Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ekim '09

 
Kategori
Felsefe
 

Deli

Deli
 

Deli ifadesini aklımıza geldiği yerde sere serpe kullanırız da gerçekte ne söylediğimizin farkında olmayız.

Deli diye, bazen aklı hiç olmayan ve ne yaptığını bilmeyene deriz. Bazen de çok akıllı olana ve akıl almaz çok iyi işler yapana veririz bu sıfatı.

Aslında deli; insanların normal düşünce tarzının dışında düşünce ve fikirlere sahip olanlarıdır. Düşünülmesi ve yapılması imkânsızları gerçekleştirenlerdir. Uç düşüncelere sahip, ulaşılmazı, yapılması zor, aklı oldukça zorlayan işler ve düşünceler.

Tıpkı ısı dengesi gibi. İnsanın normal bir ısı seviyesi vardır. Bunun dışındaki durumlar ise, ya çok soğuk ya da çok sıcak olur; ama aslında o “çok” kelimesiyle ifade ettiğimiz durumlar da sonuçta bir ısıdır. Sadece seviyesi farklıdır. Ama normalin dışındadır. Buna ise “anormal” diyoruz. Bu anormal ısı şartlarında normal bir insanın yaşaması imkânsızdır. Tıpkı bunun gibi, düşünce tarzları, normalin dışına çıktığında da onları kabullenmek zor olur ve buna “delilik” deriz.

Aslında başarının bu imkânsızı yenmeyle ulaşılabilecek bir mertebe olduğunu da unutuyoruz.

Ben bu “deli” tanımını şöyle analiz ediyorum: Herkesin düşünebileceğinin ve yapabileceğinin dışında; normalin dışında, başarılması ve imkânsız görünen işleri yapmak “deli”liktir. Bunu da “pozitif (+)” ve “negatif (-)” deli diye ayırabiliriz.

NEGATİF DELİ: İlk bilinen şekliyle, akıldan zayi olanlar. Beyinsel özürlü. Ne kendini ne de başkasını idare edebilen, toplumun sırtında yük ve başkaları tarafından idare edilmek zorunda olan kişilerdir. Hiçbir işe yaramazlar. Bunlar toplumun sırtına yüktür. Bu tür insanlar sadece ibretliktirler. Onlara bakar kendi sıhhatimizin değerini anlarız, şükrederiz.

POZİTİF DELİ: Bunlar ise bizim gibi sıradan insanların düşünemeyeceğini düşünen, herkesin yapamayacağını yapabilen, süper akla sahip müstesna kişilerdir.

Bu insanlara düşüncelerinden dolayı biz normal insanların aklının alamayacağı işleri yaptıkları için “deli” ifadesini kullanmışızdır. Bu insanlar sayesinde toplumlar ilerlemiş ve gelişmişlerdir. Bilim adamları diyoruz bugün bu insanlara; ama ne zaman bu ifadeyi kullanıyoruz? Başarı sağladığı zaman. Edison, Sokrates, Konfüçyüs, N. Otto ( benzinli motoru icat eden kişi), Parsons (buhar dürbününü icat eden kişi) v.b.. Bunlar, çalışmaları sırasında insanların akıllarının alamayacağı işleri düşünür ve çalışırlarken “deli” diye nitelendirilirlerdi. Çalışmalarına boşa vakit geçirmek gözüyle bakılırdı; ama başarınca, insanlığa büyük mesafe aldırdıkları için şimdi ödül olarak da o insanları baş üstünde tutmaktayız.

Bu insanlar müstesna kişiliğe sahip insanlardır. Bu kişiler, negatif deliler gibi toplumun sırtında yük değil tam tersine toplumları sırtında taşıyan kişilerdir.

Eğer insanlık, bugün bu ileri seviyelere gelmiş ise o “pozitif deli”ler sayesine gelmiştir.

Ne mutlu pozitif deli olabilene. Aslında pozitif deli olunmaz, doğulur. O tür bir beyin yaratılıştan gelmelidir.

 
Toplam blog
: 358
: 1023
Kayıt tarihi
: 03.09.08
 
 

  Ne elimde garantim var ikinci bir soluğu almaya Ne aklım erer dünyayı yıkıp ta yeniden ya..