Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Şubat '11

 
Kategori
Komşuluk
 

Deli deliyi görünce

Deli deliyi görünce
 

"Ev alma, komşu al “demiş ya atalar, bir bildikleri varmış meğer…

 

Komşum, birkaç yıl önce, sırf bir bahçesi olduğu için, çok severek satın aldığım bahçe katı dairemin yanı başındaki binada oturuyor. Yani bahçelerimiz yan yana, aramızdaki tel örgüler ve yeşil bitkilerse sınırlarımızı belirliyor.

...

İlk taşındığım günlerde, önce diktiğim narenciye fidanlarına taktı:

—Bu fidanları neden bahçenin ortasına dikmediniz?

—E şey, ortayı çimlendireceğim de, o yüzden. Olmamış mı? Neden sordunuz?

—Olmamış elbette, baksanıza bu ağaçlar büyüyünce dalları benim bahçeyi kapatacak...

(Derler ya;"Dakka bir, gol bir!")

—Ooo... Hele bir tutsunlar, hele o kadar büyüsünler, eğer rahatsız olursanız, sizden yana olan dalları kesiveririz canım, merak etmeyin!…

Bir başka gün...

Bahçenin sokak cephesine, bahçe malzemelerini koyduğum ahşap dolabı, mangal, merdiven tarzı eşyaları kastederek:

-Karşı evdeki filanca hanımlar sizin için dedi ki; “Çok kötü görünüyor, bu malzemeleri niçin bu tarafa koymuşlar?"Hakikaten neden ön bahçeye koymuyorsunuz bu eşyaları, bence de dağınık ve kötü görünüyorlar…

(Hani ben iyi iletişim konusunda ustayım ya, hani yeni komşularımla iyi iletişim kurmak dileğindeyim ya ve o an üstümde de bir melaike sabrı var ya..."Benim bahçemdeki düzene neden karışıyorsunuz, size ne?"diyemedim...)

Sabır ve hoşgörüyle:

—Yok, o eşyaları ön bahçeye koyamam, koymam da, fırsat bulunca kapalı bir dolap alır, onun içine yerleştiririm belki, dedim...

Başka bir gün, bir öğleden sonra, arkadaşımla verandada otururken…

Bir eliyle burnunu tutarak ve yüzünü ekşiterek, dubleksinin üst katından seslendi:

—Fatma Hanııım!

Keyfim yerinde, konuşuyorum, meşgulüm, yine de zoraki bir tebessümle, yanıtladım;

—Efendim!

—Kızartma mı yapıyorsunuz yine?

(Yine!)

—Hayır! Gördüğünüz gibi misafirimle oturuyorum,o koku başka bir yerden geliyor olmalı...Ha şu anda yapmıyorum ama yapmadığım ve yapmayacağım anlamına gelmesin...Hem,"Yine" sözüyle ne demek istediniz sahi?

—A şekerim, olur mu, ne yemek pişirseniz koku benim evin içinde. Bakın şimdi de kızartma kokusu doldu. Çok rahatsız oluyorum. Eskiden böyle olmazdı, sizden önce bu dairede oturanlardan hiç yemek kokusu gelmezdi.

(Allah allah bak şu işe, aranıyor bu kadın!)

Sakin olmaya çalışarak konuştum:

—Kusura bakmayın da, bu evde insanlar yaşıyor, yemek de pişecek elbette ve sizin eve sızan kokular için yapabileceğim hiçbir şey yok...Ayrıca, demek ki benden öncekiler evde yemek pişirmiyorlarmış, ne diyebilirim?

—Pişirmez olurlar mı? Pişiriyorlardı ama koku moku gelmiyordu...Bence siz şu mutfak bacanıza hemen bir çözüm bulun…Hattâ bence, siz aspiratörünüzün bacasını çatıya çıkartın, çatıya!...

(Arkadaş çokta pratik zekâlı, hemen çözümü buldu. Duyan da, bir yemekhane mutfağından ya da fabrika havalandırmasından söz ediyor sanır…)

Misafirim de var, konu uzamasın diye:

-Tamam, anladım, bakarız... Bu arada en azından kızartma yapacağım zaman size haber vereyim bari de, kapınızı pencerenizi kapatın, öylece evinize koku sızmaz? dedim...

İnce alayımı hissedip, hırsla penceresini kapattı, içeri girdi…

Çimlerin üzerine masamızı sandalyemizi indirmişiz, çocuklarla çay keyfi yapacağız, komşum bize cephe olan penceresini açıyor kocaman bir kilimi üstümüze silkeliyor, bizim hayret ve öfke nidalarımız karşısında açıklamak zorunda kalıyor.

(Mahcup olma durumu ya da özür dileme falan yok...)

-A tertemiz vallahi, süpürdüm, sildim de havalansın diye şey ettim…

(Ya sabır, ya sabır...)

Yemeğe misafirim var, evin içi kokmasın diye, küçük tüpü bahçeye çıkardım balık pişiriyorum:

-Kolay gelsin Fatma Hanım, ne yapıyorsunuz?

 (Sanki görmüyor ne yaptığımı? Yine konuşacak bu kadın...)

-Balık kızartıyorum…

-Hımmm… Bahçede ha…Balık ha…Offf…Yine mi?

(Yine!)

Duruyor, duruyor, seyrediyor… Konuşacak, konuşacak da, yüzüne bakmayınca, konuşamıyor… Kapıyı hızla çarparak içeri giriyor...

(Daha sonraki zamanda, değişik versiyonda daha neler neler…)

Ve sonunda...

Birkaç hafta önce bir pazar günü, hava öyle güzel ki, günlerdir eve kapanmışız zaten heveslendik, "Tam zamanı, haydi mangal yapalım!” dedik…

Ateşi sokağa yakın tarafta yaktım ki, dumanı, külü komşuları rahatsız etmesin. Kömür hazır hale gelincede, etleri pişirmeye başladım…

Derken, tevekkeli sesi çıkmıyordu, malûm komşu dışarıdaymış, evine döndü, bana bakarak ağır ağır bahçede ilerledi…

Olacakları hissedip, durumu idare etmek adına, yine de gülümseyerek;

—İyi akşamlar, dedim…

—İyi akşamlar Fatma Hanım da, yine ne yapıyorsunuz ?

(Yine!)

İşte o an kendimi kaybettiğim andı..

—Yine mi? Mangal yapıyorum efendim, gördüğünüz gibi…

—Görüyorum elbette de, biraz düşünceli olun beee!... Kapıdan pencereden evin içine dolmuştur yine bu et kokusu, başka yerde yapın şunu!…

Siz olsanız öfkelenmez misiniz?

Ben de tutamadım kendimi tabi, hattâ öyle ki, kendi sesimden kendim korktum, tiksindim:

—Nerede pişirmemi isterdiniz? Ya da ne yememi emrederdiniz? Yoksa yemeklerimi siz mi pişirmek isterdiniz? Yeter artık yahu, bir yıldır evimin muhtarı, keyfimin kahyası oldunuz….Yeter be, YETEEER!!!

Gözlerimi nasıl patlattıysam, öfkeyle nasıl bağırdıysam…

Şaşırdı, içimden fırlayan kurt kadını görünce sanırım dehşete kapıldı, fısıltı ve tıslama karışık;

-Peki, peki, tamam be, tamam bee...

Sanırım eşref saatimde olmadığımı o an anladı, şaşkınlık, ürküntü ve aceleyle kapısını kapattı.

Ev ahalisi beni yatıştırmaya çalışırken ben hızımı alamamış, halâ söylenmeye devam ediyordum....

Sonra ne mi oldu?

Oh beee... Vallahi rahatladım!

Komşum mu?

O günden beri ortalıkta görünmüyor, en güzeli de, o günden beri bana bulaşmıyor…

O zaman anladım ki ev alırken komşuyu da seçmek gerekiyor, diğer yandan gerçekten de;

"Deli deliyi görünce çomağını saklıyor"...

 
Toplam blog
: 247
: 1493
Kayıt tarihi
: 29.01.08
 
 

Antalya ve Akdeniz aşığı bir öğretmenim. Bol bol okurum, blog yazarım, şiir yazarım. Yazdıkça ve ..