Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Temmuz '17

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Demokratik açılım

İSTANBULDA ŞEHİT MEZARLIĞI

—YA ALLAH, BİSMİLLAH, ALLAH’U EKBER.

—YA ALLAH, BİSMİLLAH, ALLAH’U EKBER.

 

Hafiften başlayıp bomba gibi patlıyor haykırışlar.

Taze kapanmış mezar başında binlerce kişi bağırıyor.

 

ŞEHİTLER ÖLMEZ VATAN BÖLÜNMEZ.

ŞEHİTLER ÖLMEZ VATAN BÖLÜNMEZ.

 

Jandarmalar, polisler, kalabalığın etrafını çevrelemiş.

KAHROLSUN PKK

KAHROLSUN PKK

 

KÜRT TÜRK KARDEŞTİR.

PKK KALLEŞTİR.

KÜRT TÜRK KARDEŞTİR.

PKK KALLEŞTİR.

 

Zavallı annem son kez oğlumu göreyim diye yalvarıyor İmam’a

Neyimi görecek ki benim?

Param parçayım.

 

Karım tabutuma sarılmış ağlıyor.

Amcam zorla çekiyor tabuttan.

Üstüme örtülü Türk Bayrağını katlayıp anneme teslim ediyorlar.

Üç kez öpüp başına koyduktan sonra yüzüne kapatıyor.

İnler gibi hıçkırıklara karışmış bir sesle ağlıyor.

 

Mezara tabutumu indiriyorlar.

Arkadaşlarım, dostlarım, akrabalarım üçer kürek toprak attıktan sonra mezarcılar işi tamamlıyor.

Üstümde bir yığın çelenk.

Artık rahat bıraksınlar beni.

 

Arkamda bıraktığım iki kadını ve doğacak oğlumu düşünüyorum.

Canım oğlum.

Ne kadar isterdim ilk emeklemeni, ilk diş çıkarışını, ilk yürüyüşünü, bana ilk “Baba” deyişini görmeyi, duymayı.

Ama kısmet değilmiş.

Nasıl isterdim sana olanları anlatmayı.

Kim bilir büyüdüğünde, babandan sana nasıl bahsedecekler.

Şehit oldu.

BİTTİ..

 

Askere çağrıldığımda, İstanbulda bir bankada memurdum.

Annen ile evleneli daha on ay olmuştu.

Harem’den, bütün arkadaşlarım davul zurna ile uğurladılar beni.

En büyük asker bizim asker sesleri arasında karga tulumba havalara attılar.

Otobüse binmeden annemin ellerini öptüm.

Annenin, gözyaşlarını öperken, karnını, yani seni okşadım son kez.

 

Eğitimimi Foça Komando Okulunda yaptım.

Sonra yedi gün izin ve sonra da görev yapacağım Hakkâri Yüksekova.

Babaannen, emekli maaşıyla bana uçak bileti aldı Van’a kadar.

—Anne, zaten para durumumuz sıkışık.

Ne lüzum vardı?

Ben otobüs ile giderdim.

—Aman oğlum.

Yolda teröristler otobüs çeviriyormuş ve askere gidenleri öldürüyormuş diye duydum.

Hiç olmaz ise, Van’a kadar emniyetle gidersin.

 

Van’da, Merkez Komutanlığına teslim oldum.

Konvoyla gideceksiniz dediler.

Diğer vilayetlerden de tertipler gelecekmiş.

Dört gün kadar Vanda bekledik.

Sonra konvoy halinde Hakkâriye doğru yola çıktık.

Gece yarısı salimen Tugaya ulaştık.

Tugayda her türlü ihtiyacımızı karşılayacak tesis var.

Yani rahatımız iyi.

Ancak her hangi bir tehlikeye maruz kalmamamız için çarşı izni yok.

 

Göreve başladığımın on birinci gününde haber geldi.

Yakınlardaki bir köyden bizim devriye’ye ateş açılmış.

Kontrole gitmek üzere beş manga asker cemse’ye bindik.

Sabah saat on gibi köye vardığımızda, dışarıda kimseyi görmedik.

Komutanımız, evlerde arama yapın diye emir verdi.

Tek tek evlerde silah ve cephane aradık.

Bir şey bulamadık.

Çok garip bir ruh hali içindeyiz.

Herkez sivil, köylü.

Üstelik se, Türkçe konuşan da yok.

Kürtçe, Arapça, Farsça biliyorlar.

Ama Türkçe bilen yok.

 

Kim köylü kim terörist ayırt edemiyorsun.

Kürtçe bilen tercümanımız kim ateş açtı diye sordu köylülere.

Biz görmedik, duymadık, bilmiyoruz dediler.

 

Tugaya dönmek üzere Cemse’ye bindik.

Tam köyden çıktık ki, büyük bir patlama ile havaya uçtum.

Tek gözümü zorlukla açabildim.

Her tarafı duman kaplamış.

Bindiğimiz cemse alev alev yanıyor.

Önümüzde giden cip, hurda yığını halinde.

Birisi,

uzaktan kumandalı bomba diye bağırıyor avaz avaz.

Hemen yanımda, kopuk kollarımı gördüm.

Midem bulanıyor.

Zorlukla nefes alabiliyorum.

Bacaklarımı hissetmiyorum.

Midem bulanıyor.

Kan kusuyorum.

Gözlerimin önünden, Harem’den uğurlanışım geçiyor.

Annen başucumda.

Ne zaman geldi ki buraya?

Midem bulanıyor.

Kan kusuyorum.

Annenin deniz mavisi gözlerinden yaşlar yuvarlanıyor.

Seni seviyorum bir tanem.

Oğluma iyi bak.

Kendimden geçiyorum.

 

İşte oğlum, baban böyle öldü.

Neye yanarım biliyor musun oğlum?

Kalleşçe bir bomba ile parçalandım.

Bir kere mertçe, erkekçe çarpışamadan öldüm.

Benim için sakın ağlama oğlum.

Biz, asker bir milletin çocuklarıyız.

Şehadet, bizim gururumuzdur.

Deden, Korede şehit düştü Kuzey Korelilerle savaşırken.

Büyük Dedense, Çanakkale’de Anzaklarla savaşırken.

Baban da Yüksekova’da.

 

Dedelerin düşmanla çarpışıyordu.

Peki ama, benim düşmanım kimdi?

Kendi vatandaşlarım mı?

 
Toplam blog
: 54
: 141
Kayıt tarihi
: 17.03.17
 
 

1944 İstanbul doğumluyum. İlk ve ortaokulu Napoli İtalya'da, Lise TED Ankara Maarif Koleji, Yükse..