Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Eylül '12

 
Kategori
Siyaset
 

Demokrasi

Bizim demokrasimiz, seçilene kadar demeokrasi oysa:  “Demokrasi halkın yönetimi, halkın kendi kendisini yönetmesi anlamına gelen siyasi yönetim biçimi. Genel olarak, temsil, çoğunluğun yönetimi, partiler arası karşıtlık ve yarışma, alternatif hükümet şansı, kontrol, azınlık haklarına saygı gibi temel kavram ve düşüncelerle belirlenen politik sistem.”  Bu tanımın içeriği, kelimelerin güçlü vurgulamları, temsil, çoğunluk, karşıtlık ve hakka saygı vs. Yani bir uyumundan bahsediyor.

Biz de bu ilkeleri benimseyerek, Anayasamıza yazmışız...

“18 yaşına giren her Türk vatandaşı seçme ve halk oyuna katılma hakkına sahiptir. 25 yaşını dolduran her Türk  vatandaşı milletvekili seçilebilir.”

Anayasadaki bu tarif, iki cümlede de vurgulanan “her Türk vatandaşı” sözü, halk için kastedilen birinci cümledeki seçme hakkıdır. İkinci cümledeki için ise:  Burası demokratik bir ülke.  Sende aday ol, sende  seçil. Elinden alan mı var? Savunmaları ile güçlendirilebilir özelliği olan ama şarttıda içinde taşıyan, Anayasada yerini almış bir cümlesidir.

Politikayı, geri kalmış bir ülkede veya ekonomik sıkıntıları olan bir ülkede yapıyorsanız. Seçilmek, bu yarışı rakiplerinden bir adım önde bitirmek için; seçmenine iş vaatleri yanında  yiyecek, içecek, giyecek, yakacak gibi maddi yardımlar yaparak seçmenin gönlünü kazanmaktan geçiyor.  Yardımı alan seçmen, kendini borçlu hissediyor. Dolayısiyle seçmenin özgür iradesi ipotek altına girdiği için, anayasa ile kendine verilmiş olan seçme gibi demokratik hakkını, aş verenden yana kullanıyor.

Görsel basında muhabir, bir yardım almış seçmene:

Oy’unu kime vereceksin diye soruyor.

Verilen cevap, (özgür irade) “Karnımı kim doyuruyorsa, bizimle kim ilgileniyorsa”

Diyor. Vatandaş işsiz, aç, susuz, üşüyor. Okula giden çocuğuna 1 lira harçlık veremiyor. Buna vatandaş demiyelim isterseniz. Olay vatandaşlık sınırlarını çoktan aşmış, var olma, yaşama, hayatta kalabilme tamamen insani bir boyut kazanmış. Siz, ister oy’unu sattı deyin, ister başka bir şey deyin....

Yapılan seçim demokratik, verilen yardımlar insani... Seçilen kişilerde meydan, meydan dolaşıp caka atar. Milli irade bizi seçti diye... Demokraside seçenek olur. Seçmene kendinden başka seçenek sunmayan demokrasi anlayışı, seçime eğemen olunca, demokrasi birazcık değil, adam-akıllı sakat olur.

Siyasilerden bazıları bu lafı çok severler, sandığa gidelim. Peki gidelim.. 40 milyon seçmenin okuma yazma yüzdesi, milli gelirden aldığı payı belli, bu insanlar, seçimden çok geçim insanı olmuş.  Sandığa gittiğin gün, seçim döneminde devlet kesesinden, para, kömür, yiyecek, içecek dağıtırsın. Mahale, mahale, apartman, apartman. Ev, ev bu yoksul insanları marke eder ve bol keseden vaadlerle oy’unu alırsın.  Sonrada basına çıkar, biz halkın çoğunluğunun oy’nu aldık der. Yapılan iş ise Demokrasinin gereğidir.

Demokrasinin gereği, seçimle bir makama gelenler. Yani seçilenler. Çoğunluğu temsil ediyorum anlayışından hareketle, vekil olduğunu, bu makamların gelip geçici olduğunu unutup, asilden daha iyi şartlarda yaşarlar. Asilden daha iyi bir maaş alırlar, kıyak emekli olurlar. Doktor, ilaç haklarından daha iyi yararlanlar. Daha ucuza yer içer. Asili azarlayabilir, Hatta tokatlayabilir. Dokunulmazlığı olduğu için kimseye hesap vermezler. Düz bir mantıkla, bütün bu hakları seçilmekle elde ediliyorsa. Demek ki  demokrasinin meyvesi bu olsa gerek.

Eskiden, Mecliste işte ne kadar bayan var? Demokrasimiz için bayan sayısının artması istenirdi. Hala söylenir ya siz bakmayın.. o laf...Şimdi sorulması gereken; meclise girmeyi, vekil olmayı geçtik. Bir mahalle muhtaralığına aza olmak için ne kadar harcama yapmak gerekir? Asgari ücretli, açlık sınırında olan, bu devlete, millete hizmet etmiş, dürüst namuslu bir emekli vatandaş, tecrübe ve birikimlerini halk yararına vekil olarak kullanabilir mi? Aday olmak için partiye, kayıt parasını yatırabilir mi,  bağış yapabilir mi?

 “Eski Yunan'daki filozoflar Aristove Eflatundemokrasiyi eleştirmiş, o zamanlarda halk içinde "ayak takımının yönetimi" gibi aşağılayıcı kavramlar kullanılmıştır. Fakat demokrasi diğer yönetim şekillerinin arasından sıyrılarak günümüzde en yaygın olarak kullanılan devlet sistemi haline gelmiştir.”

Bu adamlar; ayak takımı yönetimi dedikleri demeokrasi  saptamalarını M.Ö. yapmışlar. Bizim demokrasimiz ise, diğer demokrasilerin içinden sıyrılarak, seçilene kadar demokrasi biçimine bürünmüştür. Bizim demokrasimiz  iyidir. Başkalarının demokrasisine benzemez....

 
Toplam blog
: 3
: 110
Kayıt tarihi
: 04.01.11
 
 

1955 doğumlu, evli ve bir çocuk sahibiyim. İktisat Fakültesi mezunu olup, bir Kamu Bankasından em..