Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Aralık '09

 
Kategori
Siyaset
 

Demokrasi diye diye, demokrasi katlediliyor!...

Demokrasi diye diye, demokrasi katlediliyor!...
 

Yukarıdaki başlık, ülkesini, insanını seven, az bir şey mürekkep yalamış bir insanın günümüzde yaşananlara baktıkça kapıldığı endişeyi anlatıyor. Bir büyüğüm, “Bir insanın ağzından en çok hangi söz çıkıyorsa, bil ki o, onun eksiği ve düşman olduğu şeydir.” derdi.

Yaşadıklarımıza baktıkça, büyüğümün ne kadar haklı olduğunu görüyorum.

“Demokrasiyi, askerin vesayetinden kurtaracağım” diye ortaya çıkan bir zihniyetin, ortaya koyduğu icraatlarla kendi özleminin asla demokrasi olmadığı görülüyor. Öyle ki, giderek yerine oturan, gelişen genç demokrasimizin uyum içinde olan parçalarına (askere, sivile) savaş açmış durumdalar.

Olayların perde arkasına kısacık bir göz atarsak bu gerçeğin sırıttığını görmemek mümkün değil.

En basit tabiri ile demokrasi, bir ülkede yaşayan herkesin bir diğerinin hak ve hukukuna saygı duyarak, davranışlarında buna özen göstererek yaşaması, hükümetin de bu düzeni temin için çalışmasıdır. Bizde durum öyle mi? Uyum sağlamakla görevli olanlar, uyumu bozma çabalarında taraf olmuş ve en acımasız yöntemleri kullanıyor.

Hükümet, askerle de, siville de kavgalı. (En son yaşanan tekel ve itfaiye işçilerinin demokratik haklarını aramalarına verilen karşılık)

Bu yazıda hükümet – asker ilişkilerine biraz bakalım. Son olayda, polis iki askeri istihbaratçıyı göz altına alıyor. Bu iki asker son derece deneyimli istihbaratçı. Göz altı nedeninin de Bülent Arınç’a suikast planlamak olduğu medyada günlerce baş haber. Savcının bir suç delili görmeyerek serbest bırakması yandaş medyada yer almıyor. Ardından Genel Kurmaydan gelen bir açıklama tokat gibi. “O iki istihbaratçı TSK nde köstebek olduğu düşünülen bir asker hakkında istihbarat topluyordu.” Burada dikkat edilmesi gereken hususlar;

1) Devletin, siyasi iktidarın doğrudan emri altında bulunan polisi, askerini potansiyel düşman görüyor, derhal gözaltına alıyor.

2) Genel kurmay Başkanının ifade ettiği “psikolojik ve asimetrik saldırıların” uygulayıcısı olan bir kısım medya, gerçek olup olmadığına bakmadan yakalananlar için “Bülent Arınç’a suikast yapacaklardı” diye iddialı haberler yapıyor.

3) Hükümet sessiz kalarak bu yayınlara prim veriyor.

4) En olmayacak nedenlerden bile özellikle askerleri ve aydınları tutuklayan savcılar, bu tür olayları hiç görmüyor.

5) Bu haberleri medyaya servis edenler nedense hiç araştırılmıyor

Bir diğer çok güncel olay da, ikinci kez tutuklanması istenen yarbayın intaharı. Elinizi vicdanınıza koyup bir düşünün. Bir askeri mahkeme bir sivili ikinci kez tutuklamak isteseydi, o sivil de intahar etseydi, bu malum medya dünyayı ayağa kaldırmaz mı idi? Şimdi nerdeler? Yaptıkları bu kadar asılsız haberin nedeni hükümetin hoş görü desteği değil mi?

Bunlar ve yıllardır yaşadığımız benzeri olaylar iktidarın “demokrasi” denen kelimeyi nasıl anladığını gösteriyor. Örneğin,

1) TSK, Türkiye’nin değil, iktidarın silahlı kuvvetleri olacak,

2) İşçiler hak aramak yerine iktidara biat edecek,

3) Köylü, elindeki tarımın yok edilmesine ses çıkarmayacak

4) Yazar dediğin, Ülkeyi kötüleyen kitaplar yazacak,

5) Bilim adamları, iktidarın işine gelmeyen bilimle uğraşmayacak, toplumu aydınlatmayacak

6) Memurlar, yandaşların her türlü katakullilerine göz yumup yasallaştıracak,

7) Bölücülere her türlü hoşgörü gösterilecek,

8) 40, 000 canın katilleri af edilecek,

Bunun adı da “demokrasi” olacak, itiraz edenler Silivri’ye zorunlu tatile yollanacak.

2009-12-24

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..