Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Nisan '09

 
Kategori
Balıkçılık
 

Denizde dehşet

Denizde dehşet
 

Sandal kendiliğinden yavaşça uzaklara doğru giderken , içinde yaşama yeni başlamış yaşlı bir ihtiyar, sandalın gitmesine aldırış etmiyor.
Nasılsa belli bir hedefi yok sakince kafasını kaldırıp sandalın gidiş yönüne baktı
böyle giderse bir saat sonra o gördüğü siyah yuvarlak cismin yanında olurdu.

Oltayı denize bıraktı, misinanın gidişini izledi, uçlarındaki yem biraz sonra görünmez oldu. Radyosu bozuk olduğu için çalmıyordu.

Sessizliğin içinden hafif, tek tük martı seslerini dinledi.
Dalgalar bu seslere eşlik ediyordu. Misinanın kayığın kenarına sürterek çıkardığı sesle birlikte güzel bir müzik olduğunu düşündü.

Güneş daha yeni doğmuştu. Deniz, bugün güneş doğmadan biraz önce tam kurşini bir renk oluşturmuştu.

60 sene dedi içinden, elleri hala güzeldi, ellerin çok güzel demişti kadının biri

-Güzel mi?

-Evet

-Nasıl güzel yani?

-Basbayağı güzel, ellerin çok güzel.

Böyle güzel bir iltifat hiç duymamıştı. "Ellerim güzel ha", neden öyle dedi?

Ellerim... Herkesinki gibi...

Sonra hep ellerine baktı... Ellerim güzel...

İşte gene ellerine bakıyordu.

Kayık gidiyordu. Elleri kaba ve buruşuktu. Aklı, uzakta görünen yuvarlak siyah,
araba lastiği gibi şeydeydi. Neydi acaba?

Misina titredi. Balık vuruyordu. Küçük balıktı bunlar. Büyük olsa iğneyi alır
giderdi. Vuruyorlardı. Bunlar küçük balıktı. Küçük balıkları tutmaya değmezdi.

Ama yemleri didiklemiş ve bitirmiş olabilirlerdi. Hızlı hızlı misinayı çekti.
Adamdan beklenmeyen bir hızla çekiliyordu misina. Evet yemler bitmişti.
Yeniden sabırla yavaş yavaş dört iğneye birden taktı sülinaları, tekrar bıraktı
denize.

Kayık epey yol almıştı, su giderek derinleşiyordu. Daha çok misinayı bırakmak
zorunda kalıyordu. Uzaktaki siyah yuvarlar tekerlek büyüklüğündeki şeye yavaş
yavaş yaklaşıyorlardı. Daha dikkatli baktı. Bu denizde rastlanılan normal bir şey
değildi. Sanki üzerine oturulabilir gibi kaba ve balon gibi... Olta denizin dibine
indi. Hemen yemeğe başladı balıklar.

Misinayı topladı. Biraz daha hızlı uzakta görünen o yuvarlak siyah tekerlek gibi
şeye doğru gitmeye başladı. Bir saat sonra iyice yaklaşmıştı. Motor sesini duyan yaratık az bir mesafe kala suya gömüldü.

Fakat o gömülünceye kadar ne olduğunu anlamıştı adam.

Kocaman iri bir deniz kaplumbağası idi bu.

-Sen dön gene küçük balıklarına.

Hayat gene sürpriz yapamamıştı. Halbuki derlerki

-Deniz mucizelere gebedir.

 
Toplam blog
: 115
: 1244
Kayıt tarihi
: 17.07.06
 
 

Tek düşüncem yaşadığım dünyayı nasıl yorumladığımı başkalarının bilmesidir. Aslında yorumun özünde t..