Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Erdoğan Özgenç DOST MECLİSİ

http://blog.milliyet.com.tr/erdoganozgenc

30 Mayıs '13

 
Kategori
Siyaset
 

Deli deli tepeli (kendi görüşüm bu, yazıyorum. Siz niye yazmıyorsunuz?)

 

DELİ DELİ TEPELİ…

Dünya da insanlık çok büyük değişimleri yaşıyor, çağdaş ve modern ülke insanları daha mutlu daha huzurlu ve daha refah yaşıyorlar. Bir ülkeyi idare etmeye talip olanların temel görevi; çağdaş modern ülkelerin vardığı seviyelere ulaşmak insanına onlardan daha iyi olmasa bile onlara her alanda “gıpta etmeyecek” düzeyde bir yaşam sunmaktır.

***

Memlekette hiç mi güzel şeyler olmuyor? Nasıl olmaz, çok zor dönemlerden geçtikten sonra ısrarla sarılacağımız “kurtarıcı” kararlar çoğumuzun hem elini kolaylaştırdı hem de önümüzü görmemize neden oldu.

Burada özellikle şehirleşme ve ulaşım alanında muhteşem güzel şeyler yapıldı, zaten oldum olası “İslami” referansla yetişen belediye başkanlarının icraatlarını çok beğenirim. Bu işten yukarıda Allah var gerçekten çok iyi anlıyorlar.

Örneğin Konya Kayseri gibi kentlerimizde son derece güzel yapılanmalar var, şehirler tertemiz, yaşanır boyutlarda, her türlü doğa şartlarında görülen olumsuzluklara rağmen.

Ama bu da demek değildir başka düşüncede olan Belediyeler bu işi bilmiyor memleketi çöplüğe çeviriyorlar. İmkânları oranında (siyasi ayrımcılığa tutulmasalar) ellerinden geleni yaptıklarına inanıyorum.

***

Diyeceksiniz ki sadece bu iki alanda mı, hayır örneğin geçmiş hükümetler dönemlerinde zorla toplanan bazı birikimler (Zorunlu tasarruflar)hiç beklenmedik zamanda bizlere iade edildi, yemin ediyorum hepimize “ilaç” gibi geldi.

***

Sağlık sektöründe eksiği ve yanlışları da olsa “radikal” kararlar çok kesimi rahatlattı, öyle ki bu sektör de artık “İslami” kesimin kazanç kapısı olarak dikkatini çekti ve yeni Hastane sahipleri ortaya çıktı kendinden malum…

Eğitim konusunda yaptıkları uygulamalarda dikkat çeken “eğitim” kalitesi değil “eğitim” görenlere yapılan bedelsiz kitap ve tablet dağıtımıdır.  Her ne kadar öğrencileri sınav manyağı, sınav kazanacak öğrencileri de “özel dershanelere” muhtaç etseler de bedelsiz kitap ve gereç uygulaması çok güzel bir uygulamadır helalı hoş olsun…

***

Avrupa Birliğinin dayatma ve düzenlemeleri sonrasında genel anlayışlarına uymasa da aldıkları bazı kararlar yaşam standartlarında belirli değişiklikler yaptı, AB uyum yasaları hazırlandı ve hayata sokuldu ancak ne hikmetse o uyum yasaları çerçevesinde Avrupalı olma düşüncelerimizi bile askıya aldık milletçe, daha ne olsun.

***

Elbette sayılacak çok daha güzel şeyler var ancak bunları hemen her gün ve mutlaka iktidara yakın televizyon kanalları, yandaş gazeteleri,  yazarlar aydınlar ballandıra ballandıra anlatıyorlar. Hatta kendilerini öylesine kaptırıyorlar ki söyledikleri yalanlara kendileri bile inanmaya başlıyorlar.

Anlatsınlar alkışlasınlar parlatsınlar olan bitenleri hiç kimsenin bir şikâyeti yok. Zaten halkın deyimi ile “Allah kendilerine yürü dedi bunlar koşuyorlar…” Kim sevmez güçlünün kudretlinin yanında olmayı.

Ama eğer yanlışları ve haksızlıkları görmezden gelirsek siz yazmazsanız ben yazmazsam rahmetli babamın dediği gibi “kötülüklere göz kapatmak, görmezden duymazdan gelmek, parayla temin edilmeyecek büyüklükte kötülüğe açılmış en büyük açık kredidir…” ne olur bu ülkenin hali…

***

Şimdi bakınız, bana garip gelen şudur; tüm güzelliklere bakarak ve sadece onları konuşarak ve yazarak ortalıkta resmen tespit edilen çirkinlikleri kamufle edemezsiniz, hiç birimiz hem insan olarak hem de vatandaş olarak bunlara izin vermemeliyiz.

Ben; yanlış gördüklerimi düşüncelerime ve genel sosyal yaşam anlayışıma uygun düşmeyenleri yazabilirim, olumsuzluklara dikkat çekebilirim. Katılırsınız veya katılmazsınız ama ben medeni bir cesaret ve doğal tepki hakkımı kullanarak bunları yazıyorum, üstelik inandığım için yazıyorum.

Eğer sizler yukarıda saydığım güzellikleri paylaşmak ve hizmetleri övmek istiyor ve buna inanıyorsanız siz de düşünce ve görüşlerinizi yazın, size niye yazdınız diyen mi var? Bence eğer siz de inanıyorsanız yazmalısınız…

Elbette benim yazdıklarımı kabullenmeyen beğenmeyenler olduğu sizlerin yazdıklarınızı da beğenenler kabullenmeyenler de olacaktır. Tahammül gösterme erdemine de sahip olmalısınız.

Her zaman yazarım aklım yettiğince;

“Herkes aynı tarafa aynı gözle bakmış olsaydı zaten dünyada hiçbir güzellikler yaşanır durumda olamazdı…”

***

Sorun “niyet okuma” ve başkalarına hakaret etme sövme hakkını kendinde bulma sorunudur.

Hiç kimse bir başkasının düşüncelerinden dolayı dinini mezhebini cinsini ırkını ideolojilerini kendine uymadı diye ağır eleştirmemelidir. Kaldı ki özellikle bizim gibi halkla birebir, yüz yüze çalışmış Bankacılık sektöründe çalışanlar ve sektörden emekli olanlar gerek yorumlarında gerek hitaplarında son derece dikkatli olmalıdırlar.

Yeryüzünde “nezaketin ve sevginin” varlığından zarar görmüş bir tek insan gösteremezsiniz bana. Dinimiz yani “İslam Dini” hoşgörü dini olarak bilinmektedir. Lafta mı kalmalı?

Ayrıca bu ülkenin genel aile ve ahlak yapısı içerinde sadece büyüklere değil “bireylere” “saygı” duyma, gösterme anlayışı hâkimdir.

Ne yazık ki; Dini korkular ve baskılar değildir insanlığı ayakta tutan. İnsanların yüreklerinde kendi akıllarınca taşıdıkları içsel güzellikler “Saygı sevgi nezaket ve hoşgörü” dür.

Hepsi tüm “dünya insanlığının” birlikte barış ve huzur içinde yaşama manifestosudur kayıtsız şartsız kabul gören…

Bizim dünya insanlarında, halklarından ırklarından mezheplerinden inananlarından ne farkımız hatta kusura bakmayın ama ne fazlalığımız var ki?

***

Bazı gazete ve sosyal paylaşım sitelerini yönetenlerimiz zaman zaman yazarların yazılarına gösterilen olumsuz tepkilerden, yorumlardan rahatsızlıklarını dile getiriyorlar.

Bana sorarsanız çok büyük yanlış, bırakınız insanlar düşüncelerini duyduklarını nezaket ve saygı çerçevesinde rahatsızlıklarını özgürce dile getirsinler.

Sadece belirli konuları paylaşmak, güzellikleri göstermek basmakalıp ve alışılagelmiş sözleri ve söylemleri kullanmak bizleri insan değil robot yapar.  Ne oldu bizim yürek güzelliklerimize, medeni cesaretimize?

Yazarlar zaten bu konuyu ve okur psikolojini iyi bilirler ve bilerek yazılarını yayınlarlar. Örneğin ben yazdığım bir yazıyı bizim kurumumuz da çalışanlar emekliler ya da şu kişi veya kişiler nasıl düşünür, kimler bana kızar ya da alınırlar diye yazamam ki.

Belki son zamanlardaki yazar algıları böyledir ama bende “ısmarlama” yazı yazma alışkanlığı yoktur. Bu yaşıma kadar süre gelen kendi düşünce yapım ve görüşüm var, kafasız beyinsiz değilim.

Elbette herkes gibi iyi şeyleri ben de takdir ediyorum ama bu demek değildir ki; beğenmediğim yanlış olduğuna ve gerçekten ülkemize ve insanlarımıza büyük zarar verdiğine, insanları ayırdığına, çocuklarımızın geleceklerinde tehlikeli olacaklarına inandıklarımı dile getirmeyeceğim.

Tek bir gerçek var; hiç kimse benim yazılarımı okumak veya beğenmek zorunda değil. Ben de değilim ama ben hangi tür yazı yazılırsa yazılsın nasıl bir üslup kullanılırsa kullanılsın mutlaka okurum. Çünkü ne kadar çok şeyi bilmediğimin ve bu sayede öğrendiğimin farkındayım.

***

Geçen günlerde verdiğim bir konferans sonrasında FOÇA da aldığı çiftlik evinde yaşayan, emeklilikten önce çalıştığım eski bir bölge müdürümüzü ziyaret ettim.

Beni görünce çok mutlu oldu, hiç de beklemiyordu. Hoş geçen sohbetimiz sonrasında kalkacakken; Yazılarımı okuduğunu söyledi, bazen çok kızdığını bazen de beğendiğini ifade ettikten sonra da yazılarının son satırını okuduktan sonra; “Deli deli tepeli” dedim senin için, sonra ekledim dedi “delidir ne yapsa yeridir…”

Yirmi yedi yıllık bankacılık hayatımda on yıllık akademisyenliğimde ne bildiğimden şaştım ne herhangi bir kimsenin önünde diz çöktüm etek öptüm, alnım açık yüreğim paktır.

Kimse benden başkasını beklemesin…

***

Çok anlamlı bulduğum bir cümleyi paylaşarak ayrılıyorum huzurlarınızdan;

“Güç, acılı ve uzun sürer bir hayat yaratmak; kolaydır ve kısa sürer başkalarının yarattığı bir hayatı çalmak...”

Oysa hepimizin en doğal hakkıdır hayatın tüm güzelliklerini doya doya yaşamak

Kimin haddinedir bunları elimizden almak…

 

Yürekten saygılarımla;

 

Erdoğan ÖZGENÇ

 
Toplam blog
: 846
: 425
Kayıt tarihi
: 26.06.12
 
 

Emekli banka müdürüyüm ama kart vizitimde "insan" yazıyor. Adana'da ikamet ediyorum. Herk..