Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mayıs '19

 
Kategori
Siyaset
 

Demokrasinin Geçmişi

Demokrasi, devlet polikalarına göre vatandaşların eşit hakka sahip olmasıdır. Peki kim daha demokrat?
 
Bir taraftan bakıldığında 1950'lere kadar dayatmacı şekilde iktidara gelen bir parti. 1950 yılında, milletin muhafazakarlığını saklamaktan bıktığı, politik hareketlerde ki yanlış adımların ardının kesilmemesi son raddeye getirip Demokrat Partiyi iktidara getirmişti. Ve o dönemden bu yana 69 yıl geçmiş. Chp iktidar görmeyeli çok uzun zaman olmuş. Nedenlerini biraz açalım; ama ondan önce 1946 seçimlerine dönelim. Öyle bir seçim düşünün ki; kaybedeceğini bilen, milletin nefretini bildiği halde, zorbalıkla iktidar olacağım diye tüm zorbalıkları deneyen bir parti.
 
Köylülere, zulüm ile oy dileyen, evet zulüm dediğim de bildiğiniz dayak, altı oklarla tehtitler savunan yöneticiler. Orduyu kendilerinin olarak gören ve öyle ezberleten, bellerde silah ile şantajlar yapan bir hükümet düşünün. Millet bıkmış, ne dinini yaşayabiliyor, ne vatan sevgisinin karşılığını görebiliyor. Demokrasi yok. Çünkü, artı fikire karşılar. Kendilerinden başka görüşü görmüyor, göstermiyorlar. Gazi Mustafa Kemal'in ileri görüşlülüğü yine yerini bulmuştu: ''Chp'nin benim kurduğum gibi kalacağını nerden bileyim'' düşüncesinin haklılığı. Bizlerin hayranlığına dokunuyor yeniden. Öyle bir kurucudan bugün böyle bir siyasi yapıya. Gelmek çok zor olmadığı dediğim gibi, Gazi Atatürk'ü benimseyemeyen İnönü'nün Chp'yi taşıdığı nokta bu. Çok uğraştı. Birçok değişiklik yaptı. Milletin o denli zor günlerinden sonra, egemenliğin millete ait olduğunu söyleyen komutandan sonra oluyor bunlar. Millete 0 saygı duyan, söz hakkı dahi vermeyen bir hükümetti.
 
Şu günlerde çok duyuyoruz, 'demokrasimize pranga vuruldu' diye. Hangi demokrasi? Ya onlar demokrasiyi algılayamamış, yada farklı görüşü hazmedemiyorlar tekrardan. Siz o yıllarda tüm dayatmaları yapanlarsınız. Siz kendinize demokrasi isteyen ama diğerlerine yakıştırmayan, fazla görenlersiniz. Bugün herkes fikrini rahatça söyleyebiliyor, tehtid boyutuna bile varabiliyor bir görüşü savunmak. O günlerde yaşasalardı tehdidi hükümetten göreceklerdi. Bilmiyorlar mı, elbette biliyorlar. Onların düşmanlığı açık, Türk ve Türkiye hazımsızlığı. Türkiye'nin, İslam'ın geleceği için tek ve en önemli ülke olması. 
 
Şuan Türkiye'de birlik olunması gereken bir dönem. Beraber düşmana hançer vurulması gerekirken, geleceği kötü noktayı göremeyen kişilerin yüklemeye çalıştıkları bir çeşit darbedir bu. Dün YSK'nın açıkladığı; sadece büyükşehirde yapılacak oy tekrarı kararına tepkiler büyüyor. Dün YSK'nın tek güvenilir olduğunu söyleyen İmamoğlu kime ve neye istinaden öyle söyledi. 43 kişininde feto ile bağlantısının ardından, verilen karar bu.
 
43 kişi hakkından neden susuyorsunuz? Onları görevlendirenleri neden merak etmiyorsunuz? 1 nisan'da demokrasi düşünülmemiş ve bir takım oyunlar, planlar işlemiş. Buna İmamoğlu'nun mazbatasını aldığı için değil, oy sayımlarında farkın o denli azalması ve bu 43 kişide de aynı sonucun çıkması, daha geride kimler var düşüncesini doğurdu.
 
Temiz bir irade ile, İmamoğlu kazansa tebrik eder, projelerin hayata geçirilmesini arzu ederdik. Fakat durum farklı. Seçimde hdp ile yapılan ortaklıktan bahsetmek bile 2 kere yutkunmamıza sebep oluyor. Terör partisi olduğu aşikar olan bir uzantı ile, ittifak yapanların vatanseverliliği eksik. Bazıları da bu şekilde göremediği için destekliyor. Kendince vatanını düşünüyor. 
 
Gelelim sanatçıların kalkışına. 15 Temmuz'da ve pkk saldırılarının hiçbirinde ağzını dahi açamayanlar; chp yandaşlığına bürünüverdiler. Talimatlarının tek yerden geldiği açık ama derinini araştırmak gerekli derim. Lütfen at izini, it izine karıştırmadan, ittifakların söylemlerini tekrar bir gözden geçirip oyunuzu, kendinize ve geleceğinize verin. 
 
Görüşmek üzere, sağlıcakla kalın.
 
 
Toplam blog
: 17
: 149
Kayıt tarihi
: 06.12.17
 
 

İzmir 27.Dönem Milletvekili Adayı/ Bizim yanımızda ancak inandıklarımız vardır. Yanımızda olamaya..