Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ocak '11

 
Kategori
Eğitim
 

Demek ki, sobayı yakmak için ne yapıyormuşuz

Demek ki, sobayı yakmak için ne yapıyormuşuz
 

Küçücük ellerde,doğal yakıt...Bu görüntüden hepimiz bir şeyler,alabilmeliyiz.Suçlu sadece, "onlar"mı


Cevap: Anamızı cep telefonundan arıyormuşuz...  Türksel'e(okunduğu gibi yazıyorum) yürekten teşekkürler... Bizleri yürekten güldürdüğü için. Aynı zamanda; kanayan bir yarayı mizah şemsiyesi altında, başarı ile yansıttığı için...

Anlamsız, saçma sapan, izlemek zorunda kaldığımızda, tüylerimizi diken diken eden reklamlar arasında, böylesine yüreğimize dokunan, belleğimizden seneler boyu çıkmayacak güzellikteki reklam filmleri için, hazırlayan ellere, sağolsunlar demek istiyorum.  

Ne çok, ne anlamlı mesajlar var, kısacık bu reklam filminde... Gencecik kardelen öğretmen soruyor: "İçinizde soba yakmayı bilen var mı?" Doğunun o saf, tertemiz yüzlü, kara gözlü güzellerinden biri parmak kaldırıyor, sanıyoruz ki "ben" diyecek, gözlerinde muzip parıltılarla: "Sobayı, öğretmen yakar" diyor.  

Tabii ya...Sobayı öğretmen yakar, öğretmen temizlik yapar, öğretmen, küçük yaramazların düşüp yaralandıklarında pansumanını yapar, öğretmen sökük diker, en önemlisi, evde hiç tanımadıkları sevgiyi, şefkati verir, yüreği, elleri, gözleri, sözleriyle...(Bu söylediklerim genel bir tabloyu yansıtıyor yine de, çoğu kez şehir merkezinde ve sorumluluğunu bilen, problemsiz ailelerin çocukları, sanırım sayıca küçük bir bölüm)  

Okulun dışına çıktığında ise, o sevgili toplumunun onu, en alt basamaklara oturtacağını bilerek yapar bunları." Aldığı maaş ne ki" "Çocuklarla meşgul olmaktan çocuk akıllı" "Bizim çocuk çok başarılı değil, hiç olmazsa öğretmen olsa bari" ...  

Neyse ki, artık yavaş yavaş bu dönem kapanıyor. Bir kere, öğretmen yetiştiren kurumlara girebilmek için, oldukça yüksek puan gerekiyor. Okulu bitirince, KPS denilen, bilgi, emek, genel kültür, dolayısı ile alın terlerinin tartıldığı bir engel söz konusu. Maaş ve ders ücretlerinde de, bizim zamanımızdakine göre, oldukça olumlu gelişmeler var.  

Reklam filminde, bir ayrıntı da dikkat çekiyor." Aman okusun da, ben her işi yaparım" diyen cefakâr anne modeli. Hayata hazırlıksız yetiştirilen, eğitimli ama çoğu kez deneyimsiz, beceriksiz kızlarımız...Sobayı yakamayan kızımız, anneye telefon ediyor, ondan havalandırmayı açması gerektiği bilgisini alıyor, demek ki yakmak şöyle dursun, bakmamış bile (aynen benim gibi:))) ). Nasıl olsa yıka döke, bir şekilde öğreniliyor, hayat sınav sorularının, cevapları... Önemli olan, yılmadan her zorluğun üstesinden gelebileceğine dair kazandırılması gereken özgüven.  

Kardeş okul uygulamasının; daha sık, daha ciddi şekilde işlerlik kazanmasıyla, birçok yaraya merhem olacağına inananlardanım. Öyle ümit ediyorum ki; giysi, okul araç-gereçleri, para desteği; doğu-batı arasında oluşturulmaya çalışılan gerginliği, en etkili bir şekilde yumuşatacaktır. Duygusal köprülerin oluşturacağı yollardan, kültür alış-verişinin daha kolay sağlanacağına, böylelikle farklı kültürler arasındaki -öteki-leştirmenin sona ereceğine de aynı derecede güveniyorum.  

Birbirini yanlış önyargılarla tanıyan, kötü niyetli yönlendirmeler yüzünden, kalıplaşmış fikirlerin esiri olmuş, farklı kültür ve etnik kökenler arasında oluşturulacak sevgi köprülerinin mimarı, KARDELENLERİMİZİN yolları hep açık olsun...  

Elinde bilgisayar-internet teknolojisi, kafasında çağdaş bilgiler, yüreğinde ülke-insan sevgisi ile, ülkemizin en ücra köşelerindeki çiçeklerimize su götüren kardelenlerimize, yürekten sevgi ve saygılar...  

 
Toplam blog
: 307
: 1382
Kayıt tarihi
: 08.08.07
 
 

Emekli Türkçe öğretmeniyim.Şimdi Marmara Üniversitesi bünyesinde bulunan, Atatürk Eğitim Enstitüsü ..