Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Mayıs '14

 
Kategori
Güncel
 

Denetleme yaparken, "olmaz bir şey" deyip "görmezden gelmek"

Denetleme yaparken, "olmaz bir şey" deyip "görmezden gelmek"
 

Tamamı değil; ama formalite olan denetlemeler de az değil...


İŞ YERLERİ VE KURUM DENETLEMELERİNDE, YASAL VE VİCDANİ SORUMLULUK...

Başlarken...

Ülkemiz insanının en rahatsız olduğu konulardan biridir, birileri tarafından denetlenmesidir. Çoğu kez denetlemelerde şunlar denir;

"Bu işyerini, bu kurumu benden iyi kim bilir ki; gelsinler bakalım; hepsini ayakta uyuturum"

Bu biraz abartılı bir deyiş ama, görev yaşamımda büyük küçük 40-50 denetleme geçirmiş, 10'dan fazla da denetleme yapmış bir kişi olarak, "denetlenen" ve "denetleyen" psikolojisini biraz bildiğimi sanıyorum. 

SÖZDE DENETLEMELER...

İç denetlemeler...

Denetlemeleri, genel olarak "İç denetimler" ve "dış denetimler" diye ikiye ayırabiliriz... İç denetimler de, "günlük" ve "haftalık" gibi belgelere geçmeyen, hatanın görüldüğü yerde "bunu düzeltin" şeklinde şifahi uyarılardır... Bu hatalar, genellikle bir sonraki denetlemeye  kadar düzeltilebilecek hatalardır. Ancak, denetleyici, görevini iyi yapıyorsa bunu takip eder...

Görevini iyi yapmayan denetleyici ise, bazı işçiler ya da memurlar tarafından, "efendim, burada bir aksaklık var; ilerde başımıza iş açabilir" uyarısına  "boş ver, olamaz bir şey" diyerek işi geçiştirir ve bir üst amirine bunu iletmez... Bir anlamda "görmezden gelir"...

İşine ve kurumuna hakim olan işyeri sahibi ve  kurum amirleri, bazen de, "haberli" ve "habersiz" denetlemeler yaparlar...

Haberli denetlemelerde, daha önceki denetlemeler de görülen hatalar, eğer daha önce düzeltilmediyse, acele ile düzeltilmeye çalışılır. İşyeri sahibine ve kurum amirine güzel bir tablo sunarlar... Aradan kaçmış yani düzeltilmemiş olanlar varsa, işte o zaman işyeri sahibini ve kurum amirini "uyutma" pozisyonuna geçilir...Bu çoğu kez de başarılır...

Dış denetlemeler...

Bu tür denetlemeler, genelde devlete bağlı ve devlet  kontrolündeki işyerlerinde ve kurumlarda yapılır... Bu işyeri ve kurumlardaki  "iç denetlemeler" yukarıda anlatmaya çalıştığımdan farklı olmaz... Çünkü, bu işyeri ve kurumların amirler ile, aynı işyeri ve kurumdan seçilen denetleyiciler arasındaki arkadaşlık ilişkiler, denetleme sırasında psikolojik olarak çoğu kez olmasa da bazen "kayırma" işin içine girebilir...

Denetleyicileri dışarıdan olduğu denetlemelerde ise, durum biraz daha farklıdır... Bu denetleyiciler en sıklıkla 6 ay ya da bir yıllık aralılarla yapılır ve denetlemelerde görülen aksaklıklarla  ilgili belgeler düzenlenir...

Bu tür denetlemede, arkadaşlık ilişkileri çok daha azdır... Bu nedenle, bu tür denetlemede "kayırma" işi çoğu kez mümkün olmaz ve de tehlikelidir... Ama, "uyutma" işi, ehil kişiler tarafından başarı ile uygulanabilir... Çünkü denetleyiciler, işyeri ve kurumun yabancısıdırlar; belki bazıları ilk kez gelmiş bile olabilirler... İşyeri ve kurum yöneticileri, örneğin, güncelimizde olan "Soma Madenleri İşletmeciliği", idari ve teknik yöneticileri, denetleyiciler, madenlerin en iyi çalıştığı, aksaklığın en az olduğu bölümlere götürebilir... Yapılan açıklamaları ve verilen bilgilerin çoğu da gerçeği yansıtmayabilir... Raporlar düzenlenir, Görülen aksaklıkların en kısa zamanda düzeltileceğine dair, denetleyicilere teminat verilir...

Denetleme sonunda, işyeri ve kurumun üst düzey yöneticileri ile güzel bir akşam yemeği yenir ve denetleyiciler, görevlerini yapmanın rahatlığı ile geldikleri yere dönerler...Denetleyiciler gittikten sonra, şamata başlar..."Amma da uyuttuk adamaları haa!" diyerek, kahkahalar atarlar... Bu kadarla da kalmazlar; denetleyicileri, teker teker eleştirirler, "ne bilgisizlikleri kalır ne de saflıkları"...

Denetlenenlerin ve denetleyenlerin en büyük şansları, denetleme sırasında, denetledikleri işyerinde ya da kurumda ölümlü bir kazanın olmamasıdır...

ŞİMDİ GELELİM, SOMA HOLDİNG'İN İHMALLERİNE...

İşadamı Alp Gürkan, 2005 yılında Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu'nun açmış olduğu ihalelere girerek, "rödovans" karşılığında Soma madenlerinin işletmesini almış ve aynı yıl Soma Holding'i kurmuştur.

"Rödovans", kısaca, ruhsat sahibi olan madenci, işletme iznini devretmesi ve bunun karşılığında "rödovans" bedeli denen bir pay almasıdır... Yani anladığım kadarı ile "rödovans", kiralama anlamına gelmektedir.

Basit bir örnekle,  TKİ'leri  "ev sahibi", Holding Başkanı Alp Gürkan da "kiracı" olmaktadır.

Holding Başkanı, yani "kiracı", yeni kiraladığı daireyi, önce şöyle bir dolaşıp eksiklerini ve gediklerini(badanası, boyası, elektrik tesisatı, muslukları, tuvaleti, banyosunu) tespit edip onarmaz ve yenilemez mi?

Acaba, kendi ifadesi ile 1983 yılından bu yana maden işi ile uğraşan Alp Gürkan, yeni kiraladığı ya da işletmesini üstlendiği madenin de buna benzer bir denetimini, teknik bir heyet kurarak(madenin elekktrik sistemi, trafo, sensör, gaz maskesi, çeşitli ölçüm aletleri, "yaşam odası" gibi...) yapmış mıdır? .Ayrıca, yeni bir çalışma düzeni ve yeni bir personel planı yapmış mıdır? Yoksa, bunlara hiç bakmadan eski düzenle çalışmaya devam mı etmiştir? Üretimi artırmak için de, yeni teknik araçlar kullanma yerine kazma ve kürekli fazladan işçi mi çalıştırmıştır?

Ayrıca, İşletme sahibi, yukarıda açıklamaya çalıştığım; günlük, haftalık, aylık gibi sıralı iç denetimleri yapmış mıdır? Örneğin, madencinin ilk koruyucusu gaz maskeleri, madenin gaz ölçme cihazları, elektrik sisteminin olan ve ilerde olması olası olan hataları tespit edilmiş ve gerekli önlemler alınmış mıdır?

Yapılmamış ki, ilk incelemelerde gaz maskelerinin çoğunun çalışmadığı ve çoğunun da son kullanım tarihlerinin geçmiş olduğu belirlenmiştir. Tehlikeli gazları ölçme aletleri de sağlıklı olmamalı ki, facia günü, madendeki karbondioksit gazının, tehlike sınırını 10 kat aştığı tespit edilmiş.

Bunların hepsi, daha ayrıntılı soruşturma ve inceleme sonrasında açıkça ortaya çıkacaktır...Tam burada, İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası'nın 4. maddesini hatırlatmak isterim :

Bu madde, aynen şöyle : "İşverenin çalışanların sağlığı için her türlü tedbiri alması bir zorunluluk olarak belirtilmiştir. Bu bağlamda en son teknoloji neyse onu kullanmaları da yararlı bir gereklilik olarak madde halinde yazılmıştır".

Bence, bu faciada Holding sahibinin en büyük hatası, madende, 301 madencinin, belki de çoğunun hayatını kurtarack olan "yaşam odası" ya da "yaşam odalarının" yapmamasıdır...Mevzuatta olmaması, belki işvereni cezadan kurtarır; ama vicdani cezadan kurtaramaz.

Bu konuda Yargıtay 10. Dairesi şu açıklamayı yapmış : "Soma'da, mevzuattaki tüm tedbirlerin alındığı sonucuna varılsa da işveren, sorumluluktan kurtulamayacak. İşveren 'yaşam odası' gibi ölümleri azaltabilecek tedbirlerin, 'yasal zorunluluk olmadığı iddiasında' bulunamayacak"

DEVLETİN VE HOLDİNG'İN ÇIKARLARININ KESİŞTİĞİ BİR NOKTA VAR...

Yukarıda biraz açıklama yaptığım "rödonans"(Kiralama, geriye döndürme) konusunda, devlet ile madeni kiralayan işletme arasında, konuyu biraz daha girince, "çıkar birliği" demesek de, "daha fazla gelir" elde etmek gibi bir ilişki var gibime geldi.

Devlet, her anlamda, maden ruhsat sahibini muhatap olarak kabul etmekte ve "rödonansçı"nın, yani kiracının davranışları sonucunda gerekirse  ruhsatının iptaline kadar yaptırımlar söz konusu olmaktadır.

Ama, buna rağmen, "rödonans" sahibi yani kiracı, üçüncü kişi ve kuruluşlarla sözleşme yapabilmekte olup, bunu da devlete bildirme zorunluluğu bulunmamaktadır.

Soma Holding'in, devlete danışmadan kullandığı bu ayrıcalık, hem devletin maden üzerindeki kontrolünü zayıflatan; hem de üçüncü kişi ve kurumlarla yaptığı kontrolsüz sözleşmeler, bir yandan Holding'in daha fazla kazanmasına ve dolayısıyla da devlete daha fazla pay vermesine yol açmıştır,

Nitekim, son 10 yılda, TKİ'nin "rödonans üretimi"nin 11 kat bir artış yaptığı yazılmaktadır...Bu bir anlamda TKİ'nin kasasına da o katta bir para girmesi anlamına gelmektedir.

Medyadan edindiğim bilgilere göre, Soma Kömür İşletmeleri A.Ş., 2012 yılında 2 kez,2013 yılında 2 kez, 2014 yılında da 13, 14, 17 ve 18 Mart'ta "iş sağlığı ve güvenliği" yönünden teftiş edilmiş ve mevzuata aykırı bir durum olmadığı belirtilmiştir...2005 yılında, işletme ruhsatı alan bu madenin, 2012'ye kadar yani 7 yıl hiç mi denetleme yapılmadığı aklıma takıldı...

Bloğumun başında, deneyimlerimin bir yansıması olan "SÖZDE DENETLEMELER" başlığı altında anlattıklarım, umarım soruşturma ve incelemeleri yapanların da aklına gelir. Hazırlanacak iddianameler ve verilecek kararlar, yine umarım ki, hak ve adalet ölçüleri içinde olur...

ÖZEL NOT : Madenci değilim, bu bloğu yazarken , "rödonans" gibi, ilk kez duyduğum terimlerle karşılaştım... Bu nedenlerle, teknik hatalar ya da yanlış tespitler yaptıysam özür dilerim... Düzeltilmesini de isterim...

cdenizkent

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..