Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Kasım '07

 
Kategori
Güncel
 

Demokratikleşme İsteyenler Demokratik mi.

Demokratikleşme  İsteyenler  Demokratik  mi.
 

Son yılların, özellikle de bu günlerin söylemi demokratikleşme üzerine. Bazı çevreler bu konuda kendilerini özgürlükçü olarak lanse ederek, kendi mensubu olduğu kurumlar dışındaki sektör veya kuruluşların tabularının yıkılması veya eleştiriye ve denetlemeye açılması için kahramanlık taslamaktadırlar.

Oysa objektif düşüncede olanlar öncelikle kendileri kamuya açılım göstermelidirler. Son zamanlarda bu konu T. Silahlı Kuvvetleri üzerine yoğunlaşmıştır. Oysa bu konuda eleştirileri ile öne çıkan akademisyen veya düşünce odakları veya elemanları bu konuda aynayı kendilerine hiç çevirme gereği duymamaktadırlar.

Bilim objektif olmak zorundadır. Bu konu daha çok medya aracılığı ile bazı akademik çevrelerce ve bazı köşe yazarlarınca (çoğunluğu akademisyendir) dile getirilmesine rağmen, Ülkemizde esas tartışılmayan eleştirilmeyen akademik kurumlardır. Medyada ki düşünce ve kanaat odakları ve elemanlarıdır.

Üniversitelerin veya bunların fakülte ve bölümlerinin mali yönü ile ilgili şaibeler mahkeme koridorlarına kadar yansıyacağına kendi içinde demokratik yönetim ve denetleme olsa olmaz mı? Ama bu konuyu YÖK’ün kapatılması söyleminden öte açılımla kamuoyu önüne getiren var mı! Bu çevrelerde yapılan öğretim ve araştırmaların bilimsel yönden yeterliliği ve seviyesi, bu konuda ki bütçe kullanımı demokratikçe toplum önüne açılıyor mu?

Yine aynı şekilde bu konuda Türkiye Cumhuriyeti’ne hangi yetkiye dayanarak sayısal isimler bulduklarını düşünmeden ahkam kesenlerin lobileri veya kurumları veya düşünce önderleri bağlantıları legal şekilde kamuoyu önünde gerçekten sivil ve demokratik olarak tartışma cesaretleri var da mı başkalarının demokratik açılımı bu kadar kendilerini meşgul ediyor.

Demokratik açılım ve haklar tartışması, tarafsız gözle bakıldığında hiçte anayasal sistem ve parlamento yasal organı olan kuvvetler ayrılığı ilkesi ile yönetilen ve de özellikle AB normlarına büyük ölçüde uyum sağlamış, Avrupa Örgütlerinde İnsan hakları konusunda ki antlaşmalara taraf ve yükümlülük imzası atmış Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasi sınırlarını ve düzenini tartışmak, üniter yapısını yıkmak mıdır demokratikleşmek. Yoksa İnsanın kişiliğine bağlı haklarının kullanmasının ve yönetime sosyo-ekonomik ve siyasal olarak katılıp denetleme fonksiyonu görmesi midir ?

Denetlensin tabi, her kuruluş yasal kuruluşlarca ve yaptığı (nasıl yaptığı da kendi ihtisas benzerleri arasında) karşılaştırmalarla ve kamu oyuna açık olarak ve de uluslararası kıyaslamalarla önce kendilerinde otodemokratizasyon olgusunu hoşgörülülükle benimseyip uygulasınlar.

Elbette Ordumuzun da böyle gelişmelerin dışında kalacağını hiçbir vatandaşımız tahmin etmez. Ama ben sanırım, askeri branş dışında ki kurumların yönetimleri ordu yönetim kademesinden daha katı ve kapalı çalışma yöntemi içindedirler. Bu konuda en iyi verileri kuşkusuz kuruluş ve sektörlerin istatistik envanterleri ortaya kor.

Herkes her isteğinde samimi olmalıdır. Bunun belirtisi iğneyi önce kendine batırmaktır. Elbette insan hakları açısından demokratik zenginlik sağlanmalıdır. İnsan dünyaya bir defa gelir. Onu da özgürce, kişiye bağlı, vazgeçilmez insan haklarını kullanması ile yaşamalıdır.

20.11.07


Resim: İstanbulbarosu.org.tr



 
Toplam blog
: 376
: 1841
Kayıt tarihi
: 06.07.07
 
 

Hayat herkes için aslında yalnızlıktır. hiç kimsenin doğal garantisi yoktur. (Günlük atüel haberl..