Deniz Suyu Ne Kadar da Tuzlu!

Deniz suyunun tuzlu olduğunu ve bu sebeple içilemediğini hepimiz biliriz... Aslında bu tamamıyle doğru değildir. Doktor Bombard isminde bir Fransız, yanına hiç su ve yiyecek almadan, yelkenli şişme bir botla Atlas Okyanusu'nu geçmişti...


Alize rüzgârları onu istediği yöne götürürken Bombard, tutabilirse çiğ balık yiyor, yoksa çok ince bir ağın yardımıyla topladığı küçük karideslerle ya da denizin yüzeyine yakın yaşayan, tadı kötü lâkin besin gücü yüksek olan "plankton" adındaki minicik hayvancıklar ve yosunlarla karnını doyuruyordu. Su ihtiyacını ise, limon gibi sıktığı balıklardan çıkan sıvıyla karşılıyordu. Bu sıvı, hayli kötü bir tadı olmasına rağmen çok az tuzluydu.


"Balık avlayamadığı zaman Doktor Bombard ne yaptı, su içmedi mi" diyeceksiniz. Bombard, bu konuda, aşırı susamayı beklemeden, ilk susuzluk belirtileri kendini gösterince deniz suyu içerek su ihtiyacının giderilebileceğini ispat etmiştir.


Azar azar olmak şartıyla, üç dört gün boyunca, günde bir litre kadar deniz suyu içilebilir. Tabi bu çareye olağan dışı durumlarda baş vurmak gerekir. Aksi halde deniz suyu insanı hasta bile edebilir. Ancak yağmur suyu toplayana ya da balık tutana kadar bu şekilde susuzluk geçiştirilebilir.


Deniz suyu her yerde aynı derecede tuzlu değildir. Asya ile Afrika kıtalarını ayıran Kızıldeniz'de su öylesine tuzludur ki, insanın derisinin üzerinde kuruduğu zaman geriye bir tuz kabuğu bırakır.


Okyanuslarda tuzluluk miktarı yerine göre değişir fakat genellikle litrede 35 gram kadar olduğu söylenebilir. 35 gram deyip geçmemek gerekir... Bu miktar iki sigara paketinin ya da iki çorba kaşığı dolusu tuzun ağırlığına eşittir.


İçerisine yağmur, kar suları ve akarsular karışan kıtasal denizlerin tuzluluğu daha azdır. Baltık Denizi'nde tuzluluk litrede sadece 7.5 gramdır. Bu denizin suyu, eğer içerisinde sağlığımız için zararlı birtakım başka çok acı tuzlar olmasa, neredeyse içilecek kadar az tuzludur. Bu arada, litrede 7.5 gram, vücudumuzdaki suyun, diğer adıyla serumun tuzluluk derecesidir.


Karalardan gelen tatlı sular denize yavaş yavaş karışırlar. Büyük akarsuların haliçleri denizden çok daha az tuzludur.


Denizlere dökülen tatlı sular, kıyılarda tuzlu sulara hemen karışmazlar... "Ölü su" denen ve bir denizanası gibi açılan, yayılan ve daralan su şeritleri meydana getirirler. Bir ada denize gömülüp kaybolursa (aynen Atlantis efsanesinde olduğu gibi) o noktadaki deniz suyu binlerce sene daha az tuzlu olur.


Bu şekilde bilginler, deniz suyunun tuzluluğunu ölçerek şimdi yokolmuş bir adanın bundan binlerce yıl evvelki yerini söyleyebilirlermiş.