Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Kasım '11

 
Kategori
Güncel
 

Deniz subayının deniz otobüsünde kaptanlık yapması

Deniz subayının deniz otobüsünde kaptanlık yapması
 

13 Kasım 2011 Yeni Şafak Birinci Sayfası


'İnternet Andıcı' ve 'İrtica İle Mücadele Eylem Planı' soruşturmalarında tutuklu yargılanan Albay Dursun Çiçek, katıldığı bir mahkemede, kendisini bir binaya girerken gördüğünü söyleyen şahide(!),

- Peki o zaman söyle bakalım üzerimde ne renk kıyafet vardı? der.

Şahit kısa bir tereddütten sonra,

-Yeşil, diye yanıt verir.

Dursun Çiçek hafifçe gülümseyerek,

- Ama biz denizciler hep beyaz giyeriz, der.

İyice şaşıran ve panikleyen şahit(!) de bunun üzerine,

- Evet evet, arkadaşlarınız yeşil kıyafetler içindeydi ama sizin üstünüzde beyaz uniforma vardı, der, toparladığı düşüncesinin rahatlığıyla.

Dursun Çiçek ise, şahidin inanılırlık düzeyini ortaya dökebilmenin de iç huzuruyla artık muhtemelen de acıyan gözlerle bakarak,

- İyi de beni gördüğünü söylediğin tarih bir kış ayı ve denizciler yazın beyaz giyerken, kışın ise siyah uniforma giyerler, diye konuşmayı bitirir.

Artık söylenecek söz kalmamıştır, her şey anlayana o kadar da açıktır ki.

Balyoz, Taraf gazetesinin bir yazarına posta ile gönderildiği iddia edilen belgeler(!)'in gazete tarafından yayımlanmasının ardından, savcının soruşturma açması ile başladı. Sonra herkes bir şeyler iddia etti,  ardı arkası kesilmedi bir türlü. Tutuklu yargılananlar daha iddianameyi bile görmeden sürekli suçlandılar.

Ne zaman ki diskler ortaya çıktı, o zaman suçlananlar ve yakınları, çeşitli yazılarla bu delillerin düzmece olduğunu teker teker ortaya dökmeye başladılar. Mahkeme devam ettiği için bu konuda yazacaklarım şimdilik bu kadarla sınırlı kalsın.

Yeni Şafak gazetesi de subayların hep bir takım işlerin içinde olduğunu haber adı altında iddia etti durdu. Okurları da inandılar, ''Koskoca adamlar herhalde bildikleri bir şey var ki bu kadar yazı yazıyorlar'' dediler. Bu yazılar yine ihbar kabul edildi, yine savcılar yine tutuklamalar...

Kısaca 'gazetede haberi çıkan subay içeri alınıyor' gibi bir algı oluştu insanlarımızda. Bugün Yeni Şafak gazetesinin manşetinde yine bir deniz subayı görünce dedim ki ''Aha gitti gene biri''. Sonra dikkatle haberi okumaya başladım. Manşet 'Gemisini kurtaran kaptan', diye atılımış yanında da bir fotoğraf, üstünde 'Kartepe Deniz Otobüsünün Kaptanı Cumhur Tunçel ' yazıyor. İyi de fotoğraftaki kişi deniz otobüsünün kaptanı olamaz, çünkü şapkasından da belli olduğu gibi o kişi bir deniz subayı.

Muhtemelen olay sırasında gazetenin muhabiri ve bir de fotoğrafçısı olay yerine gittiler. Tahminime göre, Sahil Güvenlik Komutanlığı'na bağlı deniz komandoları deniz otobüsüne girip müdahale ederken, resmi uniformalı bir komutan da kenardan üstlerine konu ile ilgili telefonda bilgi veriyordu. Bir önceki Sahil Güvenlik Komutanı Koramiral Can Erenoğlu 'Balyoz' davasından tutuklu olarak yargılanırken, onun yetiştirdiği askerleri tereyağından kıl çeker gibi görevlerini layıkıyla yerine getirip teröristi etkisiz kıldılar.

Terörist öldürülüp, rehineler tahliye edilirken deklanşöre basan fotoğrafçı yanında bulunan birine ''Bu deniz otobüsünün kaptanı kim?'' diye sormuş, o da çenesinin ucuyla ''İşte bu'' diye uzaklarda bir yerleri göstermiş olsa gerek.  Belki de şu anda işinden olmuş ya da pazartesi mesai saatini evde çaresizce bekleyen fotomuhabiri de deklanşöre basıp, ''Kaptan''ı kadraja oturtmuş olsa gerek.

Sonra gazeteye geçilen haber, gazetenin haber merkezinde cumartesi gecesi mahmurluğunda dalgın bakışlar ve oldu mu sana mesai saatleri sonrası maaşı yetmediği için deniz otobüsünde kaptanlık da yapan deniz subayı. 

Hadi fotoğraf neyse gülüp geçilir unutulur da, ya bir savcı da bunu ihbar kabul edip Ergenekon, Balyoz falan deyip subayı içeri almaya kalkarsa, o zaman yandı gülüm keten helva. 

 
Toplam blog
: 344
: 1122
Kayıt tarihi
: 22.07.09
 
 

Okur yazarım. Okur yazarlıktan kastım, okuduklarımı yazmamdır ki, bu yazılarımı genellikle 'kitap..