Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Haziran '10

 
Kategori
Kent Yaşamı
 

Deli

Deli
 

Kendi kendine konuşan delilerimiz vardı bizim. Zararsız. Kendine deli.

Anlatır dururlar, durur durur anlatırlardı. Yüksek sesle. Yanlarına yaklaşıp, çaktırmadan kulak misafiri olmaya; yok, aslında, bodoslamadan direkt iskele verip, müridin şeyhini dinlemesi gibi huşu içinde dinlemeye bayılırdım onları.

Her mahallenin, her köyün mutlaka en az bir delisi olurdu değil mi? Bir dolu akıllı zırdelinin içinde o numunelik deliler çok sevilirdi. Kendi kendine konuşan, saatlerce bir ağaç dibinde ya da ne bileyim bir kaldırım kenarında oturan, boş boş hadi doğrusunu söyleyeyim bön bön bakan, hırpani, saçlı-sakallı, kirli-paslı, ekşimsi kokan delilerimizdi onlar.

Nereden mi aklıma düştü şimdi o caanım delilerimize güzelleme yapmak?

Evimin yakınındaki tartan pistte, her sabah olduğu gibi rutin sabah sporumu yapmaktaydım bugün. Üç-beş metre önümde, tek başına yürümekte olan orta yaşlı, kısa boylu bayanın yüksek sesle ve hararetle konuştuğunu işittim. E malum eskiden olsa o caanım, kendi kendine konuşan delilerimiz aklıma gelirdi ama devir değişti. Kazın ayağı öyle değil artık.

Herkesin elinde birkaç cep telefonu, kulağında kulaklık, dudağında mikrofon, müthiş bir mobilize yetenek ve donanım ile konuşup duruyoruz; yolda, sokakta, trende, vapurda, pazarda... Eller serbest. Neydi ecnebicesi? Hands free yani. Görüntü deliler gibi ama işin aslı öyle değil tabi.

Spor yapan bayanın, eşofmanının cebindeki cep telefonuna bağlı kulaklık ve mikrofon tertibatı ile hem kalori yaktığını, hem de aynı zamanda sohbetin belini kırdığını düşünerek gülümsedim ve birkaç saniye içinde yanından geçtim. Ancak gözüm yine de gayriihtiyari olarak kulaklığına ve mikrofonuna kaydı geçerken ama bir de ne göreyim?

Orta yaşlı bayan, yalın kılıç… Ne telefon var, ne kulaklık, ne mikrofon, ne de bilmem ne teknolojik alet. “Deli” dedim kendi kendime. Dedim dediğime bakmayın siz, az kalsın sevinçten çığlık atacaktım. Utanmasam, sarılıp öpecektim, kadını kucaklayacaktım.

On yıllar sonra, kendi kendine yüksek sesle konuşan, laf anlatan, çabalayan, bir şeyleri ifade etmeye çalışan bir deli gördüm ya… Öyle karmaşık, öyle mutlu, öyle enteresan duygular içindeydim, sormayın gitsin.

Delilerimiz vardı bizim. Zararsız, itilmiş, ayıklanmış, bir kenara konmuş, masum delilerimiz. Kendi kendine yüksek sesle konuşan, cep telefonsuz, mikrofonsuz, kulaklıksız, mobilize olmamış delilerimiz.

Onca akıllı zırdelinin içinde ne güzel dururlardı onlar oysa değil mi?

Üç sene önce bugün: Tır Çarptı Evlat

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..