Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mayıs '10

 
Kategori
Siyaset
 

Deniz Baykal'ın yatı...

Deniz Baykal'ın yatı...
 

Bildiğim kadarı ile zevkler ve renkler tartışılmaz. Bu neden tartışılıyor ki ?


Fark ettiniz mi bilmiyorum. Bugünlerde siyaset gündemi yalnızca CHP. Ve sanki basın iki ayrı cepheye ayrılmış gibi. Kimileri, CHP’ye gizliden veya açıktan destek veriyor –ki bu CHP’li olduklarını göstermez- kimileri de CHP’yi bir şekilde tükaka edip, iktidarın grileşmeye başlayan yıldızını parlatmaya çalışıyor. Bir kısım medya, kurultay bittiğinden beri CHP’ye ve Kılıçdaroğlu’na veriştirip duruyor, izliyorsunuz, okuyor ve duyuyorsunuzdur. Bunun sebeplerini tartışırız ama ben bu ilk paragraflarda önce şu konuyu tartışmak istiyorum.

Bildiğiniz üzere, basit, ahlaksız, çok çirkin ve hukuk dışı bir komployla karşı karşıya kalmış olan CHP’nin gelenekselleşmiş genel başkanı Deniz Baykal, bir çok kesimi üzen, birçokkesimi sevindiren o üzüntülü bir o kadar da herkesi şaşkına çeviren hamlesiyle, yıllarını verdiği ve neredeyse son 20 yılın tartışmalı da olsa tek başkanı olduğu CHP Genel Başkanlığı’ndan istifa etti. İşte ne olduysa bundan sonra oldu.

O gün, bugündür, Baykal’a yapılan iğrenç ve çirkin saldırının bir komplo olduğu konusunda herkes hemfikir. Fakat bu çirkin komployu kim yada kimlerin yaptığına dair pek çok şey konuşuluyor, pek çok şey dönüyor ortalıkta. Baykal, bu işin içinde hükümetin ve AKP’nin olduğu konusunda fikir beyan etti. Kimileri bunun dış güçler ve ekiplerin işi olduğu konusunda fikir beyan etti. Ama bu dış güçlerin ne olduğu konusunda sağlam bir dayanakları olmadı. Ama bazı analizler karşısında bunun CIA’in işi olduğunu iddia edenler çıktı. Televizyon’da canlı yayında bir zat, bu komplo işinin “İngiltere menşeeili, mason locası merkezli” olduğunu iddia etti.

İlginçtir, kimse nereden bu fikre vardığını sormadı. Komplonun AKP içinden yapıldığını savunanların potansiyeli fazla olmasına rağmen, AKP içinden de bu işin CHP içindeki Baykal muhalifleri tarafından yapıldığını söylediler. Gelinen noktada bu işi kimin tezgahladığı tam olarak belli olmasa ve de bunu bulmanın neredeyse imkansız olduğu bilinmesine karşın, bugün ortaya atılan bir başka iddia da bu işin Israil menşeli, Mossad tarafından yapılabileceğini işaret ediyordu. Bu tezlerini dolduran fikir ise Akp hükümeti ve Başbakan Erdoğan’ın Israil ile “one minute” sonrası yaşanılan gerilimler ve karşılıklı restleşmeler. Ve iki ülke arasını açan anti-diplomatik ilişkiler..

Hatice’ye değil, Netice’ye bakalım..

Komlo’yu kimin yada kimlerin yapmış olduğu inanın beni ilgilendirmiyor. Baykal’ın bu şekilde gitmesini sanırım kimse istemezdi ama Hatice’ye değil neticeye bakarsak, Baykal’ın görevinden istifa etmesi, hayırlara vesile olacktır. Nitekim de bir rüzgar haline dönüşen istifa esintisi, fırtına olmak üzere. Çünkü, Baykal’ın koltuğuna oturan Kılıldaroğlu ciddi bir rüzgar estirmişe benziyor. Kurultay’daki hava bunun göstergesiydi ve daha şimdiden, eski küskünlerin CHP’ye dönüş sinyalleri vermesiyle birlikte CHP’ye yoğun katılımlar olmaya başlamış. Hatta, bulundukları parti ve oluşumlardan istifa ederek CHP’ye gelenlerin bir hayli fazlalaştığı bilgisini okuyoruz. Bu bir değişim ve gelişimin fotoğrafıdır.

Baykal kalsaydı ve kurultaya yine tek aday olrak gidilseydi ne olurdu ? İnanın, benim gözlemim bugünkü bu rüzgarın esintisinin yarısı kadar olmayacağı ve her şeyin yine eskisi gibi olacağı doğrultuda olacağıdır. Parti şimdi bu rüzgarı biraz da kendine estirip, gerçek bir değişim ve gelişim göstermelidir. Bugünkü iktidarın gerçek ve tek alternatifi olduğunu ispatlamalıdır. Yoksa rüzgar estiği gibi aniden durabilir de..

Bir başka konu da Deniz Baykal’ın yatı. Bu da son iki gündür çok konuşuluyor. Bu fikri ortaya atan da, bu iddianın arkasında şiddetle duran da Fatih Altaylı. Mesele neydi ? Baykal’ın yaklaşık 500 bin TL olan İngiliz bandıralı bir yat/tekneyi satın aldığıydı. Mesele neden ayyuka çıktı ? Şimdi sorgulayalım mı beraber ?

1- Deniz Baykal, cebinden 500 bin lire verip, bir tekne alamaz mı ? Buna hakkı yok mudur ?

2- Bu bir suç yada gayri ahlaki bir durum mudur ? Yoksa bunu ‘sosyal demokratlıkla mı’ bağdaştırıyorlar?

3- Baykal’ın bir tekne almasıyla, CHP genel Başkanlığı’ndan istifası arasında bir bağ kurulabilir mi ?

4- Sayın Başbakan’ın oğluna bir ‘gemicik’ almasıyla, Baykal’ın kendisine bir yat/tekne karşımı bir deniz aracı alması arasında bir karşılaştırma mı yapılmak isteniyor?

5- Baykal ısrarla ‘ben böyle bir tekne almadım’ demesine karşı, birilerinin ‘hayır aldın’ demesi ne kdar ahlaki ve ne kadar hukuki bir durumdur?

6- Baykal’ın altında 1997 model bir otomobil varken, kalkıp hem de tamamı peşin 500 bin lira verip bir yat alması mantıklı mıdır?

7- Ve son soru : Baykal böyle bir tekne almış olsa bile, bu kamuoyunu neden ve ne kadar ilgilendirir?

Bugün benim de cebimde param olsa, belki ben de alırım bir tane. Bunu 'sosyal demokrasi' ve 'sosyal adaletle' ilişkilendirmek ne kadar doğru olur ? Bunun ötesinde bu kimseyi de ilgilendirmemeli. Zira Baykal’ın özel hayatı gibi, onun tekne alması da bir vatandaş olarak beni ilgilendirmiyor. Ortalıkta o kadar malzeme varken, halkın bilinçlendirilmesi, bilgilendirilmesi gerekirken, bu konuyla kamuoyunun meşgul edilmesi ve de bir dezenformasyona uğratılması da o kadar saçma ve abesle iştigaldir..

../..

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..