Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ağustos '10

 
Kategori
Blog yazarları tartışıyor!
 

Demokrat "evet", darbeci "hayır"

Referanduma artık çok az bir zaman kaldı. Bu yazının yazıldığı tarihi baz alırsak, 19. günde sandık başındayız. Referandumda oyumun ne olacağını, gerekçelerini, hangi maddelerin ne getirdiğini yakın bir zamanda yine burada okuyacaksınız.

Benim bu yazıda değinmek istediğim esas konu, referanduma giden bu kampanya sürecinde yaşananlar, kampanyaların içeriği ve seviyesi…

Malum, 18 gün sonra sandığa “ülkemizi şu parti yönetsin” demeye gitmiyoruz. Önümüzde iki seçenek var. “Evet”, veya “Hayır”. Bu durum bazı vatandaşlar gibi bana da Erkan Yolaç’ı hatırlatmıyor değil tabii ama o işin espri kısmı.

Anayasa değişikliğini hazırlayan iktidar partisi, doğal olarak “Evet” çıkmasını istiyor referandumda. Muhalefet partileri de, ama değişikliğin içeriği nedeniyle, ama iktidara muhalif oldukları için, ama başka sebeplerle “Hayır” mücadelesi içindeler. Ancak özellikle iktidar partisinin kampanyası, iktidar yandaşlarının da katkısıyla bazen son derece çirkinleşebiliyor. İş öyle bir noktaya vardı ki, Anayasa değişikliği paketine destek verip referandumda “Evet” oyu kullanacağını açıklayan vatandaşlar “büyük demokrat, halkçı” ilan edilirken, “Hayır” diyeceklerini ilan eden vatandaşlar ise bir anda kendilerini “darbeci, askerci, halk düşmanı, statükocu” konumunda buluveriyorlar! Malumunuz geçenlerde naçizane biz de yazdık: Sabah gazetesinin en yandaş kalemi Emre Aköz, “Referanduma hayır diyenler askerci değil mi yani?” başlıklı bir yazı bile yazdı!

Gün geçmiyor ki iktidar partisine mensup bir kişi “Referanduma hayır diyenler şöyledir, böyledir” demesin. Malum, bu işin fitilini Başbakan ateşledi: Hayır diyenleri bakın nasıl sıraladı:

“CHP, MHP, TKP, BDP, PKK, İmralı, Kandil Dağı…”

Bakın diğer iktidar partisi mensupları da neler diyorlar:

“Referanduma hayır diyenlerin ya aklından zoru vardır, ya da vatan sevgisiyle ilgili bir sorunu vardır!” (Egemen Bağış)

“Referandumdan hayır çıkarsa işadamları beni aramasın” (Zafer Çağlayan)

En son bombayı da Başbakan Erdoğan patlattı. Bir yerde perdeyi açtığı gibi noktayı da koydu:

“Bîtaraf (tarafsız) olan bertaraf olur! (yok olur)”

Birilerinin iktidar partisine şunları anlatması lazım:

BİR: Bu bir seçim değil, bir referandumdur. Burada partiler değil, bir Anayasa değişikliği oylanacak. Bunu bir çeşit güven oylamasına dönüştürmek son derece hatalı. Kaldı ki iş bu noktada giderse AKP zararlı bile çıkabilir. Çünkü gözlemlediğim kadarıyla iktidara tepki had safhada.

İKİ: Referandumda doğası gereği iki seçenek bulunur: “Evet” veya “Hayır”… Seçmen, bu ikisinden birini seçer. Referanduma “Evet” oyu vermek ne kadar vatandaşın demokratik hakkıysa, “Hayır” oyu vermek de o derece demokratik haktır.

ÜÇ: Pakette, 12 Eylül Darbesi’ne iştirak edenleri yargıdan koruyan Geçici 15. Madde kaldırılıyor diye, “pakete “Hayır” oyu verenler 12 Eylül’cülerin yargılanmasını istemiyor. Öyleyse bunlar darbecidir-askercidir” diye düşünmek, hezeyandan başka bir şey değil. Geçici 15. Madde kaldırılınca 12 Eylül’cülerin yargılanıp yargılanmayacağını ise, maddeleri inceleyeceğim bir sonraki yazımda belirteceğim.

DÖRT: Kendisini “demokrat, halkçı, milletçi, millet iradesinin timsali” olarak niteleyen insanların, milletin özgür iradesinin tecelli ettiği en önemli merci olan sandıkta, bu iradeye ket vurmaya kalkması, milleti “Hayır çıkarsa fena olur haaa!” diye alenen tehdit etmesi, kişinin kendiyle çelişmesinden başka bir şey olmaz ve kişiyi kamuoyu önünde komik duruma düşürür. “Hayır demek benim hakkım. Sen kim oluyorsun da bu hak üstünden beni tehdit ediyorsun?! Aleyhine bir oya bile tahammülün yoksa nerde senin demokratlığın?” diye sorarlar adama!

BEŞ: Bir insanı, bir vatandaşı “Hayır” diyor diye PKK’lı yapmak büyük ayıptır. Kaldı ki PKK ve BDP de yaptıkları açıklamalarda “ya evet, ya boykot” diyorlar!

Gelelim muhalefete… Gelelim, çünkü muhalefetin de iktidardan aşağı kalır yanı yok!

Muhalefet her ne kadar işin içeriğiyle daha çok ilgileniyor gibi görünse de, zaman zaman saçma demeçler de verilmiyor değil. Örneğin “Pakette fındık var mı, çay var mı, kayısı var mı, işsizlik var mı, yoksulluk var mı” yaklaşımını ele alalım:

Bir Anayasa’da bunlar olur mu?

Anayasa, adı üstünde devletin temel yasasıdır. Devletin işleyişini genel hatlarıyla çizer. Ayrıntıya girmez. Mevcut Anayasa metnine baktığınızda zaten bir çok maddenin sonunda “Bu konuyla ilgili hükümler kanunla düzenlenir” cümlesini görürsünüz.

Bir Anayasa metninde, devletin tarım ürünlerine vereceği taban ve tavan fiyatlar, işsizliği, yoksulluğu nasıl önleyeceğine dair hükümler olmaz. Olması Anayasa’nın mantığına aykırıdır.

Referanduma “Evet” oyu verecek vatandaşların “satılmış, işbirlikçi, vatan haini, iktidar yalakası, yandaş… v.b.” sıfatlarla değerlendirilmesi konusuna ise hiç girmiyorum. Dediğimiz gibi “Evet” veya “Hayır” demek bir tercihtir ve herkes bu tercihi istediği gibi yapmakta özgürdür. “Evet diyelim, çünkü…” veya “Hayır diyelim, çünkü…” demek, vatandaşı neden evet veya neden hayır demesi gerektiği hakkında ikna etmek başkadır, “Evet”i veya “Hayır”ı öcü gibi göstermek başkadır.

Biz millet olarak zaten çamur atmadan siyaset yapmayı, sulandırmadan tartışmayı, tehdit etmeden ikna etmeyi öğrendiğimiz gün, büyük aşama kaydedeceğiz. Son yıllarda siyasetin seviyesi, hele bu referandum süreciyle birlikte iyice düştü. Kimsenin de toparlamaya niyeti yok sanırım.

Dünyanın ilk bağımsızlık savaşı veren ülkelerinden biri olan Türkiye’ye bu siyasi seviye yakışmıyor…

 
Toplam blog
: 14
: 980
Kayıt tarihi
: 22.05.09
 
 

24 Kasım 1983 tarihinde Çorum’un Osmancık ilçesinde dünyaya gelmişim. İlkokulu Merkez Atatürk İlk..