Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Haziran '12

 
Kategori
Doğal Hayat
 

Denize dönmek

Denize dönmek
 

Hep mavi


İnsanların suyla ilişkisi insanlık tarihi kadar eskidir. Dünyanın ¾’ü sularla kaplıdır. Petrol, doğalgaz ve madenlerin çoğunluğu denizler altındaki topraklardadır. İnsan nüfusunun önemli bir kısmı su kıyısında yaşamakta, gelirlerini sudan elde etmektedir. Ticaret ve nakliyenin neredeyse % 85’i su üzerinden yapılmaktadır. Yılda 500 milyar dolarlık bir rakamsal değerin dünya denizcilik sektöründe var olduğu bilinmektedir. Yunanistanın kıyı şeridi uzunluğu, ülkemizin kıyı şeridi uzunluğunun 1/4ü kadarken bu paydan %10 almaktadır. Ülkemizin ise sektörden aldığı pay, 500 milyon dolar civarında bir rakamdır. 

 
Zengin ve tarihi şehirler, büyük turizm merkezleri de deniz kıyısında bulunmaktadır. Kişilerin suya olan ilgisi ve hakimiyeti, ulusların bir uygarlık, kültür ve gelişmişlik göstergesidir. Suların değerini bilen ve bu doğa hazinelerini koruyabilen kişilerin varlığı ülkelerin birer güvencesidir. Denizcilik konusu, milli savunma (iç ve dış güvenlik) ve ekonomi (ulaştırma, turizm, gıda, madencilik, v.s.) yanında, nitelikli (sağlıklı, ufku geniş, hedef belirleyebilen, bu hedefe nasıl ulaşacağını bilen, yardımsever, mücadeleci, çevre ve doğa dostu, vatansever) kuşaklar yetiştirilmesi bakımından da çok önemlidir.
 
Dünyadaki gelişmelere ayak uyduracak ve ülkemizin ihtiyaçlarına yanıt verecek uzmanları, araştırmacı ve geliştirmeci mühendis ve bilim adamlarını yetiştirmek en temel hedef olarak ortaya konmalı, ayrıca bu niteliklere sahip kişilerinde ilkesiz ve içeriksiz siyasal çatışmalarda ilkel düşünceli yöneticiler tarafından yok edilmelerine izin verilmemesi toplumsal bir sorumluluğumuz olmalıdır.  
 
İnsanlarımız her şeyde olduğu gibi denizciliği de deneyerek öğrendiği için, cahillikten kaynaklanan üzücü kazalar, can ve mal kayıplarına neden olmuştur. Anlamsız kanun ve acımasız imar uygulamalarıyla kıyılarımızı, vadilerimizi halen daha mahvetmeye tüm hızı ile devam etmekteyiz. Deniz, göller, derelerimiz ve haliçlerimiz doldurulmakta buralardan asfalt yollar ve beton viyadükler geçirilerek insanlarımızın su ve doğa ile ilişkisi adeta kesilmektedir. Doğa narindir, onu severek korumalıyız. Burada yapılması gereken ilk iş, sorunun tespiti olmalıdır. Nüfusumuzun % 90’nı su ve deniz cahilidir. Toplumun sudan korktuğu bir ülkede deniz gücünden, askeri, amatör ve ticari denizcilikten, mutlu bir gelecekten bahsetmek olası değildir. Bireysel eğitim, ulusal denizcilik kamuoyu oluşturulmasına yönelik çalışmalar son zamanlarda yapılmakta ancak yapılanlar yeterli hız ve ölçekte değildir.
 
Bilginin ve bir defada büyük miktarda metanın güvenle, ucuz hızlı taşındığı yollar olarak tanımlanan su yolları insanlık tarihi boyunca kullanılmış, vadimizin örneğinde oldu gibi, su kenarları hep yaşama yerleri olarak seçilmiştir. Uygarlıkla özdeş olan su yine uygarlık çıkış noktası olarak karşımızda durmaktadır. Artık bilinmelidir ki başarılı olmak istenen her konuda olduğu gibi Denizcilik konusunda da atılacak ilk adım; eğitim olmalıdır.
 
Dünyada acımasız küreselleşme faaliyetlerinin amaçları bellidir. Yoksul ülkelerin çok uluslu şirketlere ekonomik anlamda bağımlı kılmaktır. Küreselleşmede temel hedefler; ülke ekonomilerini bağımlı kılma, iş gücünü sınırlamak, gelişimini önlemek, gücün ortak kullanılmasının önüne geçmek, zenginlerin daha zengin yoksulların daha yoksul olmasını sağlamaktır. Küreselleşmenin büyük balığı tek tek yakaladığı, küçük balıkları yuttuğu bu süreçte, binlerce balıklar bir araya gelerek örgütlenerek güç birliği oluşturmak zorunlulukları vardır.
 
Özel sektörde ve kamu kurum ve kuruluşlarındaki aydın, vatansever, eşitlikçi, özgürlükçü, çalışkan, cesur, dürüst insanlar tarafından, Yeni bin yılın başlangıcında önemli bir sektör olan denizciliğimizi ele almakla yapacakları çalışmalar çok anlam kazanacaktır. Edilgen bir anlayış ve yapıyı kenara atarak yapılması gerekenlerin bir an önce yapma zorunluluğu vardır. 
 
 
Çok moda ve son zamanlarda kullanılan bir ifadeyle; artık ülkemizin bu gerçekleri ile yola çıkarak, az gelişmişliği yenmek, ülkemizin potansiyel deniz olgusu bilinciyle, tüm kamu kurum ve kuruluşları, özel sektör kuruluşları ile, vakıf, dernek ve odalar bu konuda katkısını sunmalı, üniversitelerimizdeki bilim adamları, bilim adamlığı erdemiyle, makro ölçekli ulusal, mikro ölçekli bölgesel denizcilik stratejik planı hazırlamalıdırlar. Çağımızın oportünist hastalığından sıyrılmış, bu ülkede yaşayan her insana olduğu kadar, bu sektörde çalışanlara daha fazla görev ve sorumluluk düşmektedir. Unutulmamali ki Yüce Atatürk zor koşullar altında Bir ulus devlete gereken milli devrimleri kısa sürede gerçekleştirmiş, yaşam alanına aktarmıştır.
 
Denizcilik sektöründeki mevcut kara ve deniz personeliyle, kullanılan araç ve gereçler tespit edilmeli, hazırlanacak ulusal stratejik plan içerisine dahil edilmelidir. Mevcut personelin bu planın içine dahil edilebilmesi için, yönetici personel bir dizi eğitimden geçirilmelidir. Planlama içerisinde eğitilen yönetici personelde diğer personeli eğitmek durumundadır. Bu çalışmalar; kısa süre içerisinde tamamlanmalı, denizciliğin tüm sorunlarına değinilmeli, var olan eksikler tespit edilip ve eleştirilebilir bir platform oluşturulmalıdır. (ör:kumculuk, kruvaze deniz taşımacılığı v.s.) Ancak; sektör içinden ve dışından yapılacak tüm yapıcı eleştiriler ilgililere daha çok çalışma azmi ve hırsı verecek nitelikte olmalıdır. Sevginin ve bilginin paylaşılarak büyüdüğünü unutmamak gerekir. 
 
İdari ve yönetsel konular, kitler, bürokrasi, stratejik planlama,  kalite yönetimi, istatistik ve veri tabanı gibi üst başlıklar incelenerek, konuların bilgilendirme özellikleri tercih edilmelidir. Bilimsel anlamda kullanılacak tüm yöntemlerin denizcilik sektörüne uygulanabilirliği ve uygulanması tartışılmalıdır.
 
Sonuç olarak; bu gerçekler ışığında her alanda olması gerektiği gibi, bundan sonra bilime ve mühendisliğe daha çok önem vermek zorundayız. Mühendisliğin temel tanımı olan optimizasyon; böylesi ulusal bir stratejik planlamada elimizdeki mevcut imkanların en verimli bir şekilde kullanılmasıyla yerini bulacaktır. 
 
Atatürk’ün “Denizciliği Türk’ün milli ülküsü olarak düşünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız” sözüne aslında söyleyecek ve ekleyecek fazla bir şey yoktur, her konuda da sadece yapılacaklar önümüzdedir.
 
Doğayla barışık yaşayarak, doğayı severek, doğanın dağıttığı sonsuz nimetlerden çağdaş kriterleri kullanıp faydalanarak,  yarınlara, ülkemizin ve denizciliğimizin sağlıklı rotalarla yol alması dileğimle. 
Esenkalın.
 
Nizamettin BİBER
Uzman İnşaat Mühendisi 
 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..