Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Temmuz '13

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Denizin dibi

Denizin dibi
 

Denizin Dibi/Soner KAYA


Tarih bizden temiz bir millet olarak bahsediyor. Temizlik alışkanlıklarımız öteden beri birçok millete nazaran önde olduğumuzu göstermektedir. Bu gün bile dünyada "Türk Hamamı"nın yeri ayrıdır aslında. Hatta Çinlilerin bu alanda bile taklide gittikleri söyleniyor... Yani taklidimizin bile bir gideri var. Aynı şekilde dinimiz de onlarca hadisle bu hususa dikkat çekmekte ve yine zaman zaman ayetlerle Müslümânlara temizliği emretmektedir. Buraya kadar her şey güzel. Gelgelelim uygulamalar kültürümüzle hiç bağdaşmıyor. Olması gerekenle aslında olan arasındaki mesafeye Ali Ağaoğlu'nun bu güne kadar yapmış olduğu bütün binalar sığar...

Hafta sonu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 8 deniz temizleme gemisi ve 16 dalgıçla deniz dibi temizleme çalışmlarına başladı. Ülkemizdeki ve dünyadaki çevre felaketlerini düşünüce böyle bir çalışma iyiye işaret olduğu için insan umutlanıyor hatta gururlanıyor. Yüzümüze bir gülümseme geliyor.  Az sonra denizin dibinden çıkanları görünce kendimizi tutamayıp gülmeye bile başlıyoruz. Fakat çok geçmeden ağlanacak hâlimize güldüğümüzü fark edip usulca somurtmaya başlıyoruz. Neşemiz üzüntüye dönüşüyor, utanıyoruz...

Hakikaten Marmara Denizi'nde ne cehverler saklıymış... Denizden araba lastiği, 1960'larda atılmış maden suyu şisesi, tabaklar, çanaklar, çöp poşetleri, araba aküsü, çeyiz sandığı ve daha bir sürü şey çıktı. Değme korsanların iştahını kabartacak kadar ganimet vardı. Akşamki haberlerde sempatik abinin biri, "Marmara Denizi de teknolojiyi kullanıyor artık!" diye bir espri yaptı. Bu kara mizaha şapka çıkarmamak elde değildi. Nitekim onlarca çeşit marka telefon, saat, bilgisayar çıktı denizin dibinden. Meğer temiz görünen denizlerimiz her şeyi içine atmış...

Denizin dibinin çıktığını görünce karayı anımsadım gayri ihtiyari... Şehirlerimizin, ne kadar temiz olduğu sorusu takıldı aklıma. Düşündüm ve yaşadığım şehrin hiç temiz olmadığına karar verdim. Ancak birçok arkadaşım katılmasa da ben sorunu belediyede görmüyorum. Çünkü belediye çalışıyor, rutin işlerini yaratıcılıktan uzak olsa da yapıyor. Sözgelimi günün her saatinde her yerde çöpçüleri görebilirsiniz. Sabahın erken saati ya da öğlen sıcağı fark etmiyor. Hatta gece elleriyle izmarit toplayan çöpçüleri bizzat gördüm. Hem de kaç kere... Aslına bakarsanız çöpler falan da düzenli alınıyor. "O zaman sorun ve çözümü ne?" diye sorduğunuzu hissediyor gibiyim.

Sorun temizlik anlayışımızda... Biz temizlemeyi biliyoruz ama daha iyi bildiğimiz bir şey var: kirletmek! Bilmediğimiz ise, temiz tutmak-temiz bırakmak! Üstelik sadece ortak yaşam alanlarında değil iş yerlerimizde ve kendi evlerimizde de aynıyız. Pisiz. Temizliğimiz de birçok şeyimizde olduğu gibi anca sözde... O yüzden şehirlerimiz Avrupa şehirlerine göre daha pis!

Oysa azıcık önlemsel yaklaşsak, azıcık bilinçli davransak... Belediyelerimiz alışılagelmiş temizlik anlayışının dışına çıkarak toplumu içine alan, farkındalık yatan temizlik projeleri üretse.. Biz Türk hamamı'nın bizden çıktığını hatırlasak.... Dahası Müslümân olduğumuzu hatırlasak ve temizliğin imandan geldiğine gereçketen iman etsek gece vakti izmarit toplayan çöpçülere gerek kalmayacak! Umarım çöpçüler, "Bizi işimizden etmek istiyor!" diye kızmaz bana. :) Tüm bunlara biraz dikkat edersek işte o zaman her yere yazdığımız "Nasıl bulmak istiyorsan, öyle bırak!" cümlesinin bir anlamı olur. Çünkü zaten herkes bulduğu gibi bırakıyor, pis! :)

 

 

 
Toplam blog
: 103
: 409
Kayıt tarihi
: 10.09.10
 
 

Kısaca kendimi tanıtacak olursam "Evlat, eş, baba, öğretmen, yönetici, yazar ve tabii ki okur." y..