- Kategori
- Deneme
Denge
Yaşam ustalarının tutturduğu DENGE (Görsel alıntıdır)
Çoğumuz için belirleyici olan “maddi sorunlar” yanında, kendi kabımıza sığmak veya sığamamaksa eğer;
Asıl sorun yaşadığımız çevreyi veya bildiklerimizi yeterli görmeyip, ortalığı taşırmadan bu “portenin” dışına taşmak değil midir?...
*
Düşünmek ama hissetmemek,
Bakmak ama görmemek!...
*
Görebilmenin ve hissedebilmenin kendi düşüncelerimizde, duygularımızda ve toplam olarak kişiliğimizde ne denli değişikliklere yol açabileceğini ve aslında ne kadar büyüyebileceğimizi fark edebiliyor muyuz?
Müthiş bir eleştirmen olan yazar öyle bir makale yazar ki;
Etmedik laf bırakmaz...
Bunun üzerine eleştiriden payını alanlar bir araya gelerek, yazarı “dövmeye” karar verirler.
Bir gün, yolunu kesip tacize başlarlar:
— Sen bizim hakkımızda yazmışsın, atıp tutmuşsun, sana eşek sudan gelinceye kadar vuracağız!...
Yazar ortalığı yatıştırmaya çalışsa da başarılı olamaz, dayak yemeye razı olur çaresiz.
Peki, der:
— Bir şartla, ilk sopayı içinizden en çirkinleşeniz vuracak…
Dayakçılar bu şartı kabul eder...
Ancak ilk sopayı vurmak için kimse öne çıkmayınca, bu dayak faslı da yarım kalır.
* * *
Yazıyoruz çiziyoruz ama asıl olan,
Gerçek yazarların tutturduğu tadına doyulmaz üslup…
Görüşlerine katılsak da katılmasak da;
Durumunu hazmetmiş insanların ulaşabildiği inanılmaz tevazu,
Kişilerin iç dünyasını “uçurabilme” gücü ve denge…
İşte ancak yaşam ustalarının başarabildiği bu durum,
En çirkinin bile içindeki güzele hitap edebilme sanatı değil midir?