Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ağustos '12

 
Kategori
Güncel
 

Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'ndaki Generallerin durumu

Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'ndaki Generallerin durumu
 

Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nda görevli bir general


Kanalın birinde Habertürk Gazetesi Ankara Haber Müdürü Faruk Mercan, canlı yayın konuğu. 

Spiker, sınırlı bilgisi dahilinde, Yüksek Askeri Şura ile ilgili tahminlerde bulunmaya çalışıyor. 

Konuklarına; ''Ne olur, YAŞ'tan ne kararlar çıkar?'' diye sorular sorarak, aldığı yanıtlara göre kendince senaryolar yazıyor. 

''Şu an için, Deniz Kuvvetleri'ndeki 56 amiralin 25'i tutuklu. Sayın Mercan, acaba Yüksek Askeri Şura'daki terfiler konusunda siz ne düşünüyorsunuz?'' 

''Vallahi durum kritik, PKK ile mücadele uzun zamandır devam ediyor, bir de şimdi Suriye ile savaş...' 

Hafifçe başını sallıyor, ''Bir dakika yahu, ben ne dedim öyle?'' gibilerinden ve sonra dili sürçmüşçesine devam ediyor, 

''Yani savaş değil de Akdeniz'de sıkıntılı durumlar var, böyle bütün komutanlar tutuklu iken bu işler biraz problem yaratabilir...'' 

Peki o zaman ne olabilir? 

Bir yol bulunur diye düşünüyorum, mesela albaylar daha hızlı terfi ettirilebilir... 

Doğru adama yanlış soru sormak ile doğru soruyu yanlış adama sormak arasında bir fark var mıdır? 

Eğer yanlış sorunun kendisine yöneltildiği adam gerçekten de doğru ise, size döner ve saçma sapan sorunuzun 'yanlış' olduğunu söyler. Yanlış adama doğru soruyu sorduğunuzda ise, bilmediği konuları sanki biliyormuş gibi yaparak yanıtlama hatasına düşer. 

Deniz Kuvvetleri'nden sözederken amiral yerine general diyebilecek kadar konuya uzak birisinin, yanıtı başka ne olabilirdi? 

''Albaylar daha hızlı terfi ettirilir'' 

Sanki arabayı modifiye ediyor, sağıyla soluyla oynayacak, bir iki de parçayı değiştirecek ve hoooop oldu mu sana, doğan görünümlü şahin... 

Her rütbenin bir görev süresi, eğitimi, deneyimi, birikimi var, kısaca öyle beş dakkada Beşiktaş  durumu değil ama, dışardan bakınca demek ''Al bir kaç albay, bir eline  de kronometre, koşsunlar pistin çevresinde iki tur, nefesi yeteni amiral yaparsın, ne olacak sanki?'' diye düşünüyor kimileri. 

Kendi geleneğinde, bir makam sahibi olabilmek için emek vererek makamı haketmek yerine, 'etekleyerek yükselmek' olan zihniyetin, askeriyedeki terfi sistemine bu bakışını aslında pek de yadırgamamak gerekiyor. 

Şeyh, şıh, mürid, el verdim, el aldım, ben yendim sen kaldın... 

Değil beyler, burası tekke değil. O yüzden de, bekleyenin çorbayı içtiği yer ile askeriyeyi  sakın karıştırmayın. 

Bilimselliği de, aklı da, vicdanı da Samsun'daki sel felaketi ile kaybeden bizler değiliz. Dere yatağına bina yapan zihniyet bizim değil, sizin dünya görüşünüzün sonucu. 

Deniz Feneri bize değil, size 'yol' gösterdi. Bizim yolumuzu ise, gençliğe sadece aklı ve bilimi temel almalarını öğütleyen Mustafa Kemal'in ışığı aydınlatıyor. 

Selamet de, belki sizin eski partinizin adı olabilir ama şimdilerde tükenmeden 'Sabrın sonu selamet' diyenler de bizleriz. 

Peki hala o tüketip susturamadığınız 'bizler' kimler miyiz? 

Sözde adaletin kestiği parmaklar ve sırtlarından kalkındığınız Atatürk Cumhuriyeti'nin rütbesiz evlatları... 

 
Toplam blog
: 344
: 1122
Kayıt tarihi
: 22.07.09
 
 

Okur yazarım. Okur yazarlıktan kastım, okuduklarımı yazmamdır ki, bu yazılarımı genellikle 'kitap..