemi yürümez. 
 
İnsan oğlu olarak kendi aklımızı kurgulamalıyız. Bu işe yarar bir akıl olmalıdır ve Toplum olarak, kendi felsefemizi kurgulamalıyız. 
 
Bu Türkçe olmazmış; başka bir dil gerekirmiş… İşte bu da takma bir akıl. Niye, kendi aklımız kendimize yetmiyor mu? Belki bazılarının aklı kendine yetmiyor olabilir… Onlar başkasının aklıyla hareket etsinler… Ama bizim dilimiz, bizim aklımız, fikrimiz ve felsefemiz bize yeter. Yeter ki, o felsefeyi kurgularken akıllı olalım. 
 
Onu bunu bilmem. Adını koymak gerekir. Değişmeye direnen insan, yobazdır. Akıllı insan dünyanın gelişimini, değişimini anlar, algılar.. bu yüzden dünyanın gidişinden, kendi ülkesi için de dersler çıkarır. 
 
Yoksa mesele, “Herkes gider Mersin’e, biz gidelim tersine..” meselesi değildir. Takip edilecek çifte yol vardır: Bir; bilim, teknoloji kardeşliği  ve Allahın bahşettiği koskoca akıl..
 
Yani herkeste koskoca bir kafa var da; akıl var mı? 
 
Akıl , eğitimle olur; bilimle olur; okumakla olur… Araştırmaya, dünyaya açık olmakla olur. Sen gözlerini kapa. Her şeyi kendinin bildiğini san. Olur mu?
 
İnsan gerçeklere iki yoldan varabilir:
 
1. Daha önce bu gerçekleri araştırmış bulmuş, insanların yolundan giderek. Onların yollarını, yöntemlerini takip ederek. Ve yeniden uygulayarak . Bu yeniliğe açık olmaktır.. Bu bir bakıma izleyiciliktir. 
 
2. Kendi sorunlarından hareket ederek; onların çözümü için denenceler önererek, onları alanda test etmek ve karşılaştırmak şekliyle bazı sonuçlara varmak şeklinde olabilir.  Bu da araştırıcılıktır.
 
Zamanla “gerçek” diye bildiğimiz gerçekler ve olgular değişebilir. Her zaman denetlemek, kuşkulanmak ve denemek gerekir. Her an önümüze bazı sürprizler çıkabilir. Belirlenen tanımlar değişebilir.
 
Aydın olmak demek, açık olmak demektir. Yeni bir dünyaya, yeni tanımlara ve yeni çözümlere. 
 
Yoksa başkaları bulsun, ben kullanayım, cingözlüğü, düşünülürse aslında “Enayilik” demektir. Bu yüzden her yıl gavurlara verdiğimiz, hadsiz hesapsız paraların hesabı bir gün bizden sorulur. Unutmayalım.
 
 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..