Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Erdoğan Özgenç DOST MECLİSİ

http://blog.milliyet.com.tr/erdoganozgenc

10 Şubat '13

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Deniz kızı Eftelya...

Deniz kızı Eftelya...
 

Aşklara öylesine büyük saygım vardır ki geçmiş zamanlarda yaşanmış ve mitolojik hale gelmiş “aşklarla” ilgili anlatılanlar hep dikkatimi çekmiştir.

Herkesin bir öyküsü mutlaka vardır ancak bazı öyküler vardır ki bizlere hem yol gösterir hem de yaşanış biçimleri hüzünlenmemize neden olur.

İşte özellikle bizim gençlik dönemlerimizde çok sıkça duyduğumuz Deniz Kızı Eftelya’nın mitolojik öyküsü…

Bu öykü yaşanmış bir öykünün halk arasında efsaneye dönmüş aşk hikâyesidir.

Yıl çok eski, asılar önce yani 1730 Yer: Elbiz Uzunkum “Ağlayankaya” yöresi.

Yörenin en varlıklı tüccarı ve ağası Dimitri. Nam-ı diğer Dimitri ağa sahip olduğu mısır buğday ve üzüm bağlarının yanı sıra iki yüz elli baş koyun ve bağındaki malikânesinde eşi ve evin tek kızı Eftelya ile hayatını sürdürmektedir.

Birkaç ırgat ve anası ile yaşayan iki yüz elli baş koyundan sorumlu öksüz Mehmet de Dimitri’nin yanında çobanlık yapmaktadır. Haftalardır birbirlerini uzaktan kesen Dimitri’nin kızı Eftelya ve öksüz çoban Mehmet sonunda birbirlerine açılırlar.

Her ikisi de birbirini çok sevmektedir. Çoban Mehmet durumu anasına anlatır. Anası şaşkın ve çaresiz bu işin sonu olmayacağını anlatsa da nafile dinlemez Mehmet…

Kaç kez istemeye gittiyse de her defasında reddedilir. Sonunda ana-oğul kovulurlar çiftlikten. Mehmet çaresiz Eftelya çaresizdir.

Mayıs ayının son günleridir. Gizlice son kez buluşurlar o kayanın üstünde. Yan yana otururlar uzun uzun konuşurlar.

Anlarlar ki bu dünyada kavuşmalarına imkân yok. Sessizce anlaşırlar…

Usulca ayağa kalkarlar yüz yüze gelip birbirlerinin gözlerin içine bakarlar. Birbirlerine sarıldıklarında gözlerinden süzülen yaşlar birbirine karışır…

Hiçbir şey söylemeden öylece dururlar bir müddet. Sessizce anlaşmışlardır onlar. El ele tutuşup gözlerini kapatarak atlarlar denize kendilerini dalgalara bırakırlar çaresiz. Kaybolurlar…

Onlara şahit olan üzerinde oturdukları kayadır ve onların bu durumuna dayanamaz ve ağlamaya başlar.

İşte anlatılanlara göre o günden beri o kayanın gözyaşları hiç dinmemiştir ve sürekli akmaktadır.

Oraları bilenler bilir o kayanın adı “Ağlayankaya” olarak ölümsüzleşir…

Sanal tanışmalar sonrasın da paramparça olan beraberlikler ya da hala ülkemizde bitmek tükenmek bilmeyen “görücü usulü” ile evlenmeler söz konusu olduğu için insanın bu hikâyeleri okuduğunda gerçek “aşklara” sevgilere saygı duymaması etkilenmemesi imkânsız oluyor…

Hala ısrar ediyorum Tanrının insanlara bahşettiği en büyük duygu “sevmek” duygusudur ve “aşkı sevgiyi yaşayacak” yürek vermesidir.

Birkaç gün sonra kutlayacağımız 14 Şubat sevgililer günü öncesinde, yüreğinizin sesine kulak vermenizi ve sevginize sahip çıkmanızı diliyorum.

 

Yürekten sevgilerimle iyi tatiller diliyorum.

 

Erdoğan Özgenç

 
Toplam blog
: 846
: 425
Kayıt tarihi
: 26.06.12
 
 

Emekli banka müdürüyüm ama kart vizitimde "insan" yazıyor. Adana'da ikamet ediyorum. Herk..