Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Temmuz '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Demokrasi Cambazları...

Demokrasi Cambazları...
 

Yazmak kolay bir iş değil...

Her kişinin de harcı değil...

MB de özgün yazanları takdir ederim...

Ve imrenirim onlara...

Beyin fırtınası estirmek kolay değil.

-Beyaz kağıttan korkarım...- demiş Erasmus...

Beyaz kağıdı okunacak ve keyif verecek tümcelerle doldurmak ne kadar zordur ...Kim bilir ?..

Tabi ki yazarlar bilir...

Ben de beyaz camın karşısına geçip de -Blog Gir- butonuna bastığımda, karşıma gelen beyaz sayfadan çekinirim...

Yazma iştahım geldiyse, yazmaya çalışırım...Gerçek yazar olanlara da bir başka hayranlık duyarım.

-İçe dönük toplum ve Demokrasi- başlıklı yazımı Facebookta yorumlayan dostlarımdan aldığım ilhamla, bu yazıyı- klavyeye aldım...-

Ülkemizdeki neme lazımcı, eyyamcı gelişmeleri eğitim sorunlarımıza bağlayan iyi niyetli okurlarımız bana bu yazıyı yazma aşkı verdi.

Cikletten çıkma Proflar aklıma geliverdi.

Ülkemizde , özellikle 12 Eylülden sonra yüzlerce naylon Prof türedi...

Bunların hiçbirinin uluslararası bilim arenasında esamesi okunmadı... Hatta , bunlardan rektör, traktör olanlar bile oldu...

Eyyamcı, evet efendimci-sepet efendimci;arşivlerden eski tezleri çalan;hayatında iki satır makale yazmamış olan;yabancı dili:-I am going to school- dan yukarı çıkmayan;siyasi klikleri içinde makam ve ünvan amacıyla maymun olan ;lafa gelince, vatan-millet;din-iman-sosyalizm gibi donelerde mangalda kül bırakmayan nice sahte ünvanlı sözüm ona öğretim üyeleri ? türedi.

Bunlar, çıkarları için herşeylerini satabilecek ; vatana her türlü kazığı atabilecek fırıldak adamlardı.

Öyle fırıldaklar tanıdım ki cehenneme vantilatör olacak çaptaydılar.

Bunlar, kısa sürede Doç. ve hatta bir de Dr. ünvanı aldılar...

Kocakafalı bazı yüksek enstitü müdürleri de üç maymunu oynayarak bu üçkağıda utanmadan onay verdiler.

Hatta bu sahtekarların -ipini pazara çıkaran - gerçek bilim adamlarını kısa sürede yok etme becerisini de gösterdiler.

Değme dansöz bunlar gibi göbek atamadı...En kral cambaz böyle sıçrayıp oynayamadı.

Bunlar, makam merdivenlerini tırmanırken merdiven taşlarına yüzlerini o kadar sert sürmüşlerdi ki -yüzsüz-kalmışlardı...

Yüzsüzlük , onları hiç rahatsız etmedi...Hatta bu vasıflarını üstün genlerine bağladılar.

Evlerinde otururarak- kavşak kebabı- yaparlarken, jet hızıyla 3 yılda Mektuplu Öğretimden öğretmen ön lisansı ; tavukçuluk alanında lisans; tarih alanında yüksek lisans ;amme alanında doktora yapacak kadar çok kıvrak zeka sahibiydiler.

Çok mütevazı olduklarından -Guines Amcaya -başvurmadılar...Üstün başarılarını lanse etmek istemediler.

Gerçi, G. Rekorlar Kitabına girenlere para verileceğini bilselerdi , ülkenin rezil olcağını bile bile hiç çekinmeden bodoslama dalarlardı...

Maalesef ülkede, bunlar ön saflarda dans ettiler...Halka da bir güzel yutturdular.

Her fırsatta da en yüce erdemlerimizi araç olarak kullanıp yardım paraları topladılar...

Mecliste nemalanmaktan utanmadılar.

Sonra da cukkalarını bir güzel doldurup sırra kadem bastılar.

Emekli olanlar da çok pahalı arabalarıyla ve saraylarıyla dünyaya parmak ısırttılar. Ve ısırtacaklar da...

Bu yüzsüzler, ara sıra ortaya çıkıp parlementomuzda baş köşeye de oturdular...

Bunların çocukları askerden kaçırıldı...Vergi de vermediler.

Ülkede İlk kez Jeepe binenler ordusuna katıldılar...

En hassas acıklı günlerimizde, hep timsah gözyaşları dökerek ;salya sümük dolaştılar.

Parsayı toplayınca da çifte pasaportlu olmaktan hiç ama hiç imtina etmediler...

Hep çifte karıları olduğunu ballandırarak anlattılar...Hatta karılarını milletin önünde dövmekle de övündüler.

Hep aynı yolda yürümekle -canlı ölüler sınıfında -olduklarının bilincine varamadılar.

Değişim isteyen;hak-hukuk peşinde koşan ; yiğit çocukları ipe göndermekte hiç imtina etmediler.

Gölgede timsah gözyaşları döktüler...Çoğunlukları kandırdılar...

Kandıramadıkları azınlıklardaki özgürlükçü aydınlara da -kara çalma;iftira atma -gibi yöntemleri sıkça denediler.

Yakılan insanların yanık etlerinden gelen dumanları, kokuları ciğerlerine çektiler...Hiç sıkılmadılar...

Bu yüzsüzler, her iktidarın adamı olmayı becerdiler...Sağdan-Soldan-Ortadan yandan kıvırtmada parmak ısırttılar.

Bu muhteremleri, muhalefetlerimiz de muktedir olan iktidar sahiplerimiz de çok sevdi...

Ülke için, hiçbir zaman yaralı parmağa işemediler...Yurt menfaatine, pamuk ellerini hiçbir taşın altına sokmadılar...

Tatlı dilleriyle, gerdan kırmalarıyla, sulu gözlülükleriyle;duygu sömürücülükleriyle nam saldılar...

-Türkün Türkten başka düşmanı olmadığı -tezini hep doğruladılar.

Felaketler sonunda , her şeyi kadere bağlayan ve artık olayları kanıksama moduna giren insan görünümlü robotu icat etmeyi başardılar...

Ülkeyi içten kemiren kurtlar oldukları halde; başımıza gelen felaketlerin müsebbibi olarak dış güçler safsatasını her zaman gündemde tutmayı başardılar.

Ve başarılarını sürdürüyorlar...

Dizlerimiz dövsek de...

Onlarla ne kadar övünsek de...azdır...

Eğitim şart...Ama önce kalite...

 
Toplam blog
: 1521
: 1639
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

İnsan yontmakla geçti ömr-ü baharı... Güzel ve canlı heykeller yaptı... Kimisinin içi çabuk boşal..