Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Mayıs '07

 
Kategori
Sivil Toplum
 

Demokrasi teklifim

"Yazınızı merakla okudum ve doğrusunu söylemek gerekirse yaklaşım açısından ilginç geldi. Peki ama öneriniz nedir? Yani demokratik seçimlerde de sonuç değişmeyeceğine inanıyorsanız sizce tüm bu sorunlardan nasıl kurtulacağız? Veya eğer kurtulamayacaksak bu sorunlarla yaşamayı mı öğrenelim diyorsunuz? Saygılar"

Yukarıdaki yorumu "Teklifiniz nedir" başlığı ile Editorturk68 üyemiz gönderdi. (Bu arada adını yazamadığım için özür dilerim. Ben kendim kadar bilişim sektöründe çalışıp da teknoloji özürlü bir insan görmedim.)

Şimdi sayın okurlar ben teklifimi yazıyorum. Siz karar verin biz bu sorunlardan kurtulurmuyuz ?

Bir siyasi parti;

* Öncelikle asla ve asla bu toplumun bugününü ve bireysel sorunlarını düşünmediğini açıklayacak.
* Bir başka deyişle Türkiye' nin geleceğini biçimlendirmeye aday olduğunu belirtecek.
* Bu geleceği planlamak için hangi zaman diliminde hangi nitelikte insan varlığına gereksinimimiz olduğunu belirtecek. Doğal olarak şu anda bile insanımızdan bol bir şey olmadığı için bu nüfusu nasıl azaltırken -ciddiyim- niteliği nasıl yükselteceğini açıklayacak.(2. çocuktan fazlasını yapandan ne kadar fazla vergi alır, tüm sosyal güvenlik haklarından yoksun bırakır, nasıl üniversite kapatır, kalanda hangi nitelikte kaç öğrenci okutur vb. )
* Bu geleceği planlarken Türkiye' nin duble yollara, 1256. boğaz köprüsüne, 17318. ci viyadüğe ihtiyacı olmadığını belirtip, azalan nüfusun sağlıklı, nitelikli, büyümesi için tüm kaynakların öncelikle çocuk sağlığına, çağdaş eğitim anlayışı ile okumasına, yargıya ve çevreye tahsis edileceğini açıklayacak.
* Bu gelecek için gerçek kalıcı yabancı sermaye yatırımlarına itirazı olmadığını ama asıl amacın çevre ile uyumlu teknoloji üreterek gelişime katkı sağlayan yerli yabancı tüm kuruluşların teşvik edilmesi olduğunu açıklayacak. Bir başka deyişle topraklarını sadece fiziksel üretim alanı olarak kullandırma niyetinde olmadığını vurgulayacak.
* Bu gelecek planında nüfusun azalması asıl amaç olduğu için Allianoi üzerine, Hasankeyfe, Ilısu' ya Fırtına vadisine baraj yapmak gibi bir niyeti olmadığını, nükleer santralda kurmayacağını, özetle Türkiye' nin tüm doğal, kültürel varlığını sonuna kadar olduğu gibi koruyacağına söz verecek. Güncel olanaklar ile çevreci / temiz enerji ne kadar üretebilir ise o kadarı ile yetineceğini taahhüt edecek.
* Turizme önem verdiğini ama Turizm diye anladığının sahillerin ağırlıklı olarak üç beş kuruşa konaklayacak insanların 5 yıldızlık tesislerde hayatlarında yemedikleri yiyecekleri yiyip, kumsalların, Titreyen Göl' ün yok edilmesi olmadığını ilan edecek.
*Meşhur trafik sorununa! nüfus nitelik / nicelik bağlamında yaklaşacağı için bu sorunu çözmeden duble yolları bırakın, şehir içine de alt geçit üst geçit, metro vb yapmayacağım, kaynaklar daima yukarıda açıkladığım insan / çevre alt yapısına gidecek diyecek.
* Dış politikada ABD, AB ekseninde odaklı / hedefli bir strateji izlemeyeceğini bunun olası kısa / orta / uzun vadeli tüm risklerini göze aldığını belirtecek. Örneğin şu anki hükümetin AB girebilmek için yaptığı tüm yasal düzenlemeleri daha demokratik, daha çevreci, daha çağdaş bir Türkiye için yapacağını ve hatta AB içindeki kesin olarak var olan olumsuz noktalar için kendisinin kriterler getirerek AB bu kriterleri sağlamaz ise girmeyeceğini veya bu kriterler yerine gelene kadar kendisinin görüşmeleri askıya alacağını açıklayacak. Sadece reel politik gerektirdi diye ABD' nin Irak işgaline katılmadığına üzülmeyecek.
*Sporda, birinci futbol liginde 4 takımın adeta aralarında gazozuna maç yaparak Türkiye' nin gündemini, kaynaklarını 12 ay işgal / israf etmesine engel olacağım, sporun kitlesel bir sağlık gereksinimi olmadığını unutmayacağım, buna göre çalışacağım diyecek. (Bu bağlamda havadan arsa tahsis etmeden ana arterlerdeki statları yıkıp yeşil alanlar yaratacağım diyecek.)
* Tüm kentleşme planlarını azalacak nüfusa, çevreye, doğaya, kültürel varlığa ve Türkiye' nin deprem dahil jeolojik, coğrafi yapısına göre yeniden düzenleyeceğim, bu nedenle, villada, gecekonduda, açık arazi üzerine inşa edilmiş alış veriş merkezleride yer göstermeden, bedel ödenmeden, yıkılacak, yeşillendirme ve geri kazanım masraflarını tamamen içindekilerden alacağım diyecek.
* Türkiye' nin tamamını denizler dahil koruma altına alacağım, örneğin Karadenizdeki balıkçı filoları kısıtlanacak, trolculuk bitecek, ama günün birinde sağlıklı ve artık kendine yeter bir balık kaynağına kavuşacağız diyecek.

Ben yoruldum tekliften.

Sizce bizim içimizden böyle bir siyasi oluşum çıkar mı? Olaki çıkarsa oy veren çıkar mı? Ama eğer olursa bugünümüz değil ama geleceğimiz kurtulmaz mı?

Eğer bu yazdıklarım her türlü izmden uzakta bir matematik gerçek ise ve bu gerçekleri söyleyen ve söyleyecek yoksa o zaman sağda veya solda birleşmelerin anlamı nedir ? İki fikirsizlikten bir muhteşem ideoloji çıkmaz ki. O zaman seçimin öne , arkaya, az yana alınmasının ne anlamı var ki? Neden seçim çözüm olsun? Neden aman oylarımız boşa gitmesin ? Oylarımızı bu ülkede hangi siyasi partiye verirsek boşa gitmemiş olur ? Çağlayan meydanında yüzbinler Cunhuriyet için yürürken, aynı laikler aynı Cumhuriyetin Gediz deltası için ne yaptı? Kaç milyonu bir araya geldi? Türkiye' nin en çağdaş kenti olmakla övünen İzmir' de uydu şehirler nerede kuruluyor?

Kusura bakmayın biz laik, anti laik aynıyız.

Son not : Kızmayın duramayacağım, " Demokrasi ve biz" yazısından günler sonra yine üstat köşe sahibi yazarlarımız ".. kızdırmak pahasına..." seçimin çözüm olmayacağını veya çeşitli benzetmelerle yine oyların AKP' ne gideceğini yazmaya başladılar.
 
Toplam blog
: 226
: 558
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

15 Nisan 1959 İstanbul doğumluyum. Marmara üniversitesi siyasal bilimler fakültesi mezunuyum. Ancak ..