Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Eylül '11

 
Kategori
Su Sporları
 

Denizdeki yalnızlık (30 Ağustos 2011 Çanakkale Boğazı Yüzme Yarışı Anısına)

Denizdeki yalnızlık (30 Ağustos 2011 Çanakkale Boğazı Yüzme Yarışı Anısına)
 

30 Ağustos 2011 Çanakkale Boğazı Yüzme Yarışı'n da sudan çıkarken


Sen Kimsin, ne yapmak istiyorsun?

Sıradan biriyim… Sıradan biriyim ama son yıllarda içimi birden bire saran bir his bu… Açık denizlerde yüzmek… Ben aslında bir yüzücü falan da değilim. Aksine sık sık söylediğim gibi 20 yıl boyunca ağırlık çalışmış, yüzme ile alakası olmayan biriyim, biriydim… Ne traji-komik ki bir gün birden bire tüm formatı değiştirme hissi doğdu içime… Tüm ilk gençliğini bir filimin ve rüyanın peşine vakfet, sonra bir gün gelsin tüm yaptıklarını bir kenara koy ve taban taban zıt bir sporla ilgilen, farklı ve zorlu bir başka mücadeleye gir…

Gerçi girdiğim bu mücadeledeki yarışlarda pek de başarılı olduğum söylenemez. 2008’ de yaş gurubunda 13 üncü, 2009, yaş gurubunda 7 inci, 2010’ da şiddetli akıntı yüzünden finişi kaçırıp dikalifye, 2011’ de ise yaş gurubunda 21 inci olabildi ancak. Kısacası henüz kendi yaş gurubumda kürsü görmedim henüz. Görmem de pek mümkün değil zaten. Çünkü, 40-45 yaş gurubunda gençliğinde çok ciddi bir biçimde yüzmüş hatta zamanında milli olmuş ama bir zaman sporu bırakıp yaş kemale erince tekrar masmavi sulara geri dönmüş bir yığın dinozor yüzücü ile mücadele ediyorum… Olsun varsın zorlanıp kendimi aşmayı öğreniyorum bu derin mavilikler içerisinde... ZATEN BENİM ZORUM KENDİMLE… “Macera mı arıyorsun Alpay, al sana macera o zaman!” tadındayım anlayacağınız…

Evet macera işte burada başlıyor. 40’ ından sonra yüzmek… Evet yüzmek uzun uzun yüzmek. Öyle kolay bir iş değil yüzmek! Meşakkatli bir iştir. HIRS İŞE YARAMAZ, AZİM TAŞIR SENİ ANCAK! YANİ HIRS BOZUK PARA İSE AZİM REŞAT ALTINIDIR…

Yalnız Yüzmek;

Öyle 50-100m jet ski gibi yüzmek marifet değildir… O kadar kısa mesafede yüzerken derin derin düşünmek için yeterince zamanın da olmaz zaten… Uzun uzun yüzeceksin, yüzeceksin ki, kafana bir yığın düşünceler hücum edecek, kendinle konuşacak, kötülükleri zihnine sokmamayı öğreneceksin… Bir yandan fiziksel şartlarla mücadele edeceksin, diğer yandan zihninle… İşte o zaman tanırsın kendini…

Açık denizde uzun mesafe yüzmek sonsuzluğun ortasında kendinden başka sana kimsenin yardımcı olamayacağı düşüncesini güçlendirmek ve KENDİNE İNANMAYI ÖĞRENMEK için önemli bir duygu aslında… Orada gerçekten yalnızsın... Öyle yalnızsın ki bağırsan sesini duymazlar, dalgaların arasında seni göremezler… Bu yüzden güçlü olmak zorundasın. Bu yüzden yorulsan da yüzmek zorundasın.  Bu yüzden her yerine kramp girse de yüzmek zorundasın. Hatta hatta tek kolunla bile yüzmek zorundasın. Bu yüzden defalarca kussan dahi yine yüzmek zorundasın…

Denizin ortasında bir sebepten dolayı durup etrafa bakındığımda ve etrafta kimseyi göremediğindeki duygu ve kafa karışıklığı çok müthiştir… Sonrasında yüzmeye devam etmekten başka çare olmaması, sonra tekrar durup etrafa bakmak ve mutlak yalnızlığı hissetmek çok hoştur… Çünkü DENİZDE  MUTLAK YALNIZLIKTAN BAŞKA BİR ŞEY YOKTUR.

Ayrıca Derin Mavi’ den de korkmamalısın!  KORKAR ÜRKERSEN YÜZEMEZSİN ZATEN… O güzelim  Derin Mavi’ ye saygı duyup sonsuza bakarmış gibi boş boş bakacaksın derinlere, derinlere… Aklına kötü şeyler getirmeyeceksin… Derin Mavi’ ye gereken saygıyı gösterdikten sonra korkma, bir şey olmaz sana zaten… Unutma ölüm kendine koşanı vurmazmış…

Vücudunu bir gemi, aklını da onun kaptanı gibi farz edeceksin. Her seferinde, ilk kez sefere çıkıyormuş gibi hissedeceksin. Gövdeni suya bıraktıktan sonra kaptanın verdiği komutları iyi uygulayacaksın… Rotanı doğru çizecek, sık sık kerterizini ve rotanı kontrol etmeyi de ihmal etmeyeceksin ki akıntı ve dalgalar seni yolundan çıkarmasın… Gücünün hepsini kullanmayacak, acil durumlar ya da son anda seni sürükleyebilecek ters bir akıntıya karşı mücadele etmek için saklayacaksın. Kıyıya iyice yaklaştığında ise havalı bir “İSKELE ALABANDA”  yapmak için tam yol vereceksin motorlara… Suları yara yara, köpürte köpürte yanaşacaksın kıyıya… Karaya muzaffer bir komutan edasıyla çıkacaksın, omuzlar dik, göğüs önde… Ondan sonra da damarlarında zirve yapmış endorfin’in tadına varacaksın ağır ağır… İlk anlarda önüne gelen herkese keyifle ve heyecanla anlatacaksın maceranı…

Bu yazıyı neden yazdım?

Geçtiğimiz birkaç yıl öncesine kadar hayat boyu hep birilerinden destek alma ihtiyacı ile yaşamak bir alışkanlık olmuştu sanki. Halen de yardımsız, dostsuz, ailesiz bir şeyler yapmak çok hoşuma gitmez. Son yıllarda aile büyüklerimin yaşlanmaya başlaması, annemin amansız hastalıkla mücadelesi, kısacası sevdiklerimi kaybedip yalnız kalma korkusu gelir gider oldu zihnime sıklıkla… İşte bu düşünceler yalnız ve çaresiz kalıp kendimi geliştirmek için açık deniz yarışlarına girmeye başladım birkaç yıl önce... Peki, işe yaradı mı? Şu anda bunu bilmiyorum… Umarım yaramıştır… Bu türden açık deniz yarışlarını iple çekiyorum her sene… Bir şekilde yılda birkaç gün de olsa ruhumu tedavi ediyor, iyi geliyor anlayacağınız…

Neyse kafanızı şişirdim biraz galiba, kusura bakmayın...

Haa bu yıl ki yarışımı merak ettiniz. 56:37 dakikayla 25. Çanakkale Boğazı Yüzme Yarışı Genel Klasman 432 kişi arasında 155.

 
Toplam blog
: 180
: 4439
Kayıt tarihi
: 01.08.08
 
 

Kısaca -Yaş Grubu Türkiye Triatlon Şampiyonu, Vegan Triatlet, Türkiye Triatlon Federasyonu Eski B..