Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Eylül '12

 
Kategori
Güncel
 

Demokratik özerklik

İyi bir gelecek ve sağlıklı bir yaşam için demokratik bir ortamın oluşmasından daha sağlam ve daha güzel bir gelecek düşünülemez. İnsanlar kendilerini tanıyabilmek ve etrafındaki insanlarla beraber yaşayabilmek için farklılıklara tahammül etmeleri gerekir. Her şeyi kendi istekleri doğrultusunda hareket ettiren ve başkalarına yaşama hakkı tanımayan tutumlar, kendi sonunu hazırlamaktadır.

Toplumun müşterek beraberlik ve isteklerinin yerine getirildiği ortamda ve hoşgörüyü sadece kendi faydası ve geleceği için değerlendiren yapıyla hareket ettiren anlayışlar despotizmi farklı bir yaşantı biçimi olarak oluşturmaktalar. Toplumun anayasada bir araya gelmesi, herkesin ortak fikri ve aklının tahakküm ettiği bir metin olduğunda bir anlam ifade eder. Bazı kesimlerin zorla kabul ettirdiği ve halkla bir bağı olmayan ve birde halkın bir kesiminin isteklerini yansıtan bir anayasa kucaklayıcı ve bütünleştirici olamadığı gibi varolan zemini kayganlaştırdığı için ayrışmalara yol açar.

Toplumsal bilinç adı altında ortaya konan ve yaşama geçirilen evrensel ilkelerle birlikte toplumun salt hareketlerinden çok bireylerle ortak, evrensel değerlere oturan yapılarla kendini ortaya koyan, yaşamın getirisini yaygınlaştıran bir hukuki durum olarak kendini gösteren ütopik değer yargıları bizleri kendimizden uzaklaştırma yoluna gider. Her şeyde ben bilirim ve ben veririm anlayışı, ötekileri oluşturur, ötekileştirme politikaları ayrışmalara yol açar. Hep varolan sistem göklere çıkarılıp, eleştirme yolları kapatıldığında kendini farklı görenleri ayrıştırmaya doğru gideriz. Halbuki toplumsal sözleşme niteliğindeki anayasalar, sağlıklı bir şekilde yapılıp herkesimi kucaklayıp ve demokratik bir süreç ile kabul edilirse birleştirici yönü ağır basar ve ayrışmaların önü kapanır.

Demokratik özerklik olarak ortaya atılan kavram bir sonuç değil bir başlangıçtır. İçi doldurulmamış ve doldurulması kamuya bırakılan ve üzerinde tartışılma yapılmak amacıyla ortaya atılan bir kavram görünümü sergilemektedir. İnsanları tatmin etmeye, sorunlarını kapatmaya dönük bir kavramdan çok sorun oluşturan bakış açılarını ortaya çıkaran ve yaygınlaştıran bir kavramsal döngü olarak karşımıza çıkmaktadır. Demokrasinin bütün unsurlarıyla ortaya konulduğu toplumlarda demokratik özerkliğe gerek yok çünkü insanlar özerklikten çok özgür ortamda yaşamaktalar. Haklarını özgürce dillendiren ve ortaya koyan ortamlarda bulunmaktalar.

Demokratik özerklikten, insanları yanıltmalardan çok, demokrasiyi eksiksiz ve bütün kesimlerin sahipleneceği yapıya doğru yönlendirmek ve hayata geçirmek gerekmektedir. Hukukun evrensel normlarını ve ortak aklın yaygınlaştırdığı yapıyla, insanları mutlu ve huzurlu kılmak devletin borcu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bireyin vergisiyle kendisini ortaya koymuş ve herkesimi kendi gücü altında yaşamaya mecbur bırakan devletin, bireyin haklarını kısıtlama hakkı yoktur. Parayı veren efendiyi, yani vergi veren bireyi memnun etmek, yani kölenin diğer adıyla devletin boynun borcudur.

Devleti devlet yapan bireylerin zenginlikleri sayesinde ortaya konulan yapı vatandaşa hizmet etmek ve demokratik özerklikten çok demokratik hürriyet ve halkların, hakların eşitliği ilkesinden yola çıkarak adaleti sağlamak zorundadır. Bunu yapmadığı sürece devlet sağlıklı bir işleyiş ortama koyamaz. Bireyler hep sıkıntılar içerisinde kıvranırken, güçlüler yolsuzluğun kendilerine sunmuş olduğu imkanlardan faydalanmaya çalışırlar.

Toplumsal bilinç olarak kendini gösteren haksızlıklar karşısında susmadan, hakların elde edilmesi için mücadele yapılması gerekliliği unutulmamalıdır. Amaç farklı düşünen ve yaşayan insanlarla bir arada ve adalet ilkesinin gölgesinde yaşamaktır. Demokrasiyi çoğunluğun azınlığı idaresi veya azınlığını çoğunluğu idaresi şeklinde algılamaktan çok farklılıkların kendilerini adalet ölçüsünce bir arada yaşama mücadelesi yapması ve refahlarını bu yönde güçlendirmesi olarak ortaya koyması gerekmektedir.

Farklılıkların zenginlik olarak değerlendirilip, insanların bir arada yaşama tahammülü göstermesi ve kendilerine ait olan sağlıklı düşüncelerle yollarına devam etmeleri gerekmektedir. Kavram kargaşasından yola çıkan bir anlayış, mutsuzluğu artırmaktan başka bir işe yaramaz. Amaç mutlu ve huzurlu olmaktır. Birde azınlıkta kalanların demokratik özerklik ile yola çıkarken baskıcı bir anlayış sergilememeleri gerekmektedir. Özgür bir ortam ile eşit haklara sahip bireyler olarak sağlıklı ve sağlam bir toplumsal sözleşme yapmalıdırlar. Her kesimin ortak paydası şiddet olmamalı, hak ve özgürlükler olmalıdır. Birilerinin yaptığı yanlışlık yöneticileri yanlış yollara iterek yapılması gereken çalışmalara engel olmamalıdır.

Türkiye’de yaşayan bütün halkların haklarına saygı duyan bir demokratik anlayışın oturabilmesi için herkesimin, sınıfın ve zümrenin ortak olarak ve önyargısız çalışması ve mücadele etmesi gerekir. Biri kendi fikrini üstün duruma getirmek için diğerine engel ve zarar verici Bizans oyunlarıyla ayak dirememesi gerekir.

Her şey halk için, devlette halk için olmalıdır. Vatandaşa hizmet etmeyen, hizmet götürmeyen bir anlayış demokratik bir anlayış olarak kendini ortaya koyamaz. “Vatandaş devletin efendisidir”  düşüncesi, temel felsefe olarak kabul edilmelidir.

 
Toplam blog
: 35
: 1258
Kayıt tarihi
: 17.08.12
 
 

Türkiye meselelerine duyarlı, çeşitli alanlarda yazan ve araştırmayı seven bir eğitimci...T ..