Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Şubat '17

 
Kategori
Deneme
 

Demokrasiden Anladığımız; "Haksızlık Yapma Hakkını Elde Etme Yarışı"

Yönetim şekillerinden biri de demokrasi ancak herkesin bildiği gibi, herkesin yönetim kademesinde olamayacağı için, güya halk kendi temsilcilerini seçiyor ve seçtiği yöneticilerin karşısında rakip olursa ve söz konusu rakibi beğenirse ona inanıp yönetimi değiştirebiliyor.

Toplumumuz birçok açıdan demokrasiyi tam sindirebilmiş bir toplum da değil. Yüz yıla yakın ve daha da öncesi olan bir süredir toplumumuz bir takım dogmaların esiri olarak yönetildiğini bilmeyen yok.

Bizler öncelikle demokratik bir ortamda büyüyen kendini ifade eden insanlar asla olmadık, olamadık. Ailede büyükler ne dediyse onu yaptık. Düşman diye bize inandırılan insanlardan uzak durduk. Okullara gittik, okullar demokratik değildi, yüksek okullara gittik, orada organize olan gruplara karşı “itle dalaşmaktansa çalıyı dolaşmak iyidir” anlayışıyla ses çıkaramadık, hocalara karşı “aman bize takmasın korkusuyla” özgürce kendimizi ifade edemedik, askere gittik, askerde onbaşıya itiraz edemedik, kimi zaman ağaçlara selam durduk, işe başladık, amire itiraz edemedik, edersek kendimizi sürgün listesinde gördük. Aleviysek Sünnilere mesafeli durmamız bize öğretildi, Sünni olunca da Alevilere mesafeli duruldu. Kürt isen Türklere, Türk isen Kürtlere, Anadolu Trakya’ya Trakya Anadolu’ya mesafeli oldu. Dini kimliklerimize göre psikolojik olarak oy vermeye zorlandık ve verdik. Irk özelliklerimize göre oy vermeye zorlandık ve verdik. Demokrasiyi karşı tarafı dinlememek zannettik ve dinlemedik. Karşı tarafa ait yazarların bırakın kitaplarını okumayı ölümlerine “oh” olsun dedik. Birbirimize kız verip almadık, Rus, Alman olunca sakınca görmedik. Dil öğrenmek uğruna kimimiz Amerika’da hamburgerci özellikle genç kızlarımız, hizmetçi çocuk bakıcısı oldu, aileler olarak çocuğumuz dil öğrendi diye sevindik. Taraftarı olduğumuz futbol takımına ses çıkarmadık. Kulübü önce borçlandırıp, sonra kulübün sahibi olan futbol camiasını ağzımız açık seyrettik. Kulübümüzün haksız yere penaltı almasını alkışladık, karşı taraf penaltı kazanınca veryansın ettik. İneğimiz komşunun bostanına girince komşuyla kavga ettik, bizimki kaçınca “hayvandır ağzını mı bağlayayım” dedik. Çocukken başkasının bahçesinden meyve aşırmayı göz hakkı dedik, “canımız çekti, yemiyek de ölek mi” dedik. Sırası geldi öz kardeşimizin babadan kalma hissesinin bin bir hile ile üzerine yattık. Kan davalarını öz amcalarımız ve kardeşlerimizle yaşadık. Banka sırası, hastane sırası, iş sırası söz konusu olup da mevzu kendi çıkarımız olunca hak hukuk oldu guguk. Önce kendimize bakmamız lazımdı, ancak gözlerimiz günde on dakika kendimize bakarken saatlerce başkasına baktık. Kendimizin kusuru şirin, başkasının kusuru dev oldu. Kandırılmamak için kandırdık, hatta onun için Allah’ı bile şahit gösterdik.

Erkeklerin durumu kısaca genel olarak böyleydi. Kadınlar mı? Onlar kimi bölgede nüfustan sayılmadı, kimi bölgede ağalara başlık parasına satıldı, kimi bölgede bilmem şimdi neler oluyor. O kadınlar bu erkekleri doğurdu. Kıyamet ondan mı koptu?

Bu toplumda demokrasi var mıydı? Yoksa biz birbirimizi mi kandırdık?  Bence biz toplum olarak demokrasinin baş harfinde bile hiçbir zaman olmadık, bence haksızlık yapabilme gücünü istedik ya kazandık, ya kaybettik. Ya biz haksızlık yaptık ya da bize yaptılar. Bunun hiçbir zaman ortası olmadı çünkü buna hazır değildik.

Hazır mıydık?

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..