Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Temmuz '10

 
Kategori
Siyaset
 

Demokrasiden ne anladıklarını anlamak için yaptıklarına bakın ve başınıza neler gelecek düşünün

Demokrasiden ne anladıklarını anlamak için yaptıklarına bakın ve başınıza neler gelecek düşünün
 

Teokratik rejim yani din kuralları ile yönetilen bir ülke diktatörlüktür. Şimdi, daha cümleme noktayı koyar koymaz itiraz edenler çıkacak ve bana İsrail'i örnek gösterecek. Haklısınız, fakat İsrail Musevi şeriatına göre yönetilmekle birlkte dünyanın ender demokratik ülkelerinden biridir. Bunun nedeni nüfusun az oluşu, bu az nüfusun eğitim, kültür ve bilim düzeyinin çok çok üst düzeyde oluşu ve bu nüfusun çok zengin oluşuşundan kaynaklanmaktadır. Şimdi bir de İslâm şeriatı ile yönetilen ülkelere bakın. Hemen hemen hepsinin nüfusu çok fazla. Zengin olan ve İslâm şeriatı ile yönetilen ülkeler bile bu zengiliği halkına adil bir şekilde dağıtamıyor. Musevi şeriatı ile yönetilen ülke gibi sosyal alanlarda halkına karışmamazlık edemiyor ve İslâm'ı çağdaşlaştıramıyor. Bu nedenle sosyal alanlarda, tıpta, ekonomide, teknolojide, bilimde hep geri kalıyorlar. Hâlâ 1400 sene önceki yaşam koşul ve tarzlarını İslâm şeriatı ile yönettikleri insanlarına baskı ile zorla yaşatmaya çalışıyorlar.

Bizdeki İslâm şeriatı yanlıları da bunlardan farklı değildir ve olması da düşünülemez. Çünkü, onlara göre farklı düşünmek Allah'ın emirlerine karşı gelmektir. Ama, yine de sizler bakmayın, onların dillerinden demokrasi sözcüğü düşmez. Oysa, bütün İslâm ülkeleri içinde demokrasiyi en iyi uygulayan ülke Türkiye'dir. İslâm şeriatını ülkeye yerleştirmek isteyenlerin niyeti ise istedikleri gibi at koşturmaktır. Yani, bir İran, bir Suudi Arabistan gibi tek söz sahibinin yönetenler olmasını istemektedirler. Bu nedenle de demokrasinin olmazsa olmaz kuruluşları olan bütün yargıya karşıdırlar, üniversitelere karşıdırlar, muhalif sivil toplum kuruluşlarına karşıdırlar ve Kemalist düzenin eşsiz savunucusu orduya karşıdırlar. Ama, teröristlerle kol koladırlar.

Görev dağılımları bellidir: Bir yandaş basın gurubu yargı mensublarına saldırırken, diğer yandaş medya gurubu orduya saldıracaktır. Bir başka yandaş basın kuruluşu ise, bütün muhalif sivil toplum kuruluşlarına saldıracak ve onlara olmadık iftiralar atacak, suç duyurularında bulunacaktır. Ordunun en üst düzey generalleri en olmadık aşağılayıcı sözlerle eleştirilecek ve ancak kendileri gibi düşünüp, içerden onlara haber aktaran generali "Dünya ordularını yönetecek tek general" diye yazacaklar.

Kısaca, kendileri gibi düşünmeyen toplumun bütün kesimlerini baskı altına alıp, iftira ile suç duyurularında bulunup, farklı düşünen medya patronlarına ağır vergi cezaları salarak bütün muhalefeti korkutmak ve susturmak istiyorlar. Bunun adına da "Demokrasiyi yerleştiriyoruz" diyorlar.

Yargı, kendilerinden yana karar verirse baş tacı ediliyor, ama kendi düşünce ve eylemlerinden farklı karar verirse olmadık hakaretlerde bulunuyorlar. Bir dava nedeniyle mahkemeler tutuklama kararı verirse davul zurnayla kutluyorlar, ama aynı mahkeme beraat kararı verirse, o mahkemenin hakimi hakkında işlem başlatıyorlar. Şeriat düzenini yerleştirmeye çalışan örgüt ve tarikatlere baskın yapan savcılar ise hapislere attırılıyor.

Yandaş medyaları ordu ile terör örgütünün işbirliği yaptığını yazabilecek kadar ileri gidiyor. Çünkü, Kemalist ordu bir an önce temzilenmeli ve onun yerine şeriat düzenini yerleştirirken sesini çıkaramayacak yeni bir ordu getirilmelidir. Getirmeye çalıştıkları düzende nasıl bir demokrasi anlayışı var hepimizin önünde gerçekleşen olaylardan anlıyoruz. Getirmeye çalıştıkları düzen demokrasi falan değildir. Kafalarındaki düzeni tam anlamıyla yerleştirdiklerinde siz göreceksiniz İslâmi demokrasinin boyutlarını. İnanın, bugün birçok kişinin İslâmi şeriat düzeninden yana olanlara gösterdiği hoşgörünün milyonda birini onlardan göremeyecek. O düzende sıkıysa örtünmeden gezin. Sıkıysa içki için. Sıkıysa kadın erkek birlikte oturun. Sıkıysa kadınlar denize mayo ve bikini ile girsin. Sıkıysa ibadetten kaçın. Sıkıysa kadın erkek eşit diye savunun. Sıkıysa hak hukuktan söz edin. Sıkıysa yönetenlerinizi eleştirin.

Suçlar da Kur'an-ı Kerim'dedir, cezalar da. Kırbaç da orda, recm de orda, el kesme, kafa kesme de orda... Ya da şeriat yanlılarının sandığı gibi orda yazılı. Çünkü, Kur'an şeriatını da kendi çıkarlarına göre uygulamakta çok maharetlidir bu kafalar. Fakat, ne zaman ki Kur'an-ı Kerim'in sosyal ilkeler, ekonomi ilkeleri ayetlerine sıra gelirse, bunların hiç biri o ayetleri görmez ve insan emeğini sömürerek, insan kanını emerek zenginliklerine zenginlik katarlar.

Evet, bugün demokrasiyi getiriyoruz diye bütün düzeni şeriat düzenine monte etmeye çalışanların, nasıl bir demokrasi getirmeye çalıştıklarını bugüne kadar yaptıkları icraatlarından da anlayabilirsiniz, bugüne kadar ikiye ayrılmış medya guruplarındaki yazılardan da anlayabilirsiniz. Biri orduya, diğeri yargıya saldırıyor ve onları hedef tahtasına yerleştiriyor.

Gidişatı dikkatle takip edin. Şu beğenmediğimiz demokrasiyi bile kaybedersek çok ararız. Getirilmek istenen demokrasi falan değildir. Çünkü, demokrasi demek orduya, yargıya, aydınlara, elçilere ve kısaca bütün Kemalist muhalefete hakaret etmekten, onları hapislere atmaktan geçmiyor. Bütün bu olanlar bir başka düzenin hazırlıklarıdır.

Bakınız, yandaş sivil toplum kuruluşları ülkeye ne büyük zararlar verdi, bir tek soruşturma açıldı mı? Ya Kemalist sivil toplum kuruluşlarına neler yapıldı?

İnanmayın, inanmayın, inanmayın! Yerleştirilmeye çalışılan düzen "Din esaslarına dayalı" bir düzendir. Bu düzende nefes alma özgürlüğünüz bile olmayacaktır.

 
Toplam blog
: 278
: 3275
Kayıt tarihi
: 26.05.07
 
 

İstanbul'un Kadıköy ilçesinde doğdum. Bir daha da Kadıköy'den ayrılmadım. İstanbul Üniversitesi, Ede..