Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Nisan '09

 
Kategori
Sinema
 

Deli Deli Olma

Deli Deli Olma
 

Hafta sonu eşimin daveti üzerine sinemaya gittik.
“Hangi filme gidelim?” dedim.
“Deli Deli Olma’ya gidelim” dedi.
“İyi” dedim ve “Deli Deli Olma” filmine girdik.

Girdik girmesine de hakikaten nefret edici düzeyde olan reklam uygulamaları ve süresi insanın sinirlerini bozuyor.
Televizyonda film seyretmekten nefret etmeme neden olan şey sürekli ve sık aralıklarla konan reklamlardır ve biz bu durumdan kurtulmak için zaman zaman sinema tercihi yapıyoruz, aynı durumla sinemada da karşılaşmak ciddi anlamda can sıkıcı oluyor.

Film sayesinde daha önce hiç bilgilenme gereksinimi duymadığım bir topluluk hakkında da ufakta olsa bilgilenme şansı elde ettim.
Malakanlar!
Rus Çarı Deli Pedro’nun uygulamalarına karşı çıkarak oluşturulan bir dinsel hareket ve yaşam tarzı olan Molokanizm’i bir hayat felsefesi olarak kabul eden insanlardır.
1876-1877 Osmanlı-Rus Savaşları´nın ardından, Ruslar tarafından Kars´a yerleştirilen bu insanlar uzun yıllar burada kaldıktan sonra başta ABD ve Avustralya olmak üzere diğer ülkelere yerleşmişlerdir. Türkiye´de sayıları az da olsa Kars ve İstanbul´da yaşamaktadırlar.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Malakan


Film aşk ve nefret temaları üzerine kurulmuş.
Bir Malakan olan değirmenci Mişka (Tarık Akan) ve köyün güzel Türk kızı Pobuç (Şerif Sezer) arasında gençlik dönemlerinde bir aşk yaşanmış ve mutlu sonla noktalanmamış aşk.
Mişka, Pobuç’u bir anlamda yüz üstü bırakmış.
İşte bu nedenle Pobuç hayat boyu Mişka ve ailesine kin ve nefret beslemektedir ve yaşamını bu nefret ve kin üzerine inşa etmiştir.

Köyde lafı sözü para eden bir insandır Pobuç ve bütün köylünün korktuğu arsız bir kadındır aynı zamanda.
Oğlu Şemistan, gelini, genç kızı ve torunları ile birlikte yaşamakta ve köyün bakkalını işletmektedir.
Karlı ve soğuk bir köy.
O karlı görüntüler üzerinden ortaya nefis diyebileceğimiz çekimler çıkmış.

Mişka ise babası ile köyde yalnız kalmış bir Malakan’dır ve hemen filmin başında ölen babasını yalnız başına defin etmektedir Mişka.
Bu ilginç defin işlemi adım adım gösterilir.
Köyün çocukları bu durumu ilgi ile ve gizli bir şekilde izlemektedirler.
Pobuç’tan korkan köylüler ise bu cenaze törenine katılmaktan korkarlar ve gizlice, sadece başsağlığına giderler Mişka’nın evine.

Mişka önceki yıllarda köyün değirmenciliğini yaparmış.
Kaldı ki Malakanlar sürgün edilmeden önce de Rusya’da değirmencilik işleri ile uğraşırlarmış.
Teknolojinin gelişmesi üzerine değirmecilik yapamaz hale gelen Mişka ve ailesi elma satarak yaşamlarını sürdürme çabasındadırlar.
Ciddi anlamda geçim sıkıntısı da çekmektedirler.
Bakkala olan borcunu dahi ödemekte zorlanmaktadır Mişka ve köyün bakkalı da bir zamanlar sevgilisi olan Pobuç Teyzedir.
Pobuç’un oğlu Şemistan annesinden gizli olarak Mişka’ya veresiye açmıştır ve Pobuç’un bu durumu öğrenmesi ile kızılca kıyamet kopar.
Mişka’dan derhal borcunu ödemesini ister Pobuç ama Mişka çaresizdir.
Borcunu ödeyebilmek için babasından kalan antika piyanoyu verir.
Piyano köylüler için bir şey ifade etmez.
Sadece bir kişi için çok şey ifade etmektedir Piyano.
Pobuç’un torunu Alma için.

Alma müthiş bir müzik kulağına sahiptir ve piyanoya karşı ilgisi çok büyüktür.
Alma’nın Mişka ile de çok güzel bir ilişkisi vardır.
Sürekli Mika’yı ziyarete giden Alma’ya Mişka çok da güzel bir şarkı çalmasını öğretmiştir.
Köyün genç ve yakışıklı öğretmeni Alma’daki müzik kulağını keşfeder ve Alma’yı konservatuvar sınavlarına sokarak sınavı kazanmasını sağlar.
Alma, babası ve annesi ile birlikte Kars’a taşınır ama inatçı Pobuç köyü bırakıp bir yerlere gitmez.
Tabi burada ilginç bir nokta daha yaşanır.
O tarihi piyano ki köylünün elinde oradan oraya itilip kakılmaktadır ve en sonunda tekrar Mişka’ya yar olmuştur ve devrilen piyanonun kırılan yerinden altınlar ve ziynet eşyaları dökülür.
Bu duruma şaşıran Mişka zihnini zorlayarak bu durumun nasıl oluştuğunu hayal eder ve babasının göç esnasında piyanonun içerisine koyduğu birikimidir tüm bunlar.
İşte bu parayı Alma’nın eğitimini sürdürebilmesi için Pobuç’un oğlu Şemistan’a verir Mişka.

Filmin sonu hayli dramatik bir şekilde noktalanır.
Mişka kanser olmuştur ve kurtulması imkânsızdır.
Kısa bir süre sonra ölür ve Mişka’yı defin edecek kimse yoktur.
Defin işin Pobuç’a kalır.

Güzel ve sıcak bir filmdi.
İzlemenizi tavsiye ederim.

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..