Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Aralık '11

 
Kategori
Tarih
 

Dehümanizasyon ve Anti-Hümanizm

Benim bakış açımdan uzun süredir açık seçik olan ama insanların kendi kendilerine hala göremedikleri bir ayrım var. Bu metinde onu irdelemeye karar verdim.

Aydınlanma Çağı’ndan beridir süregelen hümanizm, Feuerbach nezdinde, insanların Tanrı’yı yaratıp kendinden üstün bir yere koymasını bile dehümanizasyon, anti-hümanizm ve yabancılaşma (alienation) sayıp olumsuzlamıştır. Daha da önemlisi bu anlamıyla yabancılaşma, 19. Yüzyıl’da ‘delilik’ anlamında kullanılmış. Yani, özdeşleşme (identification: hem kimlik, hem de Aristo Mantığı anlamıyla) yaşamadın mı yandın.

Tuhaf bir biçimde, eleştiri metinlerimdeki trans-, meta-, post-hümanizmler de dahil olmak üzere, okurlarım hangi düşüngüyü savunurlarsa savunsunlar; hem bunu bir delilik saymakta, hem Nietzsche çizgisinde bir üst-insan faşizmi algılamakta, hem de topluca insansever kesilmekteler. Komünistlerin de (Stalin gibi), faşistlerin de (Hitler) gibi, hümanist olduğunu savunmamın haklılığının dayanağı, bu durumdur.

1960 doğumluyum. Dolayısıyla, 1945 atom bombalarının ve 1957 Sputnik uzaya çıkışının, hem de tam 2. Dünya Savaşı yıkımının üzerine yaşanmışlığıyla, doğumumdan önce gerçekleşmiş tarihsel açıdan bu denli önemli olayların beni böyle yapabilmiş olabileceğini kabul etmek durumundayım. Yine dolayısıyla, Kafka’esk anlamda derisiz veya çıplak-hassas derili biri olarak, gelen dalgayı biliçaltımda herkesten önce algılamış olmam olağandır.

Ancak, bilinç düzeyinde durum farklı. 2. Sanayileşme’nin 9 öncü altkültürünü uygulayan ve düşüngüsel düzeyde savunan halihazırda milyonlarca kişi var. Yani, köprülerin altından çok su aktı ve bugün-burada meta-hümanizm tüm vektörleriyle fiilen geçerli durumda, yani o bir ideoloji.

Bu durumda meta-hümanizm, yabancılaşma, delilik veya negatif-ideoloji sayılamaz. Ancak, tercih edilmeyen bir yol olarak tanımlanabilir. Oysa hümanistler, gayet faşistçe davranarak, anti-hümanist olan hiçbirşeye yaşam hakkı tanımama peşindeler.

İnternetin bilgi paylaşımı hızını çok arttırması sayesinde, bunun her yerde böyle olduğunu görüyoruz. (Çok değil 10 yıl önce gelecekbilim, Wikipedia’da bile sınırlı bir madde idi, oysa şimdi o konuda binlerce sayfa var.)

Bu durumda hümanistler; kültürel, tarihsel, zihinsel, evrimsel değişimi engelliyor oluyorlar.

Gelelim, dehümanizasyon ve anti-hümanizmin trans-, meta-, post-hümanizmdeki yerine...

50 yaşını geçip, binlerce kişiyi doğrudan, milyonlarca kişiyi dolaylı olarak tanıyıp, onların standart biyografilerine ne denli sıkı sıkıya bağlı kaldığını görünce, benim açıkseçik insan nefretimin bile, bu popülasyona karşı yetersiz kaldığını düşünmeye başladım.

Tarihin bu momentinde herhangi bir birey, herhangi bir ülkede ve herhangi bir zamanda, intihar seçeneği dahil, yaşamını tümüyle kendi seçenekleriyle yönlendirme hakkına sahiptir. Bu bir. (Örneğin Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi’ndaki yaşama hakkı, zorunlu askerlik konusunu devreden çıkarmaya başladı.)

İkincisi, hiçbir standart biyografi, herhangi bir bireye insan gibi yaşama hakkı tanımıyor. G-7 ülkeleri 500 yıl sömürünün ardından bile, vatandaşlarına asgari ücretle yaşayabilme hakkı tanımıyorlar veya eğitim ve sağlık gibi temel insan haklarını ücretsiz sunmuyorlar. Dahası, sunulmamasını savunuyorlar.

Üçüncüsü normalistler bile, eğer marjinaller olmazsa, gelenekselliğin bir toplumu yüzlerce yıl durağan bırakabildiğine aydılar.

Bu durumda, %o 1 – %oo 1 arasındaki bir global popülasyon dilimi, evrimi ve tarihi istediği yöne çevirme hakkına sahiptir. İnsanlar hümanist ve evrimsiz kalabilir ama evrimlilere zulüm yok. Yoksa savaş başlayacak.

Ayrıca, trans-, meta-, post-hümanizm, özgürlük ve seçme hakkı sağladığı için, hümanistlerden çok daha fazla insansever konumda kaldı. Bugün hala aileler, çocuklarının ailelerinin istediklerini yapmasını umuyorlar. Bu hak, temel insan hakları arasında bulunmadığı gibi, tersi (istediğin astandart nekrografiye geçme ve onu gergefleme) temel insan hakları arasına girdi.

Bunun toplumdaki izdüşümü, marjnallik ve ayrallık oluyor. 2. Sanayileşme’nin 50. yılında bile, makina kıran eski insanlar gibi, yeni değişimi zorbalıkla durdurmaya çalışan da çok. İşin garibi, durumu yaratan G-7 ülkeleri iktidar seçkinleri bile, neo-kon’lar oldukları için, değişimi durdurmaya çabalıyorlar artık. Düşünün ki ABD NASA’yı tasfiyeye başladı, UUİ 5 yıl gecikmeyle kuruldu, 1 parçacık hızlandırıcı tesis, yapımı ortasında terkedildi.

İdeolojik açıdan şu anki hümanist momentle, trans-, meta-, post-hümanist moment çatışacak. Normaller, anormalleri yeniden tımarhaneye tıkarsa şaşmamak gerek.

 
Toplam blog
: 2216
: 514
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Serbest yazarım. 1960 doğumluyum. BÜ İşletme mezunuyum. ..