Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Nisan '09

 
Kategori
Siyaset
 

Demokrasi, Demokrasimsi, Demokrasimtrak

Demokrasi, Demokrasimsi, Demokrasimtrak
 

„Demokrasi, bütün diğer idare şekilleri hariç tutulacak olursa, en kötü devlet idare şeklidir.“ sözü, eski İngiliz başbakanlarından Winston Churcill’e atfedilir.

Churcill bu tarifle, demokrasinin, zayıf noktaları olan, yanlış anlamaya ve kötü kullanıma açık yönleri bulunan, ama bunlara rağmen başvurulması gereken yegane idare şekli olduğunu anlatmak istemiştir.


Elinizde bir mikrofon olduğunu ve bu mikrofonu işlek bir caddenin kaldırımlarında muhtelif kişilere uzatarak, onlardan demokrasiyi tarif etmelerini istediğinizi düşünün. Mikrofonu insanlara uzattığınız caddenin bulunduğu şehre, kasabaya, köye göre, mikrofonu uzattığınız kişinin tahsil ve kültür derecesi doğrultusunda, kimbilir ne kadar çok çeşitli tarifler çıkacaktır karşınıza. Hele farklı ülkelerde, farklı kıtalarda yaparsanız bu işi.

Herkes bir şekilde bu kavramı öğrenmiş ve kendince birşeyler anlamıştır. Kimileri bir siyasi partiyi tutmak şeklinde, kimileri belli zamanlarda sandık başına gidip oy vermek şeklinde anlarlar demokrasiyi. Bazılarınca sayı üstünlüğüdür. Bazılarınca demokrat olmak yeni fikirlere açık olmaktır, kimileri bunu başkalarına karşı hoşgörü sahibi olmak diye belirlerler.

Kelime anlamı, eski Yunanca’daki demos, yani „halk“ ve kratia, yani „iktidar“ kelimelerinin birleşimi olan „halkın iktidarı“ demektir. Bunu da herhalde herkes bilir.

Günümüzde demokrasi, 16 veya 18 yaşını doldurmuş bütün vatandaşları için eşit hakları barındıran bir halk anlayışının temel teşkil ettiği idare biçimlerini ifade eden geniş bir kavram olarak anlaşılıyor. (Wikipedia)

Bu yazıda demokrasinin ne olduğunu anlatmaya kallkacak değiliz. Bunu yapmak, zaten siyasi bilimcilerin işidir. Burada yapmaya çalışacağımız şey, sade vatandaş olarak, demokraside neyin önemli olduğunu, demokrasi denen biçimde, neyin olmazsa olmaz olduğunu incelemeye çalışmak olacak. Bir başka deyişle, hangi öğeler olmazsa demokrasinin daha ziyade „demokrasimsi“ veya „demokrasimtrak“ haline dönüştüğüne dikkatimizi çevirmeye çalışacağız.

Demokrasinin çeşitlerini filan da geçiyoruz. Doğrudan, temsili ve her ikisinin karışımı demokrasi şeklinde çeşitleri olduğu ve ülkelerin kendilerine uyan biçimleri benimsediğini de herkesin bildiğini varsayıyoruz.

Yine biliyoruz ki, kendisine demokrat diyen birçok ülke veya kuruluş, demokrasinin gereklerini eksiksiz yerine getirmemekte, demokrasi anlayışına uymamakta ve demokrasi kültürünü haiz bulunmamaktadır.

Buradan da anlaşılıyor ki, her yerde tatbik edilen tek tip bir demokrasi şekli ve tek tip bir demokrasi anlayışı yoktur. Herkes demokrasiyi kendi çapında anlayıp tatbik etmektedir. Bunu körlerin fil tarifine de benzetebiliriz: Kimileri için demokrasi bir kulak, kimileri için uzun dişler, kimileri için kocaman dolu bir karın, kimileri için de kocaman bir hortumdur!

Önce şu soruya bir cevap arayalım: Herhangi bir kararın demokratik bir karar olabilmesi için gerekli olan koşullar nelerdir?

Kararın çoğunluk tarafından alınmış olması, bu kararın demokratik bir karar olmasına yetmiyor, çoğunluk koşulunun yanısıra, yerine getirilmesi gereken diğer kriterler şöyle sıralanıyor:

1- Eşitlik prensibi: Bu prensip, karar verecek olan her kişinin, seçim veya oylamalara bir tek oyla katılması prensibidir. Örneğin kadınlara seçim hakkı vermeyen ülkelerde veya oy hakkını anaparaya göre dağıtan şirketlerde demokrasiden söz edilemez.

2- Özgür seçim: Seçimlerde kimsenin kimseye baskı uygulaması söz konusu olamaz. Bu yüzden oylar genelde gizli verilir..

3- Bilgi ve haber alma özgürlüğü: Seçen her kişi, vereceği kararla ilgili herşeyi bilebilmeli ve anlayabilmelidir. Bilmek ve anlamak ölçülemiyeceği için de, karara yönlendirecek bütün bilgilere özgürce ulaşımın sağlanması prensibi demokratik esas olarak kabul edilir.

4- Fikir özgürlüğü: Politik karardan önce bütün fikirler ve görüş açıları özgürce ifade edilebilmeli ve fikir alışverişi sağlanmalıdır.

5- Seçilme hakkı: Görev dağıtımı konusunda herkes göreve aday olabilmelidir.

6- Seçenek bulunması: Gerçek bir karara varılabilmesi için birden fazla seçenek bulunması gerekir. Şayet bir tek seçenek bulunuyorsa, bu seçimin demokratik sayılabilmesi için, yukarıda sayılan diğer beş kriterin mutlaka bulunması gereklidir. (Wikipedia)

Karar vereceği konuda her kişinin bizzat bilgi edinmemesi, sağdakinin veya soldakinin söylediği şekilde oyunu kullanması veya kullanmaya mecbur edilmesi, seçim içinde birbirine rakip olan tarafların, çeşitli şekillerde karşı tarafa oy verilmesini önlemeye çalışmaları halinde, seçimin demokratik kurallara ve anlayışa uyduğundan söz edilemez.

Şimdi şu söylemlere bakalım:

1- Demokrasi, kanun ve hak karşısında kişisel eşitliği garanti eder ve azınlık haklarını korur.

2- Demokrasi sayısız toplumsal birlik ve derneklerin yapılanmasını sağlar. (Sivil Toplum Kuruluşları)

3- Demokrasi, müşterek belirtisi halkın hakimiyeti ve siyasi iktidarın sınırlandırılması olan modern siyasi düzenler için asıl zemini hazırlar. (Das Politiklexikon/Schubert,Klaus/Martina Klein)

Demek ki, demokrasinin bu karakterini muhafaza edebilmesi için, hak ve kanun karşısında herkesin eşit muamele gördüğü bir ortam yaratabilmesi gerekmektedir ve ayrıca azınlıkların haklarını koruyacaktır. İlaveten sivil toplum içinde örgütlenmeleri sağlayacak, daha da önemlisi halkın hakimiyetini garanti ederken, siyasi iktidarların, ki bunlar zaten temsili demokrasilerde halkın görevlendirdiği kuruluşlardır- iktidarını sınırlandırmanın koşullarını temin edecektir.

Her vatandaşının kanun ve hak karşısında eşit muamele görmediği, azınlıkların baskı gördüğü, siyasi iktidarların bildiği gibi at koşturduğu ülkelerde demokrasiden söz edilemez.

Devam ediyoruz:

4- Siyasi iktidarların iktidarı, hukuk devleti prensibine göre sınırlandırılır. Bunun için de amme(kamu) hakları ve insan hakları ve siyasi örgütlenme ve siyasi yetkilerin dağılımı yazılı anayasada belirtilerek garanti altına alınır.

5- Siyasi gücün kullanımı, gücün, yasama, yürütme ve yargının, birbirine ihtiyaç duyacak ve biribirini kontrol edecek biçimde bölünmesi ile gerçekleştirilir.

6- Siyasi iktidarın gücü, dördüncü güç olarak da tanımlanan özgür medyanın kontrolü ile ve çeşitli derneklerde, partilerde, kuruluşlarda özgürce bir araya gelinip yapılan politik çalışmalarla da sınırlanır. (Das Politiklexikon)

Anayasası tatbik edilmeyen veya delinen, birbirinden ayrılmış ve birbirini kontrol etmesi gereken yasama, yürütme ve yargı güçlerinin bir elde toplanılmasına çalışılan, siyasi iktidarlarının, kendisinden yana olmayan medya kuruluşlarına savaş açtığı, eleştiri ve denetlenmeye kapalı olduğu ve yalnız kendi ilkelerinin doğruluğunu savunduğu ülkelerde, gerçek bir demokrasinin varlığından söz edilemez.

Demokrasi kavramı toplumsal bir anlaşmadır. Bireylerin, toplumsal kuruluşların, devletin ünitelerinin ve siyasi güçlerinin karşılıklı ve özgür bir alış.veriş içinde olması gerektiği bir düzendir. Demokrasilerde iktidar değişiklikleri olağan ve hatta belli zaman aralıklarıyla olması gereken değişimlerdir. Demokrasilerde iktidarlar hizmet edenlerdir. Demokrasilerde halk asıl iktidar sahibi olmalı ve iktidarı devrettiği temsilcilerini denetim altında tutmalıdır.

Bu toplumsal anlaşmanın gerektiği şekilde yürürlükte kalabilmesi için, halk üstüne düşeni bilmeli, iktidara getirdikleri de sınırlarını aşamıyacaklarının bilincinde olmalıdırlar.

Bilinçli iktidarı, ancak bilinçli halk yani bilinçli bireyler garanti edebilir.

Sevgili halk, yani sevgili birey!

Ø Demokrasi, sadece belli zamanlarda oy vermeye gitmen demek değildir.

Ø Demokrasi, oy vermeye gitmeden önce, neden dolayı, kime oy vereceğini iyice bilmen, hizmete talip olanların plan ve programlarını iyice gözden geçirmendir, yani bizzat bilgi edinmendir. Bilgi edinme konusunu geniş tutmalı, senin ve ailenin olduğu kadar, hepinizin içinde yaşayacağı ve çocuklarının da geleceğini oluşturacak ülke ve genelde dünya koşulları üzerinde sağlıklı bilgi sahibi olabilmelisin. Sağın solun söylediğine bakmamalı, herşeyin doğrusunu öğrenmeye bizzat gayret etmelisin.

Ø Demokrasi, oyunu verdikten sonra, oyunu verdiğin kişi veya kuruluşları devamlı denetlemen, verdiğin oyu nasıl kullandıklarını görmendir.

Ø Demokrasi,parti veya kişileri, futbol takımı tutar gibi tutman değil, onları yaptıkları işlere göre değerlendirmen ve gerektiğinde tuttuğun parti veya kişiyi değiştirmendir.

Ø Demokrasi, toplum içinde sorun çözümünün barışçıl yolu olarak tanımlanır. Yani sorunlar her zaman vardır. Ama onların barış içinde çözümünden yana olursan demokratik anlayışa hayli yaklaşmış sayılırsın.

Ø Kişilere değil, kanunun ve hukukun üstünlüğüne dayanmalısın. Bunu hatta senin çıkarların söz konusu olduğunda da tatbik edebilirsen, demokrasiye doğru kocaman bir adım daha atmış sayılırsın.

Ø Hakimiyetin asıl sahibi sen olduğuna göre hiç kimseyi şahlık, padişahlık mevkiine çıkarman caiz değildir. İktidarı bir süre için emanet ettiklerin sadece o hizmetin görevlileridir.

Ø Demokratik kültürü gelişmiş bir toplum, kuralların işlediği, belli bir çerçeve içinde herkesin özgürce yaşayabileceği bir toplumdur. Bunu istiyorsan, önce kendinin demokrasi kurallarına uyup uymadığına bakmalısın. Toplumları, bireyler meydana getirir ve ancak bireyler toplumsal anlaşmalara uyarsa, toplum demokratikleşebilir.

Ø Ancak bireylerinin demokrasi anlayışı ve kültürü yüksek olan bir toplumda, siyasi parti ve kuruluşların demokrasi anlayışının yüksek olması ve o toplumun demokrasinin tüm nimetlerinden faydalanabilmesi söz konusu olabilir.

Demokrasi ne seçen, ne de seçilen için bir yan gelip yatma platformudur. Seçilen, seçilmek için ortaya koyduğu plan ve programları uygulamak, seçen de bu uygulamaları denetlemek durumundadır.

Bütün bu kavramlar ve açıklamalar çok karışık ve tatbiki zor, hatta olanaksız mı görünüyor? Bütün bunlar bir çeşit ütopya izlenimi mi veriyor?

Bunları daha iyi tatbik ederek, daha kaliteli bir demokratik toplumda yaşayanların var olduğunu da göz ardı etmeye eğilimli isen, yapacak fazla bir şey yok.

O zaman demokrasi yerine, demokrasimsi veya demokrasimtrak sistemlerle idare edeceksin demektir.

Fazla üzülme, bundan dolayı ölmez insanoğlu. Yaşamaya devam eder. Yaşam yerine de, yaşamımsı bir hayatı götürüp gider işte.

 
Toplam blog
: 165
: 1414
Kayıt tarihi
: 03.08.07
 
 

Uzun yıllardır yurt dışında yaşıyor. İsviçre'de Adalet Bakanlığı'ndaki mesleği yanında tiyatro ya..