Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Nisan '07

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Delevare

Delevare
 

Geçenlerde bir film izledim. İsmi “Terabithia Köprüsü”. Aslında filmler hakkında pek yorum yapmam genelde ama bazıları insana “daaank” ettirebiliyor. Üç arkadaş gittik. Salonda üç tane 19’luk biz, bir de yaşları 7 ile 12 arası olan birkaç bıcırık vardı. Tabi doğal olarak bu durumu görünce bizi zorla o filme götüren arkadaşımla epey haşır neşir oldum. Bir hoş muhabbetler döndü aramızda “bu filmemi getirdin lan bizi, tabi normaldir senin yaşınla orantılı bir film” vs .vs. neyse saçmaladım.

Yukarıda da dediğim gibi bu film bende bazı “dank” fonksiyonlarına neden oldu. Filmin konusundan biraz bahsedeyim istiyorum. 2 tane ufaklığımız var filmde yanlış anlamadıysam orta 2 ye gidiyorlar. Bir erkek bir kız. Adlarını hatırlamıyorum, zaten pek de önemli değil. Biz onlara Ali ile Ayşe diyelim. Ali okula gidip geliyor kendi halinde bir çocuk. Ailesi ile pek arası iyi değil , küçük kardeşini çok sevmelerini çok kıskanıyor. Okulda da hiç arkadaşı yok. Ve çok karamsar tamamen kendi dünyası içinde bir çatışma halinde tek eğlencesi resim çizmek onu yaparken de eğleniyor mu bilemiyorum.

Ayşe de yaşam olarak farksız, hiç arkadaşı yok. Fakat kocaman bir dünyası var. Maceraları bir ormanda ufak bir derenin karşısına zıplamalarıyla başlıyor. Karşıya geçtiklerin de Ali sıradan bir orman görüyor. Ayşe ise kocaman bir krallık ve buranın yeni kraliçesi olduğunu düşünüyor, bir de savaşmaları gereken birilerini kurguluyor.

Ali başta onun deli olduğunu düşünüyor ama ileride düşünceleri değişecek. Bir ağacın tepesine çıkıyorlar. Çocuk baktığında bomboş bir ova görüyor, kız baktığında ise akarsuların, şelalenin, ağaçların olduğu bir cennet. Burada film bize diyor ki “bakmak-görmek” ; haklı da hani. Şöyle bir baktığımız da kızın olduğu durum daha da iyi bunu her durumda yapabiliyor ve mutlu.

Film boyu bu senaryo böyle uzayıp gidiyor. Ali de alışıyor artık bu duruma; o da cennete bakmaya başlıyor. Bir gün ufak kız iple yine karşıya geçerken dereye düşüyor ve ölüyor. Burada da diyor ki film çok fazla hayallere daldınız çıkın dışarı. Filmin adı buradan geliyor zaten. Keşfettikleri krallığın adı “Terabithia”, Ali kız ölünce iple atladıkları yere bir köprü yapıyor. Sonra da o basit köprüden kız kardeşini geçiriyor ve bakmasını bil, zihnini aç dediğinde o tahta yığını köprü çiçeklerle kaplı bir yere dönüşüyor, karşısında bir şato, önünde presesi karşılayan halk. İşte “Terabithia Köprüsü”…

Şimdi asıl mevzu şu ki; ben bu filmi izlediğim günden beri soruyorum kendime. Biz neden bakıyoruz da görmüyoruz? Nedir bu kadar zor olan? Hep yaptığım ve hep sıkıldığım bir şey var ki depresif olmak . Neden biz boş ormana baktığımızda bir cennet göremiyoruz da sanki ağaçlardan acı fışkırıyor?

Gerçekten de bakmak ile görmek arasında büyük bir fark var ki, ben her şeyin psikolojiye dayalı olduğuna inanırım. Gözlerimizi değil de hislerimizi kullansak bakmak için belki de görebiliriz. Ama yine de filmin de dediği gibi abartmamalıyız galiba. Çünkü her masalın içinde, başında, ortasında ya da sonunda bir gerçek oluyor ki buna ne kadar bakarsak bakalım farklı göremiyoruz. Aslında bu kadarı da kafi. Bu demek oluyor ki, ölüm dışında her şeye çare bulabiliriz. Her şeyi ufacık bir bakışla büyük bir mutluluğa çevirebiliriz. Hepimiz şikayet etmez miyiz hayatlarımızın monotonluğundan sıradanlığından? O zaman biz de bakmasını öğrenmeliyiz. Madem ki ölüm dışında her şeyi bakışımızla değiştirebiliriz, yapalım…
Mesela artık benim de yeni bir ülkem var ismi “Delavare”. Bu ismi adını bile tanımadığım bir arkadaşım keşfetti. Pek de hoş uydu yeni dünyama. Deli ve avare bir isim. Burası değişebiliyor bazen evin arka bahçesi, bazen boş bir cadde, bazense bir orman. Ama hep güzel. Delavare bir cennet içinde sonsuza doğru koştuğum, hüznü kederi bırakıp mutlulukla dolduğum, en önemlisi yaşama göründüğü gibi değil de istediğim gibi baktığım..

Galiba hayatı yenmeyi başardım…

 
Toplam blog
: 23
: 2179
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Hayattan sıkılmış bir kişilik.  Hep acaip şeylere ilgi duydum insanlara göre. Bir çok insana gö..