Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Şubat '07

 
Kategori
Felsefe
 

Dejavu

Dejavu
 

1 . Varlığın ve bilginin bilimsel olarak araştırılması:

2 . Bir bilimin veya bilgi alanının temelini oluşturan ilkeler bütünü:

3 . Bir filozofun, bir felsefe okulunun, bir çağın öğretisi:

4 . Dünya görüşü:

5 . Bir konuda soyut düşünüş:

Felsefenin T.D.K sözlüğündeki tanımı böyle

Bizimkisi son iki kavramın kurgusudur; erkekliğin dayanılmaz ağırlığı gibi, lakin bu bir günah çıkarma veya bir suçluluk duygusu ekseninde bir durum değildir, mesela çalışan kadının yükselen çıtası gibi beylik içeren içleri parçalayan bir söylem hiç değil.

Ataerkil toplum dinamikleri sarmalında kavranabilmesi oldukça güç bir yüzleşmedir bunun adı, eksiği vardır ama fazlası asla yoktur. Bu bir derinlik sarhoşluğudur aynı zamanda, dalışı gerçekleştirilmiş ancak çıkışının bulunup çıkılamadığı. Gerçekten bizim pek çok kez sözümüzü esirgemeden tüm hoyratlığımızla darmadağın ettiğimiz kayboluşlarımızla ilgilidir bu. Evet biz çok çabukça, bir çırpıda yaşamayı severiz, kadınlar gibi sabırla örülmüş bir benliğe sahip değiliz nede olsa. Hayat, yaşama nasıl bakacağımıza, nasıl kurgulayacağımıza, onu nasıl kavrayacağımızla ilgili bizi özgür bırakmıştır. Özünde içselleştirebildiğimiz her eylem Ritüel tiratımızdır artık. Bazılarının dediği gibi, hayatın, kötü taklidi gibi gelir geçer tüm yaşanmışlıklar ancak bir farkla çok fena değer, düşer ve de parçalar değdiği tüm benlikleri. Gitmen gerektiğinde dönüp gidersin sessizce. Sanki hiç bir şey yaşanmamışçasına der gibi ezip yok ettiğini sanırsın rüyaydı diyerek ancak gerçekler öğle dillendirdiğin gibi değildir, dumanı tüterken hala, sadece ateşi alınmışçasına dejavular yaşarsın gizliden gizliye. Tüm kapanmış çıkışlarda o ruhu arar, göremeyince de ilk ve son kez birkaç damla gözyaşı dökersin yanaklarından, bundan daha fazlası da yoktur aslında. Bir halt etmeye doğru kayarken tekrar sadece ben diyerek büyük bir yanılgıya da düşersin bilinçsizce. Öyle değildir gerçek olan ‘biz’ acı çekerizdir. Doğrusu budur. Bir erkekten yazması istenir ise sıralar birbiri ardından, eksiksiz değildir elbet ama en azından yürekten ve samimidir. Bir el atında, denemeyecek kadar özeldir tüm yaşanmışlıklar, geçip giden tüm mutluluklar bir gül mevsimi gibidir, zamanında taptaze ve de duru. Bu yaşanmışlıkları RÜYA diye ifade edip geçiştirmek manasız bir saygısızlık olur tüm yaşanmışlıklara. Zira rüya bilinçdışıdır, oysa bu yaşananlar gerçek bir tutku, ihtirasla soslandırılmış bir coşkudur. Ruhunun özgür bıraktığı kadarını içselleştirirsin sen sorunun budur ancak bir de diğer taraftan ruhları özgür bırakılmış, düşsel zihin ve kalplerine mutsuzluk gölgesi değmemiş olanlar vardır ki... onlar bilirler zamanın yaralarını nasıl sardığını. EŞYA gibi imgesel efekti olmayan nesneler bir anlam ifade etmez onlar için çünkü ruhla yaşanmışlıklar onlar için sahipsiz değildir özümsenmişlerdir, gerçekler sarıp sarmalamıştır o an o benlikleri, kutsanmışlardır tanrının nefesiyle nede olsa pişmanlıklar hüzne düştüğünde anlamsız bir akıldışılık kalır sonrasında...

Dilime dolanan nakaratta söylendiği gibi “”Gözlerin Boşluğa dalıp gider Sahipsiz bakışların Benim olsun isterim sırlarım acıdan ağlar örer kendi kayboluşlarım sende dursun isterim Ağladım senin için ilk defa Elimde parçalanmış Bir hayat var aslında Hapsoldum Söylediğim yalanlara Çıkışlar hep kapanmış Ruhum dar sokaklarda

Söz için: Sayın Neşe AÇIKER’e
Müzik için : Gürkan KÖMÜRCÜ’ye
bu güzel yorum ve çalışma içinde BARIŞ AKARSU' ya Teşekkürler

 
Toplam blog
: 40
: 1069
Kayıt tarihi
: 25.07.06
 
 

İzmirli'yim. Felsefe mezunuyum. İlgi alanlarım Felsefe, edebiyat, sosyoloji, tarih, toplum ve kültü..