Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Haziran '09

 
Kategori
Siyaset
 

Demokrasi için muhalefet

Demokrasi için muhalefet
 

Bu ülkede siyasal alanda daha iyi olana burun bükme hali bir türlü aklımın almadığı bir durum.

Demokrasinin denenmiş en insani yönetim mekanizması olduğu artık günüzde tartışılmıyor, tartışılan demokrasinin sorunlarının nerden kaynaklandığı ve bu sorunların hangi zihniyet temelinde, nasıl çözüleceği.

Demokrasi içini dolduran zihniyet ne ise onu yansıtıyor, otoriterse otoriter, liberalse liberal, ataerkilse ataerkil; hatta zaman zaman bunlar iç içe de geçebiliyor.

Tanımadığımız, bilmediğimiz ise toplumlarda henüz ağırlık kazanamamış demokrat demokrasi. Bu zihniyet şu sıralar tüm dünyada demokrasinin demokratlaştırılması mücadelesinde.

Ülkemizde örnek alınan demokrasi modeli batı demokrasisi, liberal demokrasi yani.

Bu modern zamanların demokrasisi.. Halen ülkemizde hazmedilebilmiş değil.

Bu demokrasinin mışlı hali dahi otoriter bir vesayet altında ve işletilemiyor.

Kurumları hukuki düzenlemelerle budanmış ve anayasal yapı gelişmesine izin vermiyor.

Batı da tarihsel olarak modern demokrasi “ liberal demokrasi” olarak tanımlanmıştır ve çoğunlukla hakim zihniyeti rölativizm olmuştur.

Sosyalist ülkelerde ise “halk demokrasi”leri otoriter zihniyet temeline oturtulmuştu. Toplum eşitlikçi anlamda tepeden dizayn edilmeye çalışılmıştı.

Söz konusu tarihsel süreçte demokrasi uygulamalarının zihniyet karşılaştırmaları bi yana bırakılmış, ya sosyalist ya liberal demokrasi tercihleri üzerinden köşeler tutulmuştu.

Aynı süreçte her iki modernist tercihte kendi demokrasisini doğru gördüğü için kendilerini “demokrat” saydılar.

Sovyetler otoriterlikleriyle yıkıldı tarihin sahnesinden çekildi. Liberal batı giderek otoriterleşiyor ve ırkçılığın tehdidi altında ve günümüzde sorgulanan da “ liberal demokrasi”…

“”Liberaller açısından herkesin gerçekliği kısmen doğru olarak algıladığı ve kendisi için kendisine göre rasyonel kararlar verdiği bir dünyada; fikirler arası niteliksel bir skala oluşturmak mümkün değildi.

Dolayısıyla da yapılacak şey bu fikirleri niceliksel olarak eşit bir platformda sınamak üzere seçim mekanizmaları oluşturmaktı.

Buna karşılık sosyalistler, doğrunun doğa ve tarih karşısında sınanabilirliğine inanmaktaydılar.

Buna göre devrim yapmış ve başarılı olmuş olan kadroların fikirleri de doğrulanmış olmaktaydı.

Doğrunun zaten belli olduğu bir yerde ise demokrasi, o doğruya toplum olarak uzanmanın, bu süreci paylaşmanın adı haline gelmekteydi.”” (E. Mahçupyan)

Ülkemizde ise demokrasi adına yaşanan gelişmeler batılılaşma adı altında otoriter zihniyet temelinde yaşandı ki, bu dahi fazla gelmekte düzenin yandaşlarına..

Atanmış sahiplerimizin bildikleri en doğru, ve biz hizaya durması gerekenler, bu doğruların tartışmadan peşinden gitmek zorundayız, hiç kıllanmadan.

Cumhuriyet zaman içinde konjonktürün etkisiyle liberal demokrasinin seçim mekanizmasını sisteme entegre etti etmesine ama başına gelmedik kalmadı; DP, ANAP en sonda AKP başına bela oldu. O da kimini astı kimini besledi kimiyle de hala boğuşuyor.

Bu cahil halk onca yatırıma, manipülasyona, dezenformasyona, yazılı ve görsel çabaya eğitime rağmen bir türlü “ŞOK” u gerçekleştiremedi.

AKP başa bela kaldı.

Bu didişmenin laik demokrasi diye tanımlandı.

Elitler ve yakın çevresi bir türlü demokrasiyi kismen dahi hazmetmeye yanaşmıyor…

Demokrasi kavramı rölativist ve otoriter zihniyetlerce şu sıralar küresel anlamda kuşatılmış görünüyor olsa da demokrat zihniyete doğru da hızlı bir yöneliş var. Batı’ da ırkçılığa verilen tavizlerin kaynağı da bu gelişmeden kaynaklı.

Peki “Demokratlar” neden her kesimin başına bela..

Çünkü onların tek doğrusu yok: Demokratlar, insanoğlunun gerçekliği doğru algılaması diye bir durumun söz konusu olamayacağını ileri sürüyor.

Onlara gör, e her algılama öznel ve doğrular ancak toplumsal iletişim, katılım, tartışma ve fikir birliği mekanizmaları içinden yaratılabilir.

Daha da ilerisi, Demokratlar söz konusu doğruların dahi, tartışan toplumu aşan bir nesnelliğe sahip olamayacağını ileri sürüyor.

Çünkü bir toplumun o an için kendi doğrusundan söz edilebilse bile; bu doğru değişme açık ve demokrat bir toplum da her zaman bunun bilincinde olan bir toplum olmalı. Geleceği bilemeyiz gelecek nesiller adına karar da veremeyiz.

Dolayısıyla demokratlar demokrasiyi, her sorunun tüm ilgili tarafların katkısıyla ele alındığı; iç içe geçmiş ve birbirini tamamlayan bir karar verme sistemi olarak tanımlıyorlar.

Bu sorunlar siyasal, ekonomik, hukuksal; toplumsal yaşantıya ilişkin tüm sorunlar.

Doğruların geçici nitelikte olması ise azınlıkların görüşlerinin yaşamasına ve gelecek nesillerin kendi kararlarını üretme imkânlarının açık tutulmasına yönelik mekanizmalara demokrasinin sahip olması anlamına gelmekte.

Toplumun sırtından geçinmeye devam niyetinde ısrar edenlerin hazmetmesi zor.

 
Toplam blog
: 444
: 1284
Kayıt tarihi
: 13.09.07
 
 

MB zengin kültürel bir eksen; düşüncelerimizin buluştuğu, tartıştığımız, birbirimizi etkilediğimi..