Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Eylül '12

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Delinin günlüğünden seçmeler

Delinin günlüğünden seçmeler
 

RESİM INTERNETTEN ALINMŞTIR.


Sabah düşürken parçalı bulutlu yatak odasının camından, bu gün onu göreceğim içime doğmuştu.

Sürüklenerek katlığım yatak tüm masumluğuyla çağırırken beni, ne işe gidesim vardı ne de dışarı çıkasım.

Belirsizliklerin yorduğu beynim ruhuma hüküm kuramaz halde, onu yatakta bırakıp idare etmek durumundaydı bu gün bedenle.

Olur mu diyeceksiniz?

Oldu!

Hava dönmüş romatizmanın en sevdiği anlara. Hafta sonu parklarda birkaç ağaca tünediğini gördüm sonbaharın.

Anlayacağınız yoktu tadı ağzımın.

Yüzümü yıkadım, dişimi fırçaladım. Ama ruhsuzdum. Ruh olmayınca beden bezgin.

Eklemlere sirayet eden ağrılar ve çıtırdayan uzuvlar ahenk içinde mutfağa yürüdük.

Tost makinesinin üzerinde dünkü gazete. Göz teması kurmaktan kaçınarak geçiyorum yanından.

Aha “Şehit” gördüm işte. Küçük bir kaçamakla seyirtti gözüm yine. Aklımda şimşekler. Dün okuduğum cümle tekmil haber doldu beynime.

Arkadan seslendiğini duydum. Döndüm, öylece duruyordu. Boşlukta asılı.

Gidelim işareti yaptı. Kendimi süzdüm aşağıdan yukarı. Pijamalarımı işaret ettim. Tebessüm etti. “Boş ver” dediğini duydum. Sonra “Gittiğimiz yerde önemi yok” dedi.

Elimi koydum eline, eski bir dost sıcaklığı bulacaktım sanki.

Ne olduğunu anlamadığım bir yerde, yüksek tepeler üzerinden bakıyorduk. Tepeleri düşündüğümü anlamış gibi “Dağ onlar” dedi.

Dağda ne yaptığımı düşünme fırsatını vermeden işaret etti.

Aşağı baktım. Patika yollardan yürüyen üstü başı dökük, ayaklarında lastikler, ellerinde silahlar ve yüzleri sarılı insanlar.

Sessiz ilerliyorlardı, sanki gözükmekten korkar yahut birisini beklercesine.

Gözümde beliren ilk görüntü, şehit haberinde dövünen insanlar ve gazete kupürleriydi.

“Bunlar, onlar” dedim. Kafasını salladı.

İçimden kocaman bir çığlık koptu. Korktum hatta. Elini daha sıkı tutmuş olmayım.

“Korkma, seni görmüyorlar” dedi.

“Beni görmüyorlarsa onlara istediğimi yapa bilirim. Bana zarar veremezler” diye düşünürken buldum kendimi.

İçimde patlamaya hazır öfke şahlanmıştı.

“Öldürmek istiyorsun” dedi.

Kendimden utandım. Gözlerimi kaçırdım. İçimde biriken nefrete ve öfkeye yenilmek üzere olmanın yaşattığı duygudan kurtulmak istiyordum.

Bulunduğumuz yerden ayrıldığımızı anlayamayacak kadar karışmıştı duygularım.

Yerimiz değişmiş ve askerlerin yanına gelmiştik. Onlar benimdi. Her gidenle içimden kopan parçaları birleştirsem küçük bir ben çıkardı.

Yukarda gördüğüm silahlıların onlara saldıracağını düşünüp panikledim.

Uyarmak istiyordum onları. Başlarına bir şey gelirse kendimi affetmeyecektim.

Kafasını iki tarafa salladı.

“Onlar da seni görmüyorlar” dedi.

Elini bıraktım, askerlere doğru koşmaya başladım. İlerleyemiyordum. Olduğum yerde duruyordum.

Kafamı çevirip arkama baktığımda “Daha göreceklerin bitmedi” dedi.

Korkum katlandı, yaralarım yeniden dağlandı.

“Bir şeyler yap, beni görsünler yalvarırım. Ne istersen yapacağım söz” dedim.

Sathına çekti beni. Araçlara binen askerler ve havalanan helikopterler. Ortalık toz duman.

Rahatladım. Saldıramayacaklardı askere şükür.

Yerimiz yine değişmişti. Ne olduğunu anlayamadığım bir feryat yükseliyordu.

Bir kadın, ne dediğini anlamasam da içinden kopan parçalardan küçük bir kendi yapıyorcasına ağlıyor ve dövünüyordu.

Ay yıldızlı allara sarılmış bir tabut ve üstüne örtülen örtüden ayakları gözüken bir ceset.

Ayaklarına bakınca dağda gördüğüm guruptan biri olduğunu anlayıp hayretle yüzüne baktım.

“Onlar kardeş” dedi.

“Anlamadım” dedim.

“Seni görememişlerdi hatırladın mı?” dedi.

Evet beni iki tarafta görmemişti.

“Onlar birbirlerini de görmediler. Görselerdi, KARDEŞ KARDEŞİ ÖLDÜRMEZDİ” dedi.

Bezginliğimin ve ruhumu taşıyamamanın sebebini bulmuş olmanın üzüntüsü içime taş gibi oturdu.

GÖRMÜYORUZ, GÖRMÜYORLAR.

KÖR MÜ OLDUK!

GÖRMEYİ Mİ UNUTTUK?

IŞIK, IŞIKTIR GÖRENE. IŞIKTAN, KÖRE NE!

Gülay Mustafaoğlu 03/02/2012

Sağlıkla ve mutlu kalın

 

 
Toplam blog
: 247
: 709
Kayıt tarihi
: 11.03.09
 
 

Buradayım işte. Yaşamın tam içinde. Her anın benim olduğunu bilerek. Yaşamın sadece "Şimdi" olduğun..