Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Temmuz '13

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Deniz-Balık ve lokma tatlısı... işte Bodrum Gümüşlük'teyiz

Deniz-Balık ve lokma tatlısı... işte Bodrum Gümüşlük'teyiz
 

Keyif dolu ve araştırmacı ruhlu gezilerimizden birinde, bu kez Bodrum'un en beğenilen koylarından, Gümüşlük'teyiz. 
 
Bodrum Yarımadası'nın batısında yer alan bu küçük balıkçı köyü, antik dönemde "Myndos" kentinin kurulduğu bölgede yer alıyor. Bu dönemden çok fazla kalıntı maalesef artık görünürde kalmasa da, arkeolojik sit alanında bulunması sebebiyle, yapılaşma olmadan korunması sayesinde, tarihten gelen kimliğini muhafaza ederek ve doğallığından ödün vermeyerek, tarih boyunca denizcilere ev sahipliği yapmış, sakin bir tatil beldesi Gümüşlük...
 
Aynı zamanda pek çok ünlü simanın da kafa dinlemek ve gözlerden uzakta Bodrum'un keyfini özgürce sürmek için tercih ettiği bir yer...
 
Çocukluğumda, dizlere bile gelmeyen denizinin içinde, dalgakıran amaçlı olarak yapıldığı sanılan, geçit kalıntıları üzerinden yürüyerek, biraz ilerideki Tavşan Adası'na çıkmışlığım da vardır. O taraflara yolunuz düşerse, tavsiye ederim, bence tadılması gereken, eğlenceli bir deneyim... 
 
Hele de unutmaz ve yanınızda bir kaç "havuç" götürürseniz, buradaki  hoplaya zıplaya koşturan tavşan kardeşler de bu ziyaretinizden çok memnun kalırlar, eminim:)
 
Gümüşlük sahilinde aynı zamanda Bodrum'un en popüler balık restaurantları da sıra sıra dizilmiş halde.
 
Rekabetten ötürü, garsonlar tarafından, bu dar sahil yolundan gelen geçen herkese "Büyrüüyn, hemen deniz kıyısında, en kafa masada yerim var abi. Taze meze, enfes balık, hepsi bizde, masanızı hemen hazırlayalım mı abi?" şeklinde, insanların üzerine biraz fazla ısrarla gelindiğini düşündüğüm bir ortamı var maalesef.
 
Yine de burada bir balık yemek artık bizim için bir ritüel halinde... En son geçen sene büyük vaadlerle götürüldüğümüz Gümüşlük Mimoza Restaurant'da, hiç bir şeyde aradığımız lezzeti bulamayıp, tam bir hayal kırıklığı yaşayarak, Beyaz Peynir, Kalamar ve Ekmekle açlığımızı bastırıp, üstüne de oldukça anlamsız kabarık bir hesap ödeyerek kalkmışlığımız olduğundan, bunları silmek istercesine, bu sene güzel anılar yaşamaya geldik işte yeniden.
 
Bir yandan da Çökertme Kebabı ve Gelincik Şurubuyla, şu çok methedilen Gümüşlük Limon'da güneşin batışını ve manzaranın tadını çıkartmayı da düşünsek de, sağa sola sormamız sonucu, sahilde kimse adresini bilemeyince, aslında buralarda değil, Gümüşlük'ten Yalıkavak'a giden yolda olduğunu öğreniyor ve ister istemez vazgeçiyoruz.
 
Sonuçta daha sonra ayrı bir yazıda detaylı anlatacağım başka iyi bir yerde, yine yüksek fiyatlı ama bu kez en azından zevkimize hitap eden bir balık ziyafeti çekmemizin ardından, garsonun saydığı tatlı alternatifleri o an için, pek bize hitap etmeyince, kalkıp, hem yürüyüş olsun, hem de bakalım, başka neler var diye bir uçtan diğer uca, Gümüşlük sahilinde kumların üzerinde geziniyoruz.
 
İşte bu esnada gözümüze bir Lokmacı takılıyor. Şerbetli tatlılara çok düşkün bir olmadığımdan belki, Tulumba tatlısı, Lokma tatlısı gibi şeyler, favori listemde daha sonralarda gelir. 
 
Küçükken annem Revani yaptığında bile, çatalla iyice ezer ve bu sayede şerbetini azaltarak, kek niyetine yemeğe çalışırdım. Belki de dişimi ağrıtacağından korkardım, ne bileyim, vardır bir sebebi:)
 
Lokmalara uzaktan bakınırken, vitrinin arkasındaki bey, "henüz yeni çıktı, dumanı üstünde" diyor ve ısrarına karşılıksız kalmayarak, bir tane denemeye karar veriyoruz.
 
Ben yine çok heyecan duymayan bir tavırla, bir tanesine kürdan batırmaya çalışıyorum ve öylesine tadına bakıyorum ki, o da ne? Bu hiç o yağını çekmiş, ağır kızartma kokulu, aşırı şerbetli bilindik lokmalardan diil! Onlar Lokmaysa, peki ya, bu ne o zaman? :)
 
Hem sıcacık, hem olması gerektiği kadar tatlı, kızartma kokusu yok ve çok hafif. Bir porsiyonun yetmeyeceğini hemen anlayıp, uzaklaşmadan ikincisini de sipariş ediyor ve iki saniyede silip süpürüyoruz.
 
Hiç ummadığım şekilde Belediye tesislerine ait böyle bir Lokmacı'da sadece 5 TL'ye satılan bir Lokma'da aklımız kalarak ve ardından yöresel hediye ürünlerin sergilendiği gece pazarına da uğrayarak, bu seferlik Gümüşlük'ten mutlu mesut ayrılıyoruz.
 
Toplam blog
: 230
: 5958
Kayıt tarihi
: 03.04.13
 
 

Öncelikle "Üşengeç Şef"e olan ilginiz için sizlere teşekkür ederim. "Şef" denilince aklınıza heme..