Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Aralık '10

 
Kategori
Spor
 

Demirören ve geleceği en sağlam kulüp Beşiktaş modeli

Demirören ve geleceği en sağlam kulüp Beşiktaş modeli
 

Beşiktaş Kulübü’nün kendi iç hesapları, kimden ne kadar borç aldığı ya da borçlanacağı elbette onu ilgilendiren bir konudur. Ancak Başkan bununla ilgili kamuoyuna bir açıklamada bulunuyorsa o zaman herkesin bir fikir beyan etme hakkı doğar.

Geçtiğimiz hafta sonu Divan Kurulu toplantısından sonra yapılan açıklamaya göre Beşiktaş kulübünün borcunun 320 milyon liraya yükseldiği ve bunun 93 milyon liralık kısmının başkana ait olduğu ifade edildi.

Dün bir televizyon programına katılan Sn. Demirören’e konuyla ilgili sıcağı sıcağına bir soru yöneltildi. Başkan cevabı biraz kafaları karıştırdı.

“Beşiktaş'ın geleceği en sağlam kulüptür Fulya projemiz hiç bir kulüpte yok. Mali yapımız çok iyi bir durumda. Kulübe 93 milyon TL vermişim, bu parayı gidip dışarıdan da alabilirdik ama o zaman buna önemli bir faiz ödemekte zorunda kalırdık. Şartlar gerektirdiği için ben kulübe para vermek zorunda kaldım. Avrupa futbolu çökmüş durumda mali açıdan bu yüzden başkanların da para vermesi bazen doğal karşılanmalı. Ben paramı geri alacağım o çocuklarımın rızkı.”

Böylesi bir borç ilişkisi profesyonel olmadığı gibi kulübün kendi kendine yeter olmadığının da göstergesidir. Hatta Divan Kurulu’nun raporuna göre mali yapıyı ayakta tutan şeyin bu borç olduğu ifade edilmiştir.

“…yönetim kuruluna olan borçların geçen döneme oranla yüzde 73, diğer borçların ise yüzde 60 arttığı... …derneğin 117 bin 766 bin 632, anonim şirketin ise 202 milyon 608 bin 103 lira borcu olduğu… …toplam borcun ise 30 Eylül 2010 itibariyle 320 milyon 374 bin 735 liraya ulaştığı…

Aynı söyleşide Fulya Projesi’nin gelirlerinin önemli bir bölümünün bankalara ipotek verildiğini de başkanın kendi ağzından dinledik.

Bu durumda Beşiktaş’ın geleceği ve mali yapısı nasıl çok iyi durumda bir kulüp olabiliyor, bunun matematiksel formülünün ne şekilde kuruluyor olduğunu insan ister istemez merak ediyor.

Futbol dünyanın hiçbir yerinde kulüplere para kazandıran bir endüstri değildir. Futboldan teknik direktörler, futbolcular ve süreç içinde yöneticiler kazanır; kulüp ve taraftar her zaman kaybeder veya borçlanır.

Başkan hem bunu ifade ederken, diğer taraftan da Beşiktaş için pembe bir tablo çiziyor oluşu fazlasıyla çelişkilerle doluydu.

Ayrıca parayı nasıl geri alacağı da bu hesabın ve kurulması çok zor olan denklemin cevaplanması en zor sorularından bir tanesidir. Hele her sene %73 gibi bir borçlanma devam ederse…

Beşiktaş bu yapısıyla diğer kulüplerimizden giderek daha belirgin şekilde ayrılacaktır.

Başkan Avrupa futbolundan örnekler verirken, diğer taraftan o kulüplerin satılması şeklinde bir model geliştirerek kurtulmaya çalışıyor olduğunu mu ima etmektedir?

Peki, bununla ilgili bir hayal kuralım…

Birkaç sene sonra başkanın kulüpten alacağı toplam borcun üçte ikisine ulaştığını varsayalım. Fiilen zaten bir şekilde kulübün sahibi durumuna gelmemiş midir? İngiltere’deki modelin uygulamaya koyulduğunu düşünelim; resmen tapu başkana teslim edildiğinde ve o da sahibi olduğu yapının kendisine olan borcunu sermaye kaydederse, bu durumda kulüp olarak mali yapısı en iyi kulüp olmuş olmaz mı?

Yoksa denklem bu mudur?

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..