- Kategori
- Kişisel Gelişim
Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir!
Değişmek mi, değişmemek mi? Çoğumuz, belli bir eğitimden sonra işe giriyor, evleniyor ve çoluk çocuğa karışıyoruz. Bu rutini bozan, ya çevre tarafından "looser" ilan edilip bir köşeye itiliyor ya da farklılığı kabul edilip baştacı ediliyor. Değişmek ve normal kabul edilenin dışına çıkmak sancılı bir süreç ama "Değişmemek ya da değişimi kabullenememek" kesinlikle acıklı bir süreç
Tanıdık bir sahne değil midir? Ev hanımı arkadaşlarıyla kadın programı izler ve bir yandan da hayıflanır;
- Ah beni bir ortaokulda tanısaydınız, ne yetenekliydim, tüm piyeslerde başrolü bana verirlerdi ama babam okuldan alıp, evlendirdi beni. Yoksa ben...
Hep engellenmiş, hep örselenmiş ve kaderin oyununa gelmişizdir. Halbuki, başımıza gelen tek şey, mutlu olmak için gereken değişim cesaretini gösteremeyişimizdir.
Muhasebecilik yaparız ama aslında hep reklamcı olmak istemişizdir. Karşımıza böyle bir fırsat çıktığında ise arkamıza bakmadan kaçarız. Çünkü aslında ölmekten çok, risk almaktan ve değişmekten korkarız.
Çekilen acıların, yaşanan çelişkilerin, içsel kavgaların, vazgeçmişliklerin ve keşkelerin tek nedeni değişmek ve değişmemek arasında yaşanan bu ikilemdir. Yoksa, hayat kime hakettiğini gökten zembille indirmiş ki?
Kötü giden eziyete dönüşmüş bir evlilik ya da her sabah kalktığınızda lanetler okuyarak gittiğiniz işiniz. Mutlu olmak için içinizdeki sesi dinleyip biraz daha cesur olmanız gerekmez mi? Herşeye rağmen. Şimdiden itirazlarınızı duyar gibiyim ama fazla karşı koymayın değişime. Acı, değişime karşı koymak ya da kabullenememektir değişimi. Size bas bas bağıran ruhunuzu biraz olsun dinleyin bence.