Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Kasım '08

 
Kategori
Siyaset
 

Demokratlık sol için bir önkoşuldur

Demokratlık sol için bir önkoşuldur
 

Bir önceki yazıda önümüzdeki dönem otoriter zihniyete dayanan hiç bir ideolojinin kalıcı olamayacağını, yeni zihniyet ekseninin relativizmle demokratlık arasında olacağını, demokratlığın solun asli özelliği haline gelmesi gerektiğine değinmiştim.

“Demokratlar” günümüzde geçmişte pozitivist olmayan birinci kanalda kendini anlamlandırmış olan “sol” ile yeni bir damar yaratmaktadır.

Bu anlamada demokratlığın sola damgasını vuracak olması, belirli bir insan, bilgi ve tarih anlayışını ima etmektedir.

Önümüzdeki dönemde bireysel ve grupsal farklılıkları anlamlı ve değerli bulmayan hiçbir yaklaşım “sol” olarak adlandırılmamalıdır.

Ayrıca artık “sol” bu farklılıkları tek bir havuzda toplamanın değil, aralarındaki farklılığı koruyarak onları ortak bir iletişim sistemine sokmanın adı olacaktır.

Çünkü demokratlık bireysel farklılıkları bir bütün içinde eritmeye olanak vermediği gibi; onların birbirine değmeyecek şekilde ayrı tutulmasını da anlamsız buluyor.

Bu yaklaşımın altında demokratlığın bilgiye ilişkin anlayışı yer almaktadır. Buna göre insan zihninin sınırlamaları, onun operasyonel ve yararlı olmasını engellemese de, dış dünyaya ilişkin nesnel gözlemler yapmasını engellemekte; yani insanoğlu algıladığı gerçekliğin aynen dış dünyada var olduğunu iddia edemez.

Biz insanlar kendi öznelliğimize mahkumuz ve ancak bir araya gelerek kendimiz için bir “nesnellik” yaratmakla yetinmek durumundayız. Bunun anlamı, siyasi önermelerimizin bizi aşan bir “doğru”luğunun olmamasıdır. O kadar ki yaşayan tüm insanlar olarak belirli bir önermede anlaşsak bile, gelecek nesillerin aynı konuda ne düşüneceğini bilmediğimiz için siyasi tercihlerimizi bu ihtimali düşünerek yapmalıyız.

Demokratlığın zorunlu olarak öne çıkardığı nitelikler; “katılım ve ikna mekanizmaları”, bu ikisini mümkün kılacak olan “şeffaflık ve ademi merkeziyetçi uygulamalar”. Bunlar var olan ideolojinize moda olduğu için eklemlenecek nitelikler değil zaten demokratlığın gereği olarak ideolojinizin parçası olması gereken niteliklerdir.

İnsanlar ancak bir araya geldiklerinde ve karşılıklı rızaları ile bir sistem kurduklarında, o sistem istikrarlı ve kalıcılık yaratan bir sistem olabilir. Bu anlamda demokratlık İnsan toplumlarının kendi doğrularını yaratma sürecinde o toplumun kişi ve gruplarını birbirine mahkum ediyor.

Bu bilgi anlayışı sadece bugünün siyasi kurgusunu değil, geleceğin kuramsal algılamasını da belirlemektedir.

Demokrat zihniyet açısından toplumsal tarihin herhangi bir yönünün olması söz konusu değildir; kapitalizmden sonra sosyalizm gibi.

Toplumlar önlerine çıkan seçenekler arasından kendi öznel algılamaları doğrultusunda bilinçli ya da bilinçsiz tercihler yaparlar ve değişirler.

Bu değişimlere şu ya da bu yönde anlam yükleyerek onları kendimiz için nesnelleştirmek, bu nesnelliğin gerçekten de tarihin özsel niteliğini oluşturduğunu kanıtlamaz.

Mutlak doğruların olmadığı ve hiçbir insanın kendi görüşünün bir parçasının bile somut insanları aşan bir evrensel doğruluğa sahip olduğunu öneremediği bu anlam dünyasında, siyasetin meşruiyeti sadece toplumun içinde bulunabilir.
Demokrat zihniyet pozisyonunu içselleştirerek solun, doğrudan topluma inmesi ve siyaseti orada oluşturması gerekmektedir.

Böylece sol, hayali/”soyut” bir tarih ve gelişme paradigmasından kurtulup; “somut” toplumsal taleplerin özgürlük ve eşitlik yönünde yoğrularak siyasete dönüşmesinin adı olacaktır.

Geleneksel sosyalist sol anlayış teoriden hareketle topluma yaklaşmakta; onu ajite ederek kendi düşüncesine kazanmaya çalışmakta başarısızdır. Çünkü günümüz insanı için ideolojik toplumsal değerler yani insanlığın dışından insanlığa seslenen yaklaşımlar gücünü hızla yitirmektedir.

İnsanlar ve gruplar kendi farklılıklarını koruyarak, dolayısıyla “katılarak”; “bilgi ve yetki paylaşımı” içinde yeni bir toplum düzeninin arayışı içindedirler.

Bu kişi ve gruplara hitap edebilen ideolojiler geleceğin siyaset yelpazesinin solunu oluşturacaktır.
Relativizme dayanan liberalizm ve postmodernizm gibi yaklaşımlar ise aynı yelpazenin sağını oluşturacaktır.

Burada ve paylaştığım bir çok yazıda geçen demokratlık kavramı geçmişin kavramsal dünyasında yaratılmış olan demokrat tanımından farklıdır; liberal veya sosyal kelimelerinin ardına ihtiyaç olduğu oranda eklenen pragmatik bir siyaset cihazı değildir. Demokratlık kavramı tüm siyasi tavırların ve ideolojilerin temeline inen bir zihniyet pozisyonudur.

Modernliği hazmedememiş bir ülkede postmodern bir dünya ile karşı karşıyayız, tüm dünya relativist otoriterlikten, demokratlığa yöneliyor, demokrat olmak için önce relativist olmak gerekmiyor; bu değişimi ülkemizde yakalayabilir. Türkiye’nin bunu istemesi gerekir.

Bu anlamda sol hareketin Türkiye’deki misyonu toplumsal taleplerin evrensel değerlerin süzgecinden geçirilerek siyasete yansıtılmasıdır. Bu Türkiye'nin demokratik değişim sürecinin siyasal yapılanmasının politik taşıyıcısı olabilecek demokrat bir harekettir.

Sol siyasetin temeli, kaçınılmaz olarak demokrat zihniyete ve onun uzantısı olarak meşruiyeti toplumda arayan bir pratiğe dayanacaktır.

 
Toplam blog
: 444
: 1284
Kayıt tarihi
: 13.09.07
 
 

MB zengin kültürel bir eksen; düşüncelerimizin buluştuğu, tartıştığımız, birbirimizi etkilediğimi..